Alıp başını giden...
ALÇAKLAR, NAMUSSUZLAR ÜZERİNE
Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
Hükümetin içeriği belli olmayan ama herkesten destek istediği açılım, bir türlü açılamadan sürekli olarak tartışılmaktadır. İçeriği belli olmayan açılıma, “Amerikan Projesi” diyenler için başbakan “bunu ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar. Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum. Çünkü artık bu kadar iftiraların, bu kadar hakaretlerin altında bu iktidar kalmaz” demişti. Ancak iktidarın nelerin altında kaldığı apaçık ortadadır, üstelik alçaklık ve namussuzluk almış başını gitmektedir.
“İrtica ile mücadele planı” adı verilen ancak aylardır aslı bulunamayan “fetokulli” belge hakkında iktidar ne düşünmektedir?
Askerler için “halkın iradesine karşı plan yapmaktan ne usanıyorlar ne de utanıyorlar” diyen Bolu Valisi göreve devam etmektedir. Devletin işini bırakıp, insanların çişiyle uğraşan Ordu Valisi ise göstermelik olarak merkeze alınmıştır.
Özel belgede sahtecilik suçundan yargılanması gerektiğine karar verilen ve devleti bir trilyon lira zarara sokan Refah Partisi’nin genel başkan yardımcısı, “şüpheli” hakkında neler yapıldı? Bu şüpheli, on üç yıl önceki koalisyon hükümetinde bakanlığı sırasında kişisel harcamalarını kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası’na ödettiği için, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından suçlu bulunarak mahkum olmuştu. Çarptırıldığı tazminat için “ödemem, asla ödemem” diyen şüpheliden bu para yasal faiziyle birlikte icra yoluyla alınmıştı.
Sahte evrak düzenlemekten, resmi evrakta düzeltme yapmaktan, deniz feneri davasının bir numaralı suçlusu olan Zahid Akman, halen RTÜK üyeliğini sürdürmektedir. Akfırat Belediyesi’ndeki rüşvet olayında ve birçok yolsuzluğun yanında TBMM başkanına villa verildiği belirlenmiştir. Başta deniz feneri yolsuzluğu olmak üzere, her türlü yolsuzluktan yolunu bulanlar hakkında, iktidar nasıl bir işlem yapmaktadır?
İsmailağa cemaatine yönelik soruşturmayı başlatan Erzincan Başsavcısı hakkında soruşturma açanlara ve bu olayı görmek istemeyenler için iktidar ne düşünmektedir?
Ekonomik krizin teğet geçtiği aldatmacasıyla tedbir almayarak, ülkenin çok büyük sıkıntılara düşmesine neden olanlar hangi iktidarın üyeleriydi? Delikten süpürülmeyip, kullanılanlar ile bu iktidarın nasıl bir ilişkisi var?
ABD ve AB dayatmaları sonucunda Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmak istenmesi, Ermenistan sınır kapısının açılma girişimleri, KKTC’nin yok edilmek istenmesi, Irak’ın sorunlu durumu, mayınlı arazilerin peşkeş çekilmesi, vatan topraklarının satılması, hukuk dışı uygulamaların çoğalarak sürmesi ve aydınlara zulüm yapılması sorunları, laik toplum düzenini yıkmak girişimleri, cumhuriyetin değerlerine son verme girişimleri, Lozan’ı bırakıp, yeniden Sevr’i hortlatmak girişimleri için “alçaklar, namussuzlar” sözü hafif gelir…
Başbakan alçaklara, namussuzlara atıfta bulunduğu konuşmasında, “Bu iktidar Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidarıdır. Herhangi bir ülkenin temsilcisi değildir” demişti. Emperyalist bir devletin büyük işgal planının eş başkanı olmakla övünenler için, “alçaklar, namussuzlar” sözü bir anlam taşımamaktadır.
“Alçaklar, namussuzlar” yerine yüksek karakterli, namuslu insanların yönetime gelmesiyle, tüm ulusalcı güçlerin bilinçli ve örgütlü olmasıyla, ülkemiz bu sıkıntılı süreci aşacaktır. Aydınlık ve güzel günler için aşmak zorundadır.