Hukuktan anlamayan, ya da hukuktan kaçan zihniyetler!..
DOKUNMAYIN SİVİLİME
Suay Karaman
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Sekreteri
Askerlere, sivil yargı yolunu açan düzenleme, cumhurbaşkanı tarafından anayasayanın 145. maddesine aykırı olduğu bile bile onaylandı. Bu onayın ardından anlamsız bir şekilde ek düzenleme yapılmasını istemek bile, açıkça aykırılığı gözler önüne seriyordu. Ancak hukuk zaten yok edilmek isteniyordu.
Sözüne güvenilen değerli hukukçular, çıkarılan bu gece yarısı yasasının anayasaya aykırı olduğu konusunda birleştiler. Son olarak Yargıtay Başkanı da çıkarılan yasanın “anayasaya aykırı olmadığını kimsenin söyleyemeyeceğini” açıkladı. Bunun üzerine Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek; “bu açıklamayı doğru bulmuyorum, yargılama sürecine yargının kendisinin de müdahale etmemesi lazım..” gibi bulanık ve sert sözler söyledi.
Devleti temsil eden Bolu Valisi’nin F tipi Abant Platformunda yaptığı konuşmada, askerler için; “halkın iradesine karşı plan yapmaktan ne usanıyorlar ne de utanıyorlar.” derken, hükümetten hiçbir kişi tepki vermemişti. Acaba sayın Çiçek, bu sözlerden rahatsızlık duymadı mı, yoksa bu sözleri önemsemedi mi?
Askerlere sivil yargı yolunu açan bu düzenleme ile, asker-sivil ayrımına son verileceği açıklanmaktadır.
Başbakanlık, sahte evrak düzenlemekten, resmi evrakta düzeltme yapmaktan, deniz feneri davasının bir numaralı suçlusu olan Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı hakkında soruşturma açılmasına izin vermemiştir.
İçişleri Bakanlığı, Ankara'nın amblemini değiştiren Anakent Belediye Meclisi kararının iptalini uygulamayan, yasalara açıkça ve sürekli olarak hep karşı çıkan Anakent Belediye Başkanı hakkında kamu davası açılması için istenen soruşturmaya izin vermemiştir.
Enerji Bakanlığı, BOTAŞ’ın üç bürokratı hakkında Siemens firmasından 57 milyon euro rüşvet aldıkları ve ihalelere fesat karıştırdıkları iddiasıyla yapılan suç duyurusuna soruşturma izni vermemiştir. Bakanlıkların, valiliklerin, kaymakamlıkların izin vermemesi nedeniyle soruşturma açılmayan, yargılanmayan kişilerle ilgili daha pek çok örnek sayılabilir.
Yetkili ya da yetkisiz birçok memur yasalarca korunup soruşturma bile geçirmezken; iktidarın gece yarısı operasyonu ile Türk Ordusu mensuplarına sivil yargı yolu açıldı. Herhangi bir ilçenin kaymakamının bile soruşturma izni vermeme hakkı varken, yapılan düzenleme Genelkurmayı; kaymakam, vali veya herhangi bir bakanın sahip olduğu bu yetkinin dışında tuttu. Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanmaları Hakkındaki Kanun'a göre, bir memurun yargılanması ancak ita amirinden alınacak izinle mümkün olmaktadır. Bu yargı düzeni memurların görevlerini kişilerden korkmadan yapabilmeleri için sorumluluğun, ita amirlerince paylaşılması prensibinden ileri geliyor. Anayasaya aykırı olan bu gece yarısı yasası ile Genelkurmay Başkanı, hükümetin memuru konumuna getirilmiştir.
Devletin memurunun, polisin, mühendisin, doktorun, hakimin, savcının, genel müdürün, belediye başkanının, milletvekilinin, bakanların ve başbakanın dokunulmazlıklarını görmeyenler; “Askerin dokunulmazlık zırhı delindi” haberleriyle sevinç çığlıkları atmıştır. Oysa askerin dokunulmazlığı zaten yoktu, dokunulmaz olan bazı sivillerdi.. Hakkında iddiada bulunulan askeri personelin, askeri savcılık tarafından soruşturulduğu, suç unsuruna rastlanırsa dava açıldığı ve yargılandığı gözden kaçırıldı. Bunun yanında resmi evrakta sahtekarlık, haksız kazanç, rüşvet gibi olaylarda adı geçenlerin soruşturulmasını, yargılanmasını önleyen yasalar ve amirleri tarafından kendilerine verilen dokunulmazlıklar görmezden gelindi.
Hukuktan anlamayan, ya da hukuktan kaçan zihniyetler, çıkardıkları yasalarda kendileri boğulacaktır. Hukuk bir gün onlara da gerekecektir..
*
