"Bu, TSK’ya karşı, Cumhuriyet’e karşı, Atatürkçülere ve Ulusal Kanal’a karşı savaştır..."
25 Mart 2008 tarihinde Ergenekon Davası nedeniyle gözaltına alınan Hayati Özcan tahliyesinin ardından konuştu; "TSK’ya karşı , Cumhuriyet’e karşı, Atatürkçülere ve Ulusal Kanal’a karşı yapılan bir psikolojik savaştır bu."
"Ergenekon iftiralarının sonuçlarından biri bu..."
Hayati Özcan 25 Mart 2008 tarihinde Ergenekon Davası nedeniyle gözaltına alındı. Özcan hakkında bu süre içinde yandaş medyada birçok haber çıktı.Özcan’ın tutuklu kaldığı süre içinde 30 yıllık hayat arkadaşı kansere yakalandı. Ancak Özcan’ın bundan haberi olmadı.
Geçtiğimiz günlerde duruşmaya çıkarılan Özcan tahliye edildi. Özcan’ın tutuklanmasına geniş yer veren medya ise tahliyesini görmedi.
Odatv, Hayati Özcan’a ulaştı. Kendisinin bu süreçte neler yaşadığını sordu. Özcan anlattı.İşte Hayati Özcan’ın açıklamalarının özeti:
“25 Mart 2008 tarihinde gözaltına alındım ancak neden gözaltına alındığımı bilmiyordum. Temmuz ayında iddianame gelince öğrendim.
Bu malum örgütün Nato’ya karşı eylem hazırlığından dolayı suçlandım. Evimde Nato’ya ait bilgilerin olduğu CD varmış. TV kanalları, Samanyolu başta olmak üzere, “Nato’ya karşı suikast planları” diye haber geçtiler.
İddianame Temmuz ayında yayınlandı. Mayıs ayında Vakit, Bugün gazetesi, Samanyolu TV suikast planlarından söz etti.
Her gün hakkınızda bir şeyler yazılıyordu… Yanıt verecek durumda değilsiniz. Mektup yazıyorsunuz dinleyen yok…
Duruşmamız başladı. Sorduk nerden buldunuz CD’yi diye… Aramalarda bulduk yanıtı aldım… Ancak tutanaklara baktığımızda böyle bir CD’den bahsedilmiyor, yani yok… Polis aramalarda istediğimiz halde avukat bulundurmamış. İzmir Emniyeti’nden aramalara avukatın girmediğine dair görüntüler geldi bize… Polis “aramalarda avukat bulunduramayız” dedi bana. Sordum; CD’lerin numaraları var mı? O da yok… Ellerinde 50 adet CD var ama ben o CD’lerde ne olduğunu bilmiyorum ki…
İşte burada hukuka uygun olmayan delil toplama yapıldı. Ceza muhakemeleri kanunun emir buyurduğu hükümler doğrultusunda yapılmadı. Mesela bakın, aramalarda benimle ilgili olanlar mühürlenmemiş, torbalara konmuş o kadar.
Adeta avukat oldum kendi sorunlarımı yaşayarak.
Benim hakkımda 1. sayfadan haber yapanlar, şimdi tahliye oldum, neden görmezden geliyorlar… Bu bir psikolojik harptir. Bunlar batı merkezlerinden kaynaklanan bir zincirin, bir gladyonun memuru olan basınıdır.
Bana yapılan her şey iftiradan ibaretti.
TSK’ya karşı , Cumhuriyet’e karşı, Atatürkçülere ve Ulusal Kanal’a karşı yapılan bir psikolojik savaştır bu.
Bir çok insanın eşi, kardeşi dışarıda kalp krizi geçirdi, kanser oldu. Benim eşim kanser oldu. Ben içerdeyim diye bana söylememişler…
Ben ne diyeyim…Ergenekon iftiralarının sonuçlarından biri bu. Şahsileştirmiyorum elbette ama diğer arkadaşlarımız da acı çekti. Ben 30 yıllık hayat arkadaşımı kaybediyorum.”
*
Açıklamanın geniş halini aşağıdaki video'dan dinleyebilirsiniz: