Cumhuriyet Mitingleri, ülkemizde gerçek anlamda hukuk, demokrasi ve tam bağımsızlık olana kadar da sürecektir.


İZMİR’DE … (*)


Suay Karaman
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Sekreteri

Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri


Yapılan tüm baskı, tehdit ve karalamaların yanında, ülkemizi saran büyük ekonomik krize karşın, milyonlarca insan 17 Mayıs 2009 Pazar günü Ankara Tandoğan Meydanı'nı doldurmuştu. Tandoğan Meydanı’nda hep birlikte sosyal hukuk devletimize, demokratik laik cumhuriyetimize, ulusal birliğimize ve tam bağımsızlığımıza sahip çıkmak için güç birliği yaparak, omuz omuza kenetlenmiştik.

Bu kez ülkemizi işgal eden emperyalist güçlerin denize döküldüğü ve dağlarında çiçekler açan güzel İzmir’deyiz. Gündoğdu Meydanı’nda, hukuksuzluğa karşı hukuk devleti için, baskı ve tehditlere karşı demokrasiyi savunmak için, tam bağımsız ve laik Türkiye Cumhuriyeti için tekrar bir araya geldik. İşte bu yüzden ve yeniden, demokratik bir hak olan Cumhuriyet Mitingleri sürmektedir, ülkemizde gerçek anlamda hukuk, demokrasi ve tam bağımsızlık olana kadar da sürecektir.

Bugün ülkemizde ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşmektedir. Bir takım kişilerin mallarına, gemilerine ve fenerlerine teğet geçen ekonomik kriz, halkımızın belini bükmektedir. Yaşam şartları her geçen gün zorlaşmaktadır. İşsizlik, yoksulluk ve açlık çok büyük boyutlardadır. Yurttaşlarımızın yaşadığı yokluk, sosyal patlamalara neden olabilecek düzeye ulaşmıştır. Tarım ve hayvancılığımız, özellikle uygulanan yanlış politikalar yüzünden yok edilmiştir. Sanayimiz can çekişmektedir, atölye ve fabrikalar kapanmaktadır. Özelleştirme talanıyla ulusal varlıklarımız ve üretim tesislerimiz tek tek satılmıştır ve hala da satılmak için büyük gayret gösterilmektedir. Sınır bölgesindeki mayınları temizlemek bahanesiyle, tarım açısından çok verimli olan ve zengin su kaynakları ile önemli petrol rezervleri olan topraklarımız da peşkeş çekilmektedir.

Ekonomik krizin yanında ülkemizde büyük bir siyasi kriz de yaşanmaktadır. Siyasi iktidar her türlü insan haklarını hiçe sayarak, baskı, yıldırma ve korku salmaya devam etmektedir. Ergenekon adı verilen soruşturmada, ülkemizin aydınlarına karşı yapılan hak ve hukuktan yoksun uygulamalar, vicdanlarda büyük yara açmıştır. Bu uygulamalar sonucunda bazı insanlarımız hayatını, bazıları sağlıklarını kaybetmiştir. Ortaya atılan sahte belgelerle, doğru iş yapmanın olanağı yoktur. Atatürk Cumhuriyetiyle hesaplaşma amacındaki siyasi iktidarın yaptığı sivil şeriatçı darbe sonucunda bilimin, basının ve toplumsal muhalefetin hapsedildiği bir ülkede, demokrasinin varlığından söz edilemez. Her gün ortaya çıkan yeni yeni yolsuzluklar karşısında, dokunulmazlık zırhına sarılanlar, Deniz Feneri yolsuzluğundan söz edilince, sertleşmeye, kabalaşmaya hatta edepsizleşmeye başlamaktadırlar.

Sayısal çoğunluklarına güvenerek, istedikleri gibi Anayasa değişikliği yapmak isteyenlere de, Cumhuriyetimizin yargı kurumlarını siyasi baskı altına alacak şekilde değişiklikler yapmak isteyenlere de, bir gün hukuk gerekecektir.

Sağlık ve sosyal politikalardan, eğitim politikalarına, üniversite özerkliğinden, bilim özgürlüğüne kadar, her alanda özelleştirme ve çağdışılık yaşanmaktadır. Ulusallığı terör örgütü olarak görenler, açılım diyerek, çözüm diyerek, diyalog diyerek emperyalist güçlerin isteklerini yapanlar, büyük bir ihanet içindedirler.

Anayasa Mahkemesi’nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” ilan ettiği bir siyasi parti ve Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “şüpheli” ilan ettiği kişilerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunlarını çözmek mümkün değildir. Bu iktidar sürecinde Atatürk ilkeleri ve devrimleri yok sayılmaktadır. Atatürk’ün aydınlık Türkiye’si, ortaçağ karanlığına dönüştürülmek istenmektedir. Yaşadığımız süreçte bizlere yeniden Sevr haritası dayatılmaktadır.

Ancak bu tabloya bakıp, umutsuzluğa kapılmayalım. Çünkü bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarıyız, gençleriyiz. Çünkü bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin bekçileriyiz. Bu alanı dolduranlar, bizler Mustafa Kemal Atatürk’üz. Bizler de “şayak kalpaklı adam” gibi rahat ve güzel günlere inanmalıyız. Bütün bu ekonomik ve siyasi krizden çıkacağımız günler yakındır. Tünelin ucunda ışık görünmüştür. İşte bu ışık, Atatürk’ün yoludur, Kemalizm’in altı okudur. Cumhuriyetçilik, ulusalcılık, devletçilik, halkçılık, laiklik ve devrimcilik ilkeleri dün olduğu gibi, bugün de, yarın da bizlere aydınlığın ve refahın yolunu gösterecektir.

İşte bugün burada olduğu gibi tüm ulusalcı güçlerin, kuvayi milliye ruhundan gelen Çılgın Türklerin bir araya gelerek, örgütlenerek, emperyalist güçlere ve yerli işbirlikçilerine karşı yeni zaferler kazanmalarının zamanı gelmiştir. Bu aydınlık yolda buluşan tüm dostları, değerli Atatürkçüleri en içten duygularla selamlıyorum.


(*) 21 Haziran 2009,
İzmir Gündoğdu Meydanı,
Cumhuriyet Mitingi konuşması.

*
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..