HER taşın altından bu iğrenç Ergenekon çetesi çıkıyor!
Bu Ergenekon çok namussuz çıktı!
HER taşın altından bu iğrenç Ergenekon çetesi çıkıyor! Korkunç bir şey. Adamlar bütün Türkiye’ye dal budak salmışlar. Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi’nde “parasal çıkar sağlamak” suçundan yargılanan İliç ilçesi savcısı Bayram Bozkurt mahkemede verdiği ifadede şöyle diyor:
“Ben Ergenekon’a karşı mücadele ettim. Bu yüzden sürekli izleniyorum. Hatta arabama iki defa KENE koydular.”
Vay be, şu çetenin yaptığına bakın siz! Arabasına kene bile koymuşlar, iyi ki savcı beyi ısırmamış bu keneler! Sonra ifadesine devam ediyor:
“Beni şikayet eden yüzbaşı, Ergenekon’a gelir sağlamak için Munzur dağlarında Hint keneviri ekliyor. İlçe jandarma komutanı hem define arıyor, hem de gündüz vakti halkın içinde içki içiyordu. Zaten bu yöredeki askerler bir gece benim de olduğum bir ortamda üç aşamalı darbe yapacaklarını anlattılar. Ben içki içmemiştim, onlar içkili olduğu için ağızlarından kaçırdılar.”
Ergenekon çetesinin marifetlerini görüyor musunuz! İçki sofrasında darbe, define, hint keneviri, esrar, kene, halkın içinde içki içmek!.. Bunlara idam bile az gelir.
Ergenekon mağduru Savcı bey 4.5 aydır raporlu imiş, şimdi İzmir’de yaşıyormuş.
Ruh ve akıl sağlığında bir sorun olmasın da, gerisi hiç dert değil!
*******
Ergenekon çetesi bazen “kurtarıcı” olarak da görülüyor. Bu tanıdığım, komşusuyla tartışmış. İş epeyce büyümüş, mahkemelik olmuşlar. Tanıdığımın ilköğretim yedinci sınıf öğrencisi yeğeni, amcasına şu öneriyi getirmiş:
“Amca, bu komşuyu Ergenekoncu diye ihbar et. Hatta evinin tabanını kazıp silah sakladığını, duvarlara mermi gömdüğünü söyle. Polisler evini basıp altüst etsinler, evin her yerini haşat edip silah arasınlar, onu götürüp nezarete atsınlar. Bir şey bulamasalar bile, komşun olacak o herif dersini almış olur!”
TAYYİP AĞLAŞIRKEN
BİZİM Tayyip önceki gün Ankara’daki AB büyükelçilerine bir yemek verdi ve bol bol ağlaştı. Biliyorsunuz, AB’nin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu birkaç gün önce açıkladığı raporda “Türk askeri Kıbrıs’tan çekilsin” dedi.
Tayyip, büyükelçilere hitaben ayakta yaptığı ve kağıttan okuduğu konuşmasında şöyle diyordu:
“Bu Avrupa Parlamentosu’nun, bu AB’nin gözü kör müdür Allah aşkına? Kulaklarını ve gözlerini biraz doğrulara açsınlar, dilleri doğruyu konuşsun.”
Tayyip bu sözleriyle turnayı gözünden vurmuş oldu! İnsan organlarıyla dolu oldu bu güçlü sözlerden sonra herifler bizden mutlaka özür dileyecek ve Türkiye’yi en kısa zamanda AB üyesi yapacaktır!
Gözlerin körlüğü, kulakların sağırlığı, dillerin tutulması… Ve hepsi de Allah aşkına! Ulan AB, gözünüz kör olsun, kulaklarınız sağır olsun, diliniz tutulsun… Bu sözlerden sonra da almazlarsa, bu AB’ye hiçbir zaman almazlar bizi.
*******
Tayyip vücut organlarından söz etmişken, benim de aklıma birkaç gün önce yazdığım yazı geldi. Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul’da bir özel hastanenin açılışında nutuk atarken ne demişti!
“Kargasekmez’de biz ölümden döndük. (Ne olduğunu ve ne zaman olduğunu belirtmiyordu ama bir trafik kazasından söz eder gibiydi.) Kan revan içindeyiz, kırıklar içindeyiz. Kıvranıyoruz. Komadayım…”
Anlattığına göre, serüveni (!) Bolu ve Düzce hastanelerinde devam ediyor. Komadaki (!) Tayyip’e hastanede “Emekli misiniz, sigortalı mısınız?” diye soruyorlar ve sigortalı olduğunu öğrenince, o durumdaki Tayyip’i hastaneye kabul etmiyorlar. Yazımda kendisine bazı sorular sormuştum:
· Kargasekmez Ankara’ya yakındır. Orada kaza geçirenlerin 200 kilometre ötedeki Bolu ve Düzce hastanelerinde ne işi var?
· Bu olayı anlatırken doğru söylemiyorsun, geçmişi kötülemeye ve kendini acındırmaya kalkışıyorsun. Devletin bütün arşivi emrinde. Emir ver, o hastanelerde gördüğün tedavinin sonuçlarını ve raporlarını kamuoyuna açıkla.
Aradan üç gün geçti, tık yok! Elbette olamaz çünkü anlattığı olay gerçek değil. Geçmişi kötülemek ve kendisini acındırmak için böyle şeyleri uyduruyor. Bu yaşa, bu makama gelmiş birine yakışıyor mu? Kararı siz verin.
VATAN GAZETESİNİN DÖNÜŞÜ
BÜYÜK patron Aydın Doğan yaşlandı, haksız ve yasadışı vergi cezalarıyla korkutuldu, sindirildi. O kadar ki, kendisine 20 yıl sadakatle hizmet veren kalfası Ertuğrul’un bile şutlamak zorunda kaldı… Ve satış işlemleri gündeme girdi. Vatan ve Milliyet gazeteleri ile Star televizyonunu –üçü bir arada- şimdi yeni sahibine, Fethullah ekibine satma hazırlığı içinde.
Bütün gazeteleri her gün okuyan biri olarak ve üzülerek şunu görüyorum: Birkaç hafta öncesine kadar AKP’ye karşı güzel, muhalif, sağlam çizgide yayınlar yapan Vatan gazetesi şimdi iyice döndü ve adeta Tayyip’in ve ona destek verenlerin sesi, savunucusu oldu. Birkaç köşe yazan dışında, bunu gazetenin manşetlerinde, söyleşilerinde ve haberlerinde açıkça görmek mümkün. Bu gerçeği Vatan çalışanları da kabul ediyor. Bu gazete Fethullah öncesi dönemde dönme antrenmanlarına başladı ki, satış gerçekleştiğinde hiç değilse tepe görevde olanlar kendilerini kurtarsınlar. Basın piyasasında konuşulanlara göre, bu dönüş, bu yumuşak geçiş konusunda patronları Aydın Doğan’dan direktif almışlar. Doğru olup olmadığını bilemem.
Patrona kesilen haksız vergi cezalarının korkutan ve sindiren sonuçlarını şimdi almaya başlıyoruz.
Milliyet’in dönüşü Vatan’a oranla daha sessiz, daha belli etmeden oluyor.
Türk basınında güvendiğimiz dağlara kar yağıyor, elde kalmış sağlam gazeteler bile tek tek dönüyor, elden çıkıyor.
*