"Yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler.”
GAFLET VE DALÂLET
Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
Ülkemizde son yıllarda yaşanan olaylar, hiç kuşkusuz karanlık ve belirsiz bir gidişin habercisidir. Uzun süreden beri, Türk Ordusu üzerinde sürdürülen operasyonlar, artık yeni bir aşamaya taşınmış oldu. ‘Darbe’ iddiaları ve yargı süreçleri ile temelleri hazırlanan doğrudan müdahale arayışları, ordunun hareket kabiliyetini iyice sınırlamak üzere fiziki müdahaleler dönemine geçmiş bulunmaktadır.
Okyanus ötesinden elektronik ileti ile yapılan bir ihbar sonucunda, Ankara yakınlarında içinde dokuz yüz el bombası bulunan bir kamyon yakalandı. Devletin televizyon kanalı TRT-2, bu haberi “el bombalarının seri numaraları silinmiş” şeklinde duyurarak, operasyonu Ergenekon davası ile ilişkilendirdi.. İçinde askerlerin olduğu kamyon emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Askeri yetkililer, yasal taşıma belgesini, resmi görevli belgesini ve kimliklerini gösterdikleri halde, inceleme başlatıldı. İnceleme sonucunda olayın, askerlerin rutin silah ve cephane taşıma işi olduğu anlaşıldı ve kamyon serbest bırakıldı.
Engelleme basına sızdırılarak, Türk Ordusu terör örgütü gibi nitelendirilerek, beş saat süreyle, televizyonlarda saldırı altına alındı. El bombalarını gönderen Muğla İl Jandarma Komutanlığı ise, “Silah ve cephanelerin TSK’ne ait olduğunu, taşıma belgesi bulunduğunu, seri numaraları olduğunu ve kamyon yola çıkmadan önce Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bilgilendirildiğini” açıklamıştır. Devletin televizyonundan açıkça Türk Silahlı Kuvvetleri zan altında bırakılmak istenmiştir. Görevdeki alay komutanlarını tutuklayan, bir ordu komutanını ‘şüpheli’ sandalyesine oturtan ve Genelkurmay Başkanı’nı bile dinleyip, dinlediklerini servis etme aşamasına gelenler için, “gaflet ve dalâlet”in ötesine geçmişlerdir denilebilir.
Ortaya çıkan gelişmelerin sonucu gösteriyor ki, Türk ordusu hareket gücü bitirilinceye kadar sindirilecektir. Bu suretle emperyalist güçlerin Türk ulusunu ve yurdunu parçalamaya yönelik yaptırımları kolaylaşacaktır. Bu savaşta ülkemizin düşmanı Pentagon’dur, ABD’dir, AB’dir, kısaca emperyalizmdir. Bunu iyi bilmek ve ona göre tavır almak zorundayız.
Ülkