Dokunulmazlık zırhına saklananların da haddini bilmeleri gereklidir…

HERKES HADDİNİ BİLECEK




Suay Karaman
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Sekreteri

Ülkesi, yakın çevresi, ailesi ve kendisi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan, gece gündüz çalışan Sayın Başbakan; “Herkes haddini bilecek” diyerek, her zamanki gibi muhalefete ve medyaya yüklendi.

Bir aydan fazla zaman geçmesine karşılık, “irtica ile mücadele planı” adı verilen belgenin aslı henüz bulunamadı. Sahte bir “fetokulli” belgeyle önüne gelene saldıranların da haddini bilmesi gereklidir..

Ulusalcı ve Kemalist kişileri baskı altına alarak, zulüm yapan, binlerce sayfadan oluşan iddianameler hazırlayarak, insan haklarına ve hukuka aykırı işlemler yapanların ve bunlara destek olanların da haddini bilmesi gereklidir…

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) kendilerine bağlı bir kuruluş olarak görenler, yargı bağımsızlığını yok saymaktadırlar. “HYSK’nin kararnameleri Adalet Bakanlığı’nın hazırlığı ile yapılır. Ancak bakanlığın beklemediği bir çalışma ortaya çıktı. Dilerim bakanlığın listesi sonuçlanır” diye konuşanlar, hakim ve savcı atamalarında krize yol açmaktadırlar ve bunların da haddini bilmesi gereklidir..

Üniversiteye girişlerde imam hatip liselerinin katsayı sorununu ortadan kaldıranlar ve zulüm sona erdi diye sevinenlerin de haddini bilmeleri gereklidir..

İmralı’nın konuğu teröristlerin başı ile yeni açılımlarda bulunmak isteyenlerin ve bunu demokrasi olarak yutturmaya çalışanların da haddini bilmeleri gereklidir..

Yüzyılın soygunu Deniz Feneri davasında suskunluğunu sürdürenlerin, bu davadan yargılanmayanların, bunları koruyanların da haddini bilmeleri gereklidir..

Yan gelip yatanların, vatan topraklarını satanların, ulusal servetlerimizi ve birikimlerimizi babalar gibi satanların da haddini bilmeleri gereklidir..

Vergi usul kanununa aykırı hareket edenler, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık yapanlar, zimmetine para geçirenler, resmi evrak ve kayıtlarda sahtekarlık yaparak cürüm işlemek için teşekkül oluşturanların da haddini bilmesi gereklidir..

Bu suçlarla ilgili belgelerin hepsi de orijinaldir, fotokopi veya sahte değildir. Bu yüzden dokunulmazlık zırhına saklananların da haddini bilmeleri gereklidir…

Abdullah Gül, 10 Aralık 1995 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanan röportajında, özellikle değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek “Türkiye'nin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti” olduğuna ilişkin anayasanın ikinci maddesi ile değiştirilmesini yasaklayan maddelerin kaldırılması gerektiğini savunmuştur. Bu röportajında, “Biz İslam’ı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz” demiştir. Başbakan 1996 yılında; “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye!.. Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek!.. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına?.. Bu ne menem şey?..” demiştir.

Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinden söz edenlerin, bu kavramları kendi çıkarları için çiğnedikleri görülmektedir. Bunların da haddini bilmesi gerekmektedir

Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerine aykırı hareket edenlerin, aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’ni, ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyenlerin de özellikle haddini bilmesi gerekmektedir…

*
➽ Paylaş: