“1 milyar dolar sahibi” zengin yani “İstanbul Karun’u haline gelebildikleri” için parti kurup başbakan olduktan sonra da...
Salla Kılıçdaroğlu dökülecekler!
NECATİ DOĞRU
Zehir zemberek kibir küpü olmuşlar. Kendilerini dev aynasında görüyorlar. “Müfettiş Kemal” diye dalgaya alıp ötekileştiriyorlar. İstanbul’un bir ucuna bıraksak, eline adresi versek yolu bile bulamazsın demekteler.
Salla Kılıçdaroğlu!
Dökülecekler.
Dökülmekteler.
Yoksuldan yana, temiz, haram-helal nedir bilen Harun gibi geldiler, mala mülke doymaz Karun zenginliğine demir attılar. İstanbul’u; “arazi-arsa-plaza rantlarını eşe dosta, Arap şeyhi ile partidaşa dağıtan” şehir haline getirdiler. Yerel yönetim tarihimize “arsa dişleme belediyeciliğini” vidaladılar. Onları çok yakından tanıyan eski arkadaşları Saadet Partisi’nin yeni başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş “Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğiz…” halk deyişini slogan yaptı. Yakında Prof. Numan Kurtulmuş da; Doç. Dr. Abdüllatif Şener, Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu ya da Prof. Dr. Mehmet Bekâroğlu üçlüsünden birini partisinin belediye başkan adayı olarak gösterince İstanbul’un; Sultanbeyli, Esenler, Üsküdar, Ümraniye, Bağcılar, Eyüp, Arnavutköy ve “halk kitlelerinin yığıldığı” diğer semtlerin nasıl dalgalanacağını da görece Harun gibi geliyorlar. 5 yılda Karun olup kurum kurum kurumlanıyorlar. Bisküvi dağıtımcı bayiliği yaparken belediye başkanı seçilip, Rahmi Koç’un hesaba-rakama dayalı deyişiyle; “1 milyar dolar sahibi” zengin yani “İstanbul Karun’u haline gelebildikleri” için parti kurup başbakan olduktan sonra da seni “yol-iz bilmezsin… kaybolursun…” diye makaraya sarıyorlar.
Salla Kılıçdaroğlu!
Dökülecekler!
İstanbul’u bilmesen bile Fatih’teki Feyzullah Efendi Sokağı’nı tanıman ve halka tanıtman yeter. Fatih’teki bu tarihi çıkmaz sokağın geçmişini ve sokağın girişine yerleştirilen uzaktan kumandalı “Hidrolik Piston”un hikâyesini geçen yılın Nisan ayında bizim gazetenin muhabirlerinden Öge Demirkan yazmıştı. Sokağın iki yanında alt katları çeşitli iş yeri olan 20’ye yakın apartman var. Bu 20 apartmandan biri de Kadir Topbaş’ın sahibi olduğu Saray Muhallebicisi’nin sütlaç, kazandibi, keşkül, peynirli börek türü ürünleri toplu üreten iş yeridir.
Bu sokak hidroliklendi
Pistonlandı.
Halka kapatıldı.
Sokak özelleşti.
Girişine “hidrolik piston” konuldu ve hidrolik pistonun uzaktan kumanda aleti de Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın sahibi olduğu Saray Muhallebicisi’ne verildi. Saray Muhallebicisi’nin araçları; sayısı 4’ten 13’e çıkan 13 şubede satılacak keşkül-kazandibi-sütlaç-muhallebi-baklava-börek neyse, almaya geldiğinde “hidrolik piston” engeli kalkıyor.
Araç sokağa giriyor.
Malını alıp gidiyor.
Hidrolik piston iniyor.
Sokak halka kapanıyor.
Sokak sakinlerinden Birsen Kozmetik’in sahibi Mustafa Kaya, “Ben mal getirdiğim zaman kendi sokağıma giremiyorum. Fatih Belediyesi’ne gidip kaç paraysa uzaktan kumanda bana da verin dedim, vermediler” diye yakınıyor.
Sokağı pistonladılar.
Hidroliklediler.
Kumandasını Kadir Topbaş’ın muhallebi dükkânına verdiler. Sokağı babalarının malı yapacak kadar kibir küpüne battılar.
Salla Kılıçdaroğlu!
Dökülecekler!
***
UNUTMA!
Sürünenerek gelseydi, ulaşırdı. Bizden bir savcı, sürünerek Almanya’ya gitseydi, dosyayı, bilgileri, belgeleri alıp gelirdi. Almanya’daki savcılar, dosyayı alıp sürünerek gelseydi, çoktan gelmiş olurlardı. Alman savcının “bavulla para taşıyıcısı” diye suçladığı bizim RTÜK Başkanı Zahid Akman, sürünerek Almanya’ya gitseydi. Söylediği gibi “kilise önünde fotoğraf çektirip” sürünerek geri dönseydi çoktan bu iddiasını gerçekleştirmiş olurdu.
Şüpheleniyorum!
Alman siyasetçisi ile bizim iktidar anlaştı, “dosyanın gelişini” sürünme hızının bile gerisine bilerek mi indirdiler?
Şüphelenmek sağlıktır.
Bugün 144 gün doldu.
Dosya gelmedi.
Unutma! Önemlidir!