24 yaşındaki Bedia öğretmenin çağrısı
24 yaşındaki Bedia öğretmenin bu çağrısı tüm ülkeye: "Akıl ile gönül
birleşirse altından can fışkıran terör örtüsü kalkacak..."
Terörü kaldırınca altından can fışkırıyor
Çocuk Gelişimi konusunda eğitimini tamamlayan 24 yaşındaki Bedia Tülüer, aldığı
eğitimle doğa tutkusunu birleştirerek çocuklar için ahşap oyuncaklar tasarlayıp
üretmeye başladı. Antalya'da geliştirdikleri 'Oyuncak Mu' projesiyle ülkenin her
yerinden sipariş almaya ve bu konuda dersler vermeye başlayan Tülüer, bir yandan
da öğretmen olarak atanacağı günü bekliyordu.
Nihayet beklediği gün geldi ve
üç ay önce Diyarbakır'ın Çüngüş ilçesine bağlı Aydınlı köyünde anasınıfı
öğretmeni olarak atamasının yapıldığını öğrendinde çoktan 'Bedia öğretmen'
olmuştu. Bedia öğretmen önce Aydınlı köyünde kerpiç bir eve yerleşti. Kendi
deyimiyle 'gönlü gani' insanlarla tanışıp halleşmeye; doğa'dan ziraate,
tüketimden üretime, dertten eğlenceye yeni geldiği köylülerle yaşamı paylaşmaya
başladığını anlatıyor:
"Paylaştıkça dönüşüyor, anlıyoruz. Çoğu akşam
pişirdiğim yemeği tadamadan köy kadınları tarafından doyuruluyor, ekmeğimi
yoğurmadan sıcak ekmeklerle karşılanıyorum. Aralarındaki imeceye, diğerini
kendini sarar gibi sarmalayıp önemsemelerine şahit oluyorum. Çocukların,
gençlerin, zekalarına ve yaşamsal deneyimlerine rağmen, eğitim süreçlerindeki
eksiklikleri gözlemliyorum. Gayretlerini kısıtlayan
imkanlarını."
'TERÖRÜ KALDIRINCA ALTINDAN CAN
FIŞKIRIYOR'
Kısa sürede kaynaştığı yöre insanlarının,
çocukların, doğanın ve medeniyetin üzerine örtülen 'terör' kelimesinin
kaldırıldığında altından can fışkırdığını ifade eden Tülüer, yaşama karşı
sorumluluk duyan genç bir öğretmen olarak kolları sıvayıp Aydınlı köyünün
aydınlık yüzlü çocuklarına dört elle sarılmış. Şimdi o ellerin çoğalması ve
tasarladığı oyuncaklarla küçük yürekleri birer masal kahramanına
dönüştürebilmeyi hedefliyor.
'DOĞU'DA BAŞKA ŞEYLER
OLUYOR'
Bedia öğretmen, "Doğu'da başka şeyler oluyor. Çok şeyler
oluyor. Uzaktan duyulası, yorumlanası değil, yaşanası, tadılası, koklanası,
dokunulası şeyler. Ben birini anlatacağım size" sözleriyle paylaşıyor
heyecanını. Ve ardından başlıyor anlatmaya: "Diyabakır'ın Kuzey Batısında bir
dağ köyü Aydınlı. Halkın tamamı çiftçilikle ve hayvancılıkla uğraşıyor. Babalar
dönemlik olarak İstanbul, Adana ve Antalya'daki inşaatlarda çalışıyor. Şu büyük
'tower'larda. Alışveriş merkezinden oyun parkına, mistik alanlarından,
cafelerine sokağa bile çıkmadan ulaşılan 'yaşam merkezleri' nin yapımında. Bu
nedenle İstanbul'da gördüğüm inşaatlar bana buradaki köylü kadınlarının
hasretliğini hatırlatıyor. Çocuk ve genç nüfus dolu dolu . Her hanede 4-9 çocuk
bulunuyor. Tek oyuncağı taş, toprak, sopa olmuş çocuklar. Anne ve babaların
geçim uğraşından çocuklarına oyuncak yapacak bir vakti olmamış. Onlara da yapan
olmamış keza. Bu nedenle faaliyet, resim, oyuncak çocukların içinde kendini
kaybedip bulduğu yepyeni süreçler.
