Zıkkımın YÖK'ü...
Suay Karaman
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, göreve başladığı günden beri insanları güldüren, hayretler içinde bırakan özel bir yeteneği olduğunu ortaya koymuştu. Bu çok yönlü ama aslında özü türbana dönük özel yeteneği ile, ne çamlar devirdi, ne zıkkımlara aracılık etti…
Göreve başladığı zaman üniversitelerde türban yasağının kalkmasını savunan YÖK Başkanı, açık kalan mikrofonların azizliğine uğradı ve ipinin çekileceğini duyurdu. Her konuştuğunda yeni cevherler bulduğuna inanan ama aslında özü hep türbana dayanan açıklamalarıyla gündeme damgasını vurmayı başardı, ya da başardılar..
YÖK Başkanı, türban konusunda üniversitelere genelge göndermiş, ancak TÜMÖD'ün de aralarında bulunduğu derneklerin Danıştay'a başvurması üzerine bu genelge iptal edilmiştir. Ama YÖK Başkanı bunlara aldırış etmemektedir.
Üniversite bütçelerinin yetersiz olduğu, akademik kadro açığının giderilemediği, mezunların işsiz kalması, mesleki eğitimin donanımsız mezunlar vermesi gibi çok önemli konularla ilgilenilmezken, üniversiteye girişlerde kontenjanın arttırılması ile sorunları çözeceklerini sananlar, her zaman olduğu gibi ucuz politika yapmaktadırlar.
Eğitim kalitesini arttırmadan kontenjan arttırmanın anlamsızlığı ve işsizler ordusunun en kalabalık bölümünün üniversite mezunlarından oluşması gibi sorunları çözmek durumunda olanların, sadece türban için çırpınmaları, üniversitelerde olduğu gibi, ülkemizin de aydınlık geleceğini karartmaktadır.
Plansız ve programsız bir şekilde her ile üniversite açarak, üniversite sayısının ve öğrenci sayısının artmasına karşılık, yükseköğretimin Milli Eğitim Bakanlığı bütçesindeki payı, son beş yılda %25'den %19'a düşürülmüştür.
TBMM Genel Kurulu'nda, yeni kurulan Ağrı Dağı Üniversitesi'nin adının İbrahim Çeçen Üniversitesi olarak değiştirilmesine destek verenlerin, üniversiteden ne anladıkları şüphelidir. Üniversitelere, ancak saygın kişilerin adları verilebilir. Verilen diplomalar yurt dışında lisans üstü çalışmalarda da kullanılır. Bu yüzden üniversitelere, inşaatını yapan her önüne gelenin ismini vermek, üniversitenin saygınlığını zedeler.
YÖK Başkanı, TBMM Genel Kurulu'nda yeni kurulan üniversitelere rektör atanmasıyla ilgili tasarının görüşmeleri nedeniyle, TBMM'de muhalefet kulisinde CHP'li milletvekilleri ve gazetecilerle sohbet etti. YÖK Başkanı, katsayı tartışmalarıyla ilgili olarak "Yüzde 5 için yüzde 95'i yakmayalım. Herkes istediği bölümde okusun. Benim imam hatiple ilgim yok. Gerekirse bu zıkkımları da kapatalım, ama bu sorunu çözelim" diyerek, "ne alan kalsın, ne ağırlık" gibi özlü bir söz de yaratmıştır.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, imam hatip liselerine "zıkkım" benzetmesi yapan YÖK Başkanının özür dilemesi gerektiğini söyleyerek; "Bunu onaylamak, kabul etmek mümkün değildir. Herkes söylediği sözü bilecek, herkes hakkını da haddini de bilecek" demiştir. Ancak söylediği sözü ve haddini bilmesi gereken sadece YÖK Başkanı değildir; sıralamaya kalksak, sayfalar dolar…
AKP iktidarı, Cumhurbaşkanı Sezer dönemimde YÖK'te reform çalışmaları için çok çalıştı. Reform olarak sunulan adımların amacı ise YÖK'ün yapısını iktidara uydurmak ve imam hatiplilerin önünü açmaktı. Ancak o günlerde bunu başaramadılar. Bugün kendi cumhurbaşkanları sayesinde YÖK Başkanını değiştirdiler, YÖK'ü büyük ölçüde ele geçirdiler. Artık reforma da gerek kalmadı, YÖK üzerinden üniversiteleri siyasi iktidara uydurmak için çalışıyorlar. Üniversite ile ilgili bütün bu yapılanları "zıkkımın YÖK'ü" olarak adlandırmak olasıdır..
Ancak "söyledikleri sözü ve haddini bilmeyenler" ülkemizin aydınlık yüzü üniversiteleri ele geçiremeyeceklerini geç de olsa anlayacaklardır. Tıpkı laik ve demokratik cumhuriyetimize karşı yaptıkları sinsi çabaların boşa çıktığı gibi..