Ay çok korktum! Beni mahkemeye verecek. Hapislere attıracak.
Ay çok korktum!
Korkudan ne yapacağımı şaşırdım! Ne yapsam, kime gitsem, başımı hangi büyük kayaya çarpsam diye düşündüm!
Ay çok korktum!
Beni mahkemeye verecek.
Hapislere attıracak.
Ay çok korktum!
Beni mahkemeye verecek.
Hapislere attıracak.
Bir yılda aldığım maaşımın toplamını fersah fersah geçecek büyük para cezası kesilmesini isteyecek.
Ne yapayım?
Gideyim yalvarayım!
Önünde diz çökeyim.
İktidar partisi AKP’nin kurucuları Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Sayın Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, eski Meclis Başkanı Sayın Bülent Arınç’ın dostu, arkadaşı, fikirdaşı, partidaşı eski gazeteci şimdi RTÜK Başkanı Sayın Zahid Akman’ın “beni bağışlamasını” isteyeyim!
***
Mektup gönderdi.
Bakın ne diyor:
16 Nisan 2009 tarihli Vatan Gazetesi’nde Necati Doğru isimli köşe yazarı, “Rektörler İçeride Zahid Niçin Dışarıda” başlığı altında; müvekkilim hakkında asgari saygı, nezaket kuralları ile bağdaşmaz bir üslupla gerçeğe aykırı itham ve iftiralarla dolu bir yazı kaleme almış ve bu nedenle bu yazıya ilişkin bir açıklama yapmak lüzumu doğmuştur.
Mezkûr yazıda; müvekkilim hakkında daha önce Mahkeme Kararları ve Basın Açıklamaları yolu ile defalarca tekzip ettiğimiz iddialara yer verildiği gibi, müvekkilimin delil yok edebileceği, belge karartabileceği, kanıt saklayabileceği ve adaleti şaşırtabileceği iftiralarına da yer verilmiştir. Aynı yazıda müvekkilimin yanı sıra yürütme ve yargı organına yönelik itham ve iftiralar da yer almaktadır. Yazar; yürütme organı olan hükümeti yargıya baskı yapmak, yargı organlarını ise bu baskıya istinaden soruşturmayı yavaşlatmak ile itham etmektedir. Aynı şekilde mezkûr yazı ile kamuoyunda “Ergenekon Soruşturması” olarak bilinen soruşturmayı yürüten yargı görevlileri üzerinde de kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Söz konusu beyanlar, hem “Ergenekon Soruşturması” olarak bilinen soruşturma hem de “Deniz Feneri Soruşturması” olarak bilinen soruşturma bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 288. maddesinde düzenlenen “Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs”, müvekkil hakkındaki beyanları ise terör örgütüne hedef gösterme, iftira ve hakaret niteliğinde olup yazar hakkında gerekli yasal girişimler yapılacaktır.
Aykut Zahid AKMAN
Vekili
Av. Hakan YILDIZ
***
Zahid Akman, “Almanya’ya gideceğim, Dom Kilisesi önünde fotoğraf çektireceğim” demişti.
Gidemedi.
Niçin gidemedi?
Gitseydi “Dom Kilisesi duvarı önünde 5 dakika dik durup fotoğraf çektirseydi” ve Türkiye’ye dönseydi, suçsuz olduğunu anlayacaktık. Kendisine saygı duyacaktık. Alman adaleti kendisini tutuklayacak diye “kilise önüne” bile gitmekten korkan sayın Zahid Akman, potansiyel yalancı oldu.
Olmadı mı?
Her şeyi yapabilir.
Belge karartabilir.
Delil yok edebilir.
Kanıt saklayabilir.
Adaleti şaşırtabilir.
Bu yüzden ben bir gazeteci olarak ahlaklı davrandım, “dikkat çekme” görevimi yaptım, “Rektörler içeride Zahid niçin dışarıda” diye yazdım. Zahid Beyefendi’yi kızdırdım. Beni mahkemeye verecek.
Ay çok korktum!
Zahid Bey, size “Zahid Bizi Tan Eyleme” adlı halk türküsünden birkaç dörtlük yazayım. Anlamlı ve güzel bir türküdür:
Zahid bizi tan eyleme
Hak ismin okur dilimiz
Sakın efsane söyleme
Hazret’e varır yolumuz.
Sayılmayız parmağ ile
Tükenmeyiz kırmağ ile
Taşramızdan sormağ ile
Kimse bilmez ahvalimiz.
Erenlerin çoktur yolu
Cümlesine dedik beli
Gören bizi sanır deli
Usludan yeğdir delimiz.