Türkiye ABD’nin istediği gibi bir model olabilir mi?
Mısırlı sosyolog ve aktivist Dr. Saadettin İbrahim’e göre şüphe açıkça dile getirilmeli...
'AKP'ye şüpheci yaklaşmalı'
Türkiye’de AKP dahil İslami eğilimli partilerin siyasi sisteme katılmasının başarıldığını düşünen Mısırlı sosyolog Dr. İbrahim, “Ama tabii ki şüpheci olmalı ve bu şüphenizi açıkça dile getirmelisiniz ki denge kurulsun” diyor.

Arap dünyası, Türkiye’den ne bekliyor? Türkiye ABD’nin istediği gibi bir model olabilir mi? Arap dünyasının Türkiye’ye bakışı nedir? Bu soruları, Arap ülkelerinde sivil toplum hareketinin önde gelen isimlerine yönelttik. İstanbul Kültür Üniversitesi Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPoT) ve Arap Demokrasi Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği, “Daha İyi Bir Yaşama Doğru: Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Sivil Toplumu, Yargıyı ve Medyayı İyileştirmek” başlıklı çalıştayın ikinci turu salı günü İstanbul’da yapıldı.
İlki Doha’da yapılan ve bölgede demokrasiyi geliştirmeye yönelik siyasi önerilerin ele alındığı toplantıya Mısır, Irak, Lübnan, Fas ve Tunus’tan akademisyenler, aktivistler katıldı. Durusu Park Otel’de basına kapalı olarak yapılan toplantılar arasında katılımcılar, Türkiye’nin bölgede oynayabileceği role ilişkin görüşlerini Cumhuriyet Gazetesi'nden Özgür Ulusoy ile paylaştılar.
Sohbetler, Türkiye’nin asıl katkısının Irak ve Filistin’de olabileceğini gösteriyor... Arap ülkelerinde beğeniyle izlenen Türk dizilerinin Arap dünyasıyla Türkiye arasındaki ilişkilere katkısını ayrıca vurgulamak gerek...
Mısırlı sosyolog ve aktivist Saadettin İbrahim, Arap dünyasının son 30 yılda, Türkiye’yi yeniden keşfetmeye başladığını söylüyor. İbn-i Haldun Demokratik Araştırmalar Merkezi’nden İbrahim’e göre, Türk dizileri, Arapların Osmanlı döneminden kalan kırgınlıklarının giderilmesinde büyük rol oynamış, başta Nur (Gümüş) ve dizinin başrol oyuncusu Kıvanç Tatlıtuğ olmak üzere, Türk dizilerinin Arap dünyası ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde katkısı çok büyük.
Türkiye deneyimi
Dr. İbrahim, “Peki Türkiye dizilerin dışında başka nasıl katkıda bulunabilir?” diye sorduğumuzda, Türkiye’deki demokrasi deneyiminin, AKP dahil İslami eğilimli partileri başarıyla siyasi sisteme katmasının önemine dikkat çekiyor ve ekliyor: “AKP de şimdiye kadar sorumlu davrandı, yani bizim algımız bu yönde.”
Dr. İbrahim, Türkiye’de pek çok kesimin AKP’ye yönelik kuşkularının sürdüğünü hatırlattığımızda AKP’nin kendisini kontrol etmek için bu şüpheye ihtiyacı olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Tabii ki şüpheci olmalısınız. Ve bu şüphenizi onlara da açıkça söylemelisiniz ki bir denge kurulsun. Bu kartezyen şüphedir ve iyidir.”
AKP’yle arasında paralellikler kurulan Müslüman Kardeşler konusunda, “Bakın, ben aslında laik birisiyim. Müslüman Kardeşler’e karşıyım. Ama Müslüman Kardeşler’in gerçek bir demokratik partiye dönüşmesini istiyorum. Avrupa’daki Hıristiyan Demokratlar gibi” diyen Mısırlı muhalif Dr. İbrahim, Obama’nın Kahire konuşması ve Bush yönetimiyle Obama yönetimi arasındaki farklılıklar konusunda da şu görüşleri dile getiriyor:
“Bush, rejim değişikliği istedi, demokrasiyi seçimlere indirgedi, üstelik bu konuda bile tutarlı davranmadı (Hamas), seçim sonuçları işine gelmediğinde geri çekildi. Obama ise demokrasinin altyapısıyla ilgileniyor. Konuşmasının ana unsurları da bunlardı: Hukuk devleti, yargının, medyanın bağımsızlığı, cinsiyet eşitliği, azınlık hakları vb.”
‘Demokrasi ithal edilmez’
“Demokrasi ithal ya da empoze edilemez ancak desteklenebilir” diyen Dr. İbrahim’e “ABD, bölgede demokrasiyi desteklemek için ne yapmalı” sorumuza, “Asgari olarak diktatörleri desteklemeye son vermesini ve muhalefete de eşit fırsat tanımasını istiyoruz” yanıtını veriyor. Dr. İbrahim, Türkiye’nin bölgede demokrasiye yapabileceği en büyük katkının Irak’ın istikrarını sağlamakta oynayacağı rolden geçtiğini düşünüyor. Eğer, Türkiye Irak’ın demokratikleşmesine katkıda bulunursa ve Türkiye, Kuveyt ve Lübnan üçlüsüne Irak da katılabilirse, Dr İbrahim’e göre bu 4 ülke bölgede dengeleri değiştirebilir.
*