Hukuk, bir gün hukuku yok edenlere de gerekecektir.



HUKUK DEVLETİ HEPİMİZ İÇİN




Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri

Bu yıl ana teması “Hukuk Devleti Hepimiz İçin” olarak seçilen 17. Adalet ve Demokrasi Haftası’nda başta 31 Ocak 1990 tarihinde öldürülen Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy ve 24 Ocak 1993 tarihinde öldürülen gazeteci, yazar Uğur Mumcu olmak üzere, tüm yitirdiğimiz aydınlık insanlarımızı saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Atatürk ilkelerini ve devrimlerini savundukları için, ulusalcı, anti emperyalist ve tam bağımsız Türkiye’den yana oldukları için hayatlarını kaybeden tüm devrim şehitleri önünde saygıyla eğiliyoruz.

Hepimiz için olan hukuk devleti, siyasi iktidarın gayretleriyle sadece kağıt üzerinde kalmaktadır. Hukukun bir gün kendilerine de gerekeceğini unutmuş gözükenler, hukukla oynamaktadırlar. Başbakanın övgüyle söz ettiği son yedi yılda, hukuk dışı uygulamalar en üst seviyeye çıkmıştır. Bunun yanında siyasi iktidar, hoşuna gitmeyen kararlara imza atan hakim ve savcılarla da hesaplaşmaya başlamıştır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, 14 Mart 2008 tarihinde AKP hakkında kapatma davası açtı ve siyasi iktidar tarafından hedef olarak gösterildi. Kapatma davası açmasıyla birlikte ölüm tehditleri almaya başlayan ve koruma sayısı arttırılan Yalçınkaya’ya yönelik Bülent Arınç’ın, “Ölüm en büyük gerçek. Bunu başsavcı da görmeli, siyasetçiler de görmeli, herkes görmeli. Ölüm bize şahdamarlarımızdan daha yakın” sözleri üstü örtülü tehdit olarak yorumlandı.

Anayasa Mahkemesi’nde AKP kapatma davasında, partinin kapatılması yönünde oy veren Başkanvekili Osman Paksüt’ün Ergenekon soruşturmasında yasadışı yolla dinlendiği ortaya çıktı.

Başbakanın, Avustralya SBS Radyosu’na verdiği demeçte şehit askerler için “kelle” dediği ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine şehit aileleri başbakan hakkında “üç kuruşluk” tazminat davası açtı. Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Başkanı Sevgi Övüç, Erdoğan’ı üç kuruş tazminat ödemeye mahkum etti. Ancak bu karardan kısa bir süre sonra, yargıç Sevgi Övüç hakkında Adalet Bakanlığı müfettişleri soruşturma izni istedi. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in izin vermesi üzerine, Sevgi Övüç hakkında “davaların kararını geç yazarak kamu zararına sebebiyet verdiğinden görevi ihmal suçu” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yargıç Sevgi Övüç hakkındaki soruşturma raporu, iş cetveli, inceleme tutanakları gibi kanıtları inceledikten sonra görevi savsama kastı bulunmadığı görüşüyle beraatına karar verdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, başbakanın terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’a “sayın” diye hitap etmesi nedeniyle yapılan suç duyuruları hakkında takipsizlik kararı verdi. Üst mahkeme sıfatıyla itirazı inceleyen Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, başbakan hakkındaki takipsizlik kararını “zamanaşımı süresi dolmadığı ve suç işlenip işlenmediğinin takdirinin de mahkemeye bırakılması gerektiği” gerekçesiyle kaldırdı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, başbakan ile ilgili fezleke hazırlayıp, dokunulmazlık nedeniyle dosyayı TBMM’ye gönderme kararı aldı.

Hakim Osman Kaçmaz, Abdullah Gül hakkında da kayıp trilyon davası kapsamında verilen takipsizlik kararını kaldırarak, AKP’nin gülünün yargılanması gerektiğine karar verdi. Mahkemenin verdiği bu kararı Abdullah Gül “kötü niyetli” olarak değerlendirmiş, başbakan da bu kararın bağlayıcı olmadığını savunmuştu. Tartışmalar sürerken, Osman Kaçmaz hakkında Adalet Bakanlığı müfettişleri inceleme başlattı. İnceleme konusunun da Ergenekon soruşturması kapsamında olduğu anlaşıldı. Bu çerçevede, Hakim Osman Kaçmaz’ın telefonlarının da dinlendiği ortaya çıktı.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, İsmailağa cemaati ile Fethullah Gülen grubuna yönelik soruşturmalar nedeniyle iktidarın hedefi oldu. Erzincan’daki cemaat soruşturma dosyası Erzurum’a nakledildi. Bazı AKP’li bakanlar ile işadamlarının da adının karıştığı cemaate yönelik soruşturmanın hemen ardından Başsavcı İlhan Cihaner hakkında Adalet Bakanlığı’nca üç ayrı soruşturma başlatıldı. İlhan Cihaner’in telefonları Adalet müfettişlerinin istemiyle dinlendi. Başsavcı İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan “Tüm yargıç ve savcılara yönelik bir tehdit ve sindirme örneği ile karşı karşıyayız” diyerek, gelinen süreci özetledi.

Cumhuriyet Mitinglerine katıldığı için hakkında birçok soruşturma açılan Cumhuriyet Savcısı ve eski YARSAV Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na yapılan haksız ve yersiz uygulamalar, güdümlü yargı yaratmanın aşamalarındandır.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, yasadışı dinleme iddialarıyla ilgili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) yargıç başkanlığındaki bilirkişi heyetince inceleme yapılmasına karar verdi. Bu karar uyarınca Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi Hayri Keskin ve beraberindeki bilirkişi heyeti TİB’de telekulak incelemesi yaptı. İncelemede, Yargıtay Birinci Başkanlığı’na ait bir telefonun da dinlendiği ortaya çıktı. Heyet bilgisayar sisteminde yaptığı telekulak sorgu kayıtlarının bir örneğini istedi. Ancak TİB yetkilileri bunu vermediler. Bunun üzerine yargıç Hayri Keskin fiili engellemeyle karşılaştığı savıyla TİB Hukuk Daire Başkanı hakkında suç duyurusunda bulundu. TİB ise Keskin’i Adalet Bakanlığı’na şikâyet etti. Adalet Bakanlığı da mahkeme kararını uygulayan yargıç Hayri Keskin hakkında inceleme başlattı.

Başbakan her fırsatta yedi yıldır ülkenin çok değiştiğini söylemektedir. Yedi yıldır hukuksuzluk almış başını gitmektedir. Ulusalcılar, aydınlar ne ile yargılandıklarını bilmeden, Silivri’de hapis yatmaktadırlar. Buna karşılık 19 Ekim 2009 tarihinde terör örgütü PKK militanlarından 34 terörist, Habur sınır kapısından ülkemize giriş yapmıştır. Bu teröristleri PKK bayraklarıyla, halaylarla, şenliklerle karşılamaya gelenler arasında milletvekilleri, hükümet temsilcileri, devletin üst düzey yöneticileri bulunarak ve seyyar mahkeme kurularak kirli bir oyun oynanmıştır. Yüzyılın soygunu deniz feneri davasında hiçbir ilerleme yoktur ve bu dava ile ilgili haberlere yayın yasağı getirilmiştir. Buna karşılık kozmik büro ile ilgili arama ve haberlere yayın yasağı getirilmesi talebi ise yargıdan geri dönmüştür.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay’da boş bulunan 34 üyelik için, Adalet Bakanı’nın engellemelerinden sonra sekiz ay gecikmeyle seçim yapmıştır. Terörist Mehmet Ali Ağca’nın 2006 yılında ‘yanlış’ tahliyesine karar verenler arasında bulunan Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın, Ağca’nın serbest bırakıldığı gün Yargıtay üyeliğine seçilmesi de düşündürücüdür.

Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarda bulunarak meşruluğunu yitiren iktidarların görüldüğü ve yaşandığı ülkemizde hukuk, bir gün hukuku yok edenlere de gerekecektir.

Unutmamalıyız, “hukuk devleti hepimiz için..”

*
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..