27 ÇOCUĞA ÜÇ
OYUNCAK
Bu bölge Anadolu'nun üzüm, fıstık, susam, sarımsak,
buğday, ceviz ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Köy halkı Zaza,
büyükler Türkçe ve Zazaca'yı birlikte konuşuyor. Çocuklar yalnızca Zazaca
biliyor. Okul iki dili bir arada konuşmaya başladıkları ilk mekan. 30-35 yıllık
bir okul var; içinde iki sınıf bulunuyor, bir de depo. Depo anasınıfı olarak
kullanılıyor. Şu an küçük ek bir bina yapım aşamasında. Bitince anasınıfındaki
27, 28 çocuğun rahatça oynayıp, birşeyler deneyimleyebileceği bir mekan olacak.
Ancak bu mekanın içerisine koyabileceğimiz 3-4 tane oyuncağımız dışında bir
şeyimiz bulunmuyor. Bu çocuklarla doya doya oynamak, bir şeyler üretmek,
deneyimlemek için bir çok materyale ihtiyacımız var.
KENDİNİ VE
EVRENİ TANIMA AŞKI İÇİN
Çocuklar, okuyup yaşamı daha iyi
anlamaktan bahsediyorlar. Merak ettiklerinden bahsediyorlar. Araştırıp
deneyimlemeye ihtiyaçları var. Burada çalıştığım süreçte alternatif eğitim
materyalleri üreterek, üzerine çalıştığım çeşitli eğitim görüşlerini çocuklarla
aramızdaki sürece yansıtma isteğindeyim. Özgürce düşünebilen, seçebilen bireyler
olmak, ellerindekilerin kıymetini bilerek ve anlayarak yaşamak en olağan
hakları. Kendini, dünyayı ve evreni tanıma aşkında olan 'birey'ler olmak. Bu
benim de öğrenme ve deneyim sürecim.
AKIL İLE GÖNÜL BİRLEŞİRSE O
ÖRTÜ KALKACAK
Toplumsal ve kişisel olarak yaşamda olagelmekte
olan saçmalıkları hergün eleştiriyoruz, Çözümleri derinlemesine konuşuyoruz,
Şimdi burada bir örnek var. Niceleri gibi. Birileri birşeyleri (eşyayı, bilgiyi,
nefesi bile) kendisi için bir fazla ayırdığında, başkalarının kesesinde aynı
oranda azalıyor. Bundan kaynaklanan dengesizlik de huzur bozan başka bir etken
olarak vuku buluyor. Bu yazıyı okuyanlar gerçekten ihtiyacı olanla olmayana
bakıp bu köydeki çocuklar ve gençler için birşeyleri salıverirse bilgi ile iş,
akıl ile gönül, şarkla, garb, uzak ile yakın bu örnek üzerinde birleşecek bir
manada. Kim bilir böyle böyle, altından can fışkıran o örtü de kalkacak böylece,
Anadolu'nun Şark'ından."
KUKLADAN DÜRBÜNE, TOPAÇTAN KİTABA HER
ŞEY İHTİYAÇ
Bedia öğretmen'in Aydınlı köyünden aktardıkları
böyle.
Bir de neye ihtiyaçları olduğu konusunda fikir vermesi için bir kaç
öneride bulunuyor:
"Kuklalar, okul öncesi resimli hikaye kitapları ve
dergiler, eğitici cd ve çizgi filmler, kostümler, ritim aletleri, ziller, dış ve
iç mekan boyaları, halılar, küçük masalar-sandalyeler, yazıcı ve kartuş,
panolar, bahçe malzemeleri, küçük dürbünler, büyüteçler, cetveller, ağırlık
ölçerler, dereceler, dünya maketi, fen-doğa-matematik ve meslek materyalleri
maketleri, hayvanlar, sistemler, yapbozlar, dominolar, tangramlar, topaçlar,
bebekler, hayvan figürleri, evcilik malzemeleri, sanranç ve eğitici
oyuncaklar."
Bedia öğretmenin bu çağrısına karşılık vermek isterseniz: Bedia
Tülüler, Çüngüş / Diyarbakır adresine gönderi yapabilirsiniz. Daha geniş bilgi
almak ve "ben daha fazla ne yapabilirim" diye sormak isterseniz de
(bediatululer@gmail.com) adresine e- posta gönderebilir, ya da
(http://www.facebook.com/groups/265860153536168/ ) adresini ziyaret
edebilirsiniz.
Ulusal