Özel belgede sahtecilik suçundan yargılanması gerektiğine karar verilen...


ŞÜPHELİ


Suay Karaman
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Sekreteri

Bilim insanları, yazarlar, siyasetçiler, subaylar, gazeteciler Ergenekon adı verilen bir süreçte “şüpheli” diyerek gözaltına alınıp, tutuklanıyorlar. Kimisi sağlığını, kimisi hayatını kaybediyor ama haklarında bir mahkeme kararı bile yok. Bir gün herkese gerekecek olan hukuk, ne yazık ki ayaklar altına alınmıştır.

Kapatılan Refah Partisi yöneticileri, 1997 yılında hazine yardımı olan yaklaşık bir trilyon lirayı, sahte faturalarla harcanmış gibi göstererek, yok etmişlerdi.. Genel Başkan Necmettin Erbakan ile parti yöneticisi 70 kişi yargılanmıştı. Erbakan, iki yıl dört ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Diğer parti yöneticileri de hapis cezaları almıştı ve karalar Yargıtay tarafından da onanmıştı. Abdullah Gül milletvekili olduğu için, dokunulmazlık zırhına sığınmıştı.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi "şüpheli" diye nitelendirdiği Abdullah Gül’ün de öbür 70 kişi gibi "evrakta sahtecilikten" yargılanmasına karar verdi... Anayasa’nın 112. maddesinde düzenlenen milletvekili dokunulmazlık maddesi nedeniyle sadece Abdullah Gül yargılanmadı. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı şöyle; "Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve yasalarında herkesin yargılanmasının kural olduğu, dokunulmazlığın ise bir istisna olup bu kişiler yasalarda tek tek belirlenmiş ve bunların dışında hiç kimseye yargılanmama zırhı tanınmamıştır. Şüpheli Abdullah Gül ve arkadaşları hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma yapmış, şüpheli Abdullah Gül’ün Fazilet Partisi Kayseri Milletvekili olması sebebiyle dosyası fezleke ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmiştir."

Evrakta sahtecilik yaparak, devleti bir trilyon lira zarara sokan Refah Partisinin genel başkan yardımcısı, on yıl sonra zarara sokulan devlete AKP’nin oylarıyla cumhurbaşkanı yapılmıştır. Bu makama gelen Abdullah Gül, eski genel başkanı ve kayıp trilyon davasında evrakta sahtecilik suçundan mahkum olan Necmettin Erbakan’ı affetmiştir.

Ergenekon davasında bilim insanları, yazarlar, siyasetçiler, gazeteciler kafalarına bastırılarak götürüldüklerinde, Abdullah Gül, "Yargıya müdahale etmemek lazım... Yargı kendi mecrasında işler..." demişti. Ancak Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının “iyi niyetli” olmadığını söylemişti.

Özel belgede sahtecilik suçundan yargılanması gerektiğine karar verilen Abdullah Gül, Refah Partisi, Doğru Yol Partisi koalisyon hükümetinde devlet bakanı olarak görev yapmıştı. Bakanlığı sırasında kişisel harcamalarını kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası’na ödettiği için, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından suçlu bulunarak mahkum olmuştu. Çarptırıldığı tazminat için “ödemem, asla ödemem” diyen Abdullah Gül’den bu para yasal faiziyle birlikte icra yoluyla alınmıştı. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının “iyi niyetli” olmadığını söyleyenlerin, devleti hep “iyi niyetli” kullandıkları açık şekilde anlaşılmaktadır.

Bugünkü hukuk düzenine göre cumhurbaşkanı, kişisel suçlardan dolayı dokunulmazlığı kaldırılmış bir milletvekili durumundadır. Anayasada herhangi bir düzenleme olmadığı için, Cumhurbaşkanı hakkında sade bir vatandaş gibi işlem yapılması gerekmektedir. Evrakta sahtecilik yapmaktan şüpheli birinin yargılanmaktan kaçtığı bir ülkeye “hukuk devleti” demek zordur. Zaten Ergenekon adı verilen süreçte, hukukun üstünlüğü yok edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” ilan ettiği AKP ve Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “şüpheli” ilan ettiği Abdullah Gül ile, Türkiye’nin sorunlarını çözmek olanaksızdır. Ancak yaşanan bütün bu olumsuz koşullara karşın, adaletin mutlaka gerçekleşeceği, yeniden hukukun üstün olacağı güzel ve aydınlık günler yakındır.
*
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/