Başbakanın “teğet geçti” dediği ekonomik kriz, şimdilik Türkiye’nin %30 yoksullaşması ile sürmektedir.
HUKUKSUZLUK
Suay Karaman
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Sekreteri
Ekonomik krizden en çok etkilenen Türkiye ekonomisi, %14 olan küçülme oranı ile son 65 yılın rekoruna ulaşmıştır. İşsizlik çok yüksek seviyelere çıkmış, açlık ve sefalet büyük boyutlara ulaşmıştır. Başbakanın “teğet geçti” dediği ekonomik kriz, şimdilik Türkiye’nin %30 yoksullaşması ile sürmektedir.
Ekonomik krizin yanında siyasi kriz de bütün gücü ve hızıyla sürmektedir. Deniz feneri soruşturması ve diğer yolsuzluklar unutturulmak istenmektedir. Dokunulmazlık zırhıyla birçok dava beklemektedir. Mayınlı arazilerin satışı sonrasında, göstermelik olarak NATO’nun kuruluşu olan Bakım ve İkmal Ajansı (NAMSA) ile görüşmeler sürmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğuna karar verilen iktidar partisi, tüm kuruluşlarda laiklik karşıtı eylemlerine bütün hızıyla devam etmektedir.
İçinde yaşadığımız ekonomik ve siyasi krizi unutturmak için ortaya atılan, taraflı sahte kağıt parçaları ile, gündem değiştirilmektedir. AKP ve yandaş medya, sürekli olarak laikliğin güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırmaktadır. Amaç ordunun güvenilirliğini azaltmak, irtica ile mücadelesine engel olmak ve tarikat yapılanmasına ordu içinde de örgütlemektir. Böylece laik ve demokratik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, ortaçağ karanlığına doğru sürüklemektir.
Askeri savcılık, “İrtica ile mücadele planı” adı verilen kağıt parçasında imzası bulunan albay hakkında soruşturma açılmasına gerek görmemiş, evrakın sahte olduğuna inandığını açıklamıştır. Bunun yanında askeri savcılık, bu kağıt parçasının kimler tarafından hazırlandığını bulmaları için, sivil savcılara çağrı yapmıştır. Ancak sivil savcılar, kağıt parçasının doğruluğuna inanmakta ve imzanın da albaya ait olduğunu bildirmektedirler. Bunun sonucunda albay, Ergenekon soruşturması kapsamında, örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklanmıştır. Ancak avukatının yaptığı itiraz sonrasında serbest bırakılmıştır.
Askerlere, sivil yargı yolunu açan yasa henüz cumhurbaşkanlığı onayından geçmediği için kesinlik kazanmadı. Resmi Gazete’de yayınlanıp, yürürlüğe girmedi. Fakat iktidar bu aşamada, sivil savcılık tarafından albayın Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmasına seyirci kalarak, her zaman olduğu gibi hukuksuzluğa bir kez daha ortak olmuş ve göz yummuştur. Ergenekon soruşturmasında görülmüştür ki, hukuk içinde kalarak bir soruşturma yapılmamaktadır. Başbakan bu davanın savcısı olduğunu söylemişti. Böylece yapılan bu soruşturma, hukuk dışı bir siyasal eylemin tertibine dönüşmüştür.
Siyasi iktidar, yıllardan beri sivil şeriatçı bir darbe yapmaktadır. Toplumun Kemalist ve ulusalcı aydın insanlarına karşı yürütülen acımasız sorgulamalar, baskı ve yıldırmalar tam anlamıyla zulüm olarak açıklanabilir. Bu zulüm ve bu sivil şeriatçı darbe, özellikle ABD ve AB gibi emperyalist güçler ve yandaş medya tarafından görülmemektedir.
Atatürk’ün Türkiye’si, küreselleşme yerine tam bağımsızlıkçı bir anlayış, AB üyeliği yerine ulusal egemenliği savunan bir tutum, liberal politikalar yerine kamudan ve halkçılıktan yana bir tavır aldığı zaman, ortaçağ karanlığından sıyrılacaktır. Örgütlü ve bilinçli olarak bu emperyalist saldırıları tekrar püskürteceğimiz günler yakındır.
*