Açıklanamayan açılımının sonuçları belli olmaya başladı...
KARANLIĞA DOĞRU
Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
Krizin teğet geçtiği Türkiye ekonomisinin kötü gidişini gölgelemek, yaşanan hukuksuzlukları örtmek, açlık, işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluğu unutturmak için, emperyalist güçler tarafından ortaya atılan ve esas amacı ülkemizi bölmek olan içeriği açıklanamayan açılımının sonuçları belli olmaya başladı. Önce terör örgütünün kuruluş yıldönümü, ardından İmralı’daki sayının cezaevi koşulları ve sonunda da DTP’nin kapatılması bahanesiyle ülkemiz bir iç savaşa sürüklenmek istenmektedir.
İstanbul, İzmir, Mersin, Nusaybin, Adana, Cizre, Hakkari, Diyarbakır, Van ve Muş başta olmak üzere birçok yerde olaylar meydana getirilmektedir. Bu olaylar, iç savaşın bir anda bütün ülke yüzeyinde çıkarılacağının açık ifadesi ve denemesidir. Çıkartılan bu olaylar için halkta fazla bir tepki yok ancak siyasi iktidar tepkisizliğini ve suskunluğunu korumaktadır. Muş, Bulanık’ta çıkan olaylarda, dükkanı zarar gören bir esnafın açtığı ateş sonucunda, iki kişi hayatını kaybetmiştir. Başbakan Bulanık’ta yaşanan olay için: “esnaf tepki göstermiş“ diyerek, tepkisini dile getirmiştir.. Başbakan ülkenin yangın yerine dönüştürülmek istendiği tüm bu olaylar için “medya büyütüyor” söyleminde bulunarak, hükmünü vermiştir.
15 ve 17 Ağustos 1984 tarihindeki Eruh ve Şemdinli baskınları sonrasında zamanın başbakanı Turgut Özal’ın PKK hakkında söylediği “3,5 çapulcu” söylemi belleklerden silinmemiştir. 3.5 çapulcuya kucak açanların, besleyip büyütenlerin, çapulcu açılımında bulunanların ülkemizi iç çatışmaya ve ardından da bölünmeye doğru sürükledikleri çok açıktır.
Bu karanlığa doğru gidişin sonu, çok tehlikelidir. Bu tip provokasyonlar 12 Eylül 1980 öncesinde de yaşanmıştı. Emperyalizmin böl-parçala-yönet taktiği başarıyla sürdürülmek istenmektedir. Emperyalizme hizmet edenler, vatana karşı büyük bir ihanet içinde bulunmaktadırlar.
Tokat’ın Reşadiye ilçesi yakınlarında yedi askerin şehit olduğu saldırının ardından Çankaya’nın AKP’lisi, başbakan ve bakanlar, olayı provokasyon olarak yorumladılar. Saldırının PKK’nın dışında “karanlık güçler” tarafından yapıldığını söylediler. PKK’nın saldırıyı üstlenmesi, saldırının ardındaki sis perdesini araladı ama siyasi iktidar, saldırının ardında yine karanlık güç olduğunu düşünmektedir.
24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl’de 33 askerimizin şehit edilmesini, bugün karanlık güçlerin işi olarak yorumlayanlar, yandaş medyaları aracılığıyla bunu yayanlar, “işte Ergenekon budur“ söyleminde bulunanlar, sadece ihanetlerini gölgelemektedirler.
Terör örgütünü destekleyen ABD ve AB’nin asıl isteği, geçmişte Yugoslavya’da yaşananların bu kez Türkiye coğrafyasında yaşanmasıdır. Türkiye’nin batısında Türklerin Kürtleri istemediği ve kovduğu günleri yaratabilmek için bilinçli bir şekilde provokasyonlarla halkın sabrı ölçülmektedir.
Bu ülkenin insanları, 1920’li yıllarda herhangi bir ırksal ve etniksel ayrıma yer tanımayan birliktelikleri sayesinde, yeryüzünün ilk emperyalizme karşı mücadelesinden büyük bir zaferle çıkmışlardır. Bu ülkenin insanları bugüne kadar, ırkçılığa ve etnik ayrımcılığa yer tanımayan tarihsel ve kültürel birikimleriyle pek çok oyunun üstesinden gelmiştir. Bugün de emperyalizmin yeryüzünü cehenneme çevirme isteklerine karşı anlamlı bir yanıtın oluşması, ancak bu ülkenin insanlarının birlikteliği ile sağlanabilecektir.
Bu yüzden çok dikkatli, kararlı ve uyanık olmak zorundayız. Ülkemizde emperyalist saldırılara karşı bilinçli olmak, şiddetin ve nefretin tırmanmasına karşı koymak hepimizin büyük sorumluluğudur. Bu sorumluluk, yeniden güzel ve aydınlık günlere doğru yol almamızı sağlayacaktır.
*