Sarıksız Zikirler ve Sarıklı Fikirler (!)

KARANLIK BAKAN


Suay Karaman
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri

Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Avrupa Parlamentosu'nda bir soruya verdiği yanıtta şöyle demiştir: "Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor." Macar parlamenterin sorusuna karşılık verilen bu yanıt, ülkemizin ortaçağ karanlığına doğru hızla sürüklendiğinin bir göstergesidir. Emperyalistlere karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı ile, hilafet ve gericiliğin karanlığına karşı da Kemalist Devrimler ile kurulmuş olan Cumhuriyetimizin temelinde bulunan ilkelerle derin bir çatışma içinde olduğu bilinen bu aydınlık düşmanı insanların, en kısa sürede ülke yönetiminden uzaklaştırılmaları gerekmektedir.

Dışişleri bakanı, kendi büyükleri gibi, laikliğe karşıdır. Cumhuriyete, devrimle birlikte ortaya çıkan tüm kurumlara, bağımsız yargıya, bilim yapan üniversitelere, ulus devletin savunucusu Türk Ordusu'na ve tam bağımsız, laik, demokratik cumhuriyeti savunan siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine ve tüm aydınlara karşıdır. Bütün bu kurum ve kişilerin varlığını, kendisi üzerindeki baskının unsurları olarak görmektedir. Dışişleri bakanının Avrupa Parlamentosu'ndaki konuşması Türkiye'nin yaşamakta olduğu tehlikeyi bir kez daha bütün açıklığı ile net olarak ortaya koymuştur.

trbDışişleri bakanı Avrupa Parlamentosu'nda, yabancı devletlerin önünde Türkiye Cumhuriyeti'ni şikâyet ederken, bu devletin içinden olan biri olarak değil, gerçekte karşısında olan biri olarak konuşmuştur. Bu karanlık zihniyet bunu hep yapmaktadır. Bundan önceki Dışişleri bakanının eşi de, türbanı nedeniyle Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) dava açmış, ancak benzer bir davanın Türkiye lehine bittiği bilgisinin önceden alınması üzerine dilekçesini geri çekmişti. Aynı zamanda AB'nin baş müzakerecisi de olan Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın talimatıyla, AB'ye sunulan müzakere pozisyon belgesindeki "Türkiye'nin eğitim sistemi laiktir" ifadesi metinden çıkarılmıştı. Devletler diplomasisi, özen ve ciddiyet gerektirir, incelik ve nezaket ister. Diplomasinin başında bulunan bir bakanın, diğer kabine arkadaşları gibi aklına her geleni söylemesi ve hatta başbakan gibi ciğer dahil her organıyla sürekli konuşması asla düşünülemez. Devleti yönetenler gibi Dışişleri Bakanı da, her düşündüğünü söylememeli, her söyleyeceğini düşünmelidir.

Ülkemizde dört yüzün üzerinde radyo ve televizyon kanalında şeriatçı yayınlar yapılmaktadır. ScreenHunter_2Yerel ve ulusal otuzun üzerindeki gazete Hizbullah çizgisinde yayın yapmaktadır. İki binin üzerindeki 'Işık Evi' denen medreselerde, on binlerce üniversite öğrencisine şeriat eğitimi verilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın denetiminde olan binlerce camide, El Kaideciler ve Hizbullahçılar cirit atmaktadır. 2006 yılında beş binin üzerinde açılan kuran kursunda, iki yüz bine yakın çocuk eğitim almıştır. Çocukların beyninin yıkandığı kaçak kursların sayısı ise elli binin üzerindedir. Tarikat, cemaat okulları ve Kuran kurslarıyla, Öğrenim Birliği yasası çiğnenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul kitaplarında açıkça şeriat propagandası yapılmakta, tarikatlara övgüler yağdırılmaktadır. Evrim teorisi yok sayılmaktadır. Devlet kurumları ve bakanlıklar Fettullahçıların, şeriatçıların ellerine geçmiştir.

Ülkenin her yerinde siyasi simge olan türbanlı, sarıklı, takkeli, cüppeli ve kara çarşaflı kişilerin sayısı artmaktadır. Geçtiğimiz günlerde olan olayları anımsamakta yarar var; Sapanca'da, Ulusal Kürek Takımı sporcuları; "şortla dolaşamazsınız" diye saldırılarak, hastanelik edildi. Hac dönüşü yanlarına erkek yolcu verildiği gerekçesiyle, 18 kadın yolcu uçağı terk etti. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sanat Galerisi'nde dört "nü (çıplak)" resim sergiden kaldırıldı. Malatya'da bayan iç çamaşırı satan mağazalara tehdit içerikli yazılar gönderilmektedir.

Bütün bu yapılanların, Dışişleri bakanının açıklamasında sözünü ettiği "baskı altındaki Müslümanlar" tarafından gerçekleştiğini anlamamak için, devekuşları gibi kafaları kuma gömmek gerekir. İstanbul Müftülüğü, Alevilerin inanç ve kültür merkezi olan cem evinin ibadethane olması dinen caiz değildir açıklaması yapabiliyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği "Din derslerinde Alevi çocuklarına zorla Sünnilik benimsetilmeye çalışılıyor. Alevi köylerine cami yaptırılıyor" diye yakınıyor. Alevi toplumuna karşı yapılan bu planlı eylemlerde de gene "baskı altındaki Müslümanları" görmek mümkündür.
Dışişleri bakanının dile getirdiği görüşler, onun savunduğu dünya görüşünün sonucudur; aynı zamanda bu sözleriyle Türkiye için nasıl bir gelecek öngördüğünü de açıklamıştır.

Ancak hiç umutsuzluğa yer yok; Atatürk'ün kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizin sonsuza dek yaşayacağına olan inancımız tamdır. Yüce Türk ulusunun azmi ve kararlılığı, bu sıkıntılı sürecin aşılmasındaki en büyük güvencedir. Mustafa Kemal'in tam bağımsız ve özgür ülkesinde, aydınlık daima karanlığı yenecektir. Laikliğe karşı olanların, dini siyasete alet edenlerin ve özellikle irticadan beslenenlerin bunu bilmeleri gerekmektedir.

➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..