İDEOLOJİK KARAR


Tarafsız yargıyı içine sindiremeyenler!





Suay Karaman

Tüm Öğretim Elemanları Derneği

(TÜMÖD) Genel Sekreteri


Dil Derneği’nin Türkçe Sözlüğü’nde ideoloji: “siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü“ olarak tanımlanmış.


Danıştay Sekizinci Dairesi'nin oybirliği ile aldığı, YÖK'ün üniversite sınavında kat sayı uygulamasını kaldırmasıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararına karşı yapılan eleştiriler akıldan, bilinçten ve seviyeden yoksun bir şekilde sürdürülmektedir.


Başbakan, Danıştay’ın kararı üzerine şu açıklamayı yapmıştı. “Bu tamamıyla ideolojik bir karardır. Anlamakta zorlanıyoruz; bunun kabul edilir hiçbir yanı yok.” Başbakan Yardımcısı da bu konuda kendine yakışan yorumu yaptı: “Bayramdan sonra ne Danıştay kalır, ne de Bülent Arınç kalır.” Ve tarafsız yargıyı içine sindiremeyenler, sürekli olarak yargıyla uğraşmaya devam etmektedirler.


Bu haksız ve niteliksiz eleştirilere karşılık Danıştay Başkanı Mustafa Birden, yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “Sayın Başbakan’ın, Danıştay’da görülmekte olan dava hakkında eleştiri sınırlarını aşan, daire kararını ideolojik olarak niteleyen açıklamalarını bir talihsizlik olarak görüyoruz. Türk milleti adına yargı yetkisini kullanan ve 141 yıllık onurlu bir geçmişe sahip olan Danıştay, sadece hukukun üstünlüğünü hedeflemekte, siyasi ve ideolojik kaygılarla karar verdiği yolundaki suçlamayı hak etmemektedir. Bu bağlamda, yargı kararını siyasi ya da ideolojik bir karar olarak nitelendirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.”


Anlayabilenler için çok ağır olan bu açıklamayı, her şeye ‘İslami ideoloji’ açısından bakanların iyi özümsemesi gerekmektedir. Danıştay’ın oybirliğiyle verdiği bu karar, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin ideolojisidir. Atatürk ilke ve devrimlerinin ideolojisidir.


Hükümet kanadının yaptığı eleştiriler, yargıyı kendilerine bağımlı bir duruma getirememenin öfkesidir. Aynı zamanda toplumun yargıya olan güven ve inancını bilinçli olarak zedelemek amacındadır. Siyasi iktidar daha önce de buna benzer eleştirilerde bulunmuştu.


2002 seçimlerinden önce AKP yetkilileri, dokunulmazlıkların kaldırılmasını savunmuşlardı. Ancak iktidara gelince, bu savunduklarını unuttular. Anımsatanlara ise; “biz yargıya güvenmiyoruz” diye yanıt vermişlerdi.


Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı 14 Mart 2008 tarihinde, AKP’nin kapatılmasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne dava açmıştı. AKP’liler günlerce sayın Başsavcıya ağır eleştirilerde bulunmuşlardı. Bütün bu ağır eleştirilere karşın, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara göre, açık kalması uygun görülen iktidar partisi AKP’nin, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu kesinleşmişti.


5 Haziran 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına ilişkin yapılan Anayasa değişikliğini, hem reddetti, hem de yürürlükten kaldırdı. Bunun üzerine AKP’nin yetkilileri, bu kararın anayasaya aykırı olduğunu ve mahkemenin yetkilerini aştığını savunmuşlar, milli vicdanın yara aldığını söylemişler ve “bu bir cüppeli darbedir” demişlerdi. Ayrıca başbakan türban kararı için; “ulemaya sorun” demişti.


2008 yılının Aralık ayında Danıştay, yerel seçimlerle ilgili AKP’nin işine gelmeyen bir karar almıştı. Bu karara karşı AKP’liler, Türkiye’de ikinci bir Anayasa Mahkemesi daha çıktı demişlerdi.


Hukuk devletinde hukuksuzluğa yönelenlerin, hukuku kendilerine bağımlı hale getirmek isteyenlerin unutmaması gereken çok önemli bir şey var; bir gün hukuk kendilerine de gerekecektir. Siyasi iktidarın kendine bağımlı hukuk yaratma girişimleri son bulacaktır ve yeniden hukukun üstün olacağı güzel ve aydınlık günler özlemimizdir..


*

➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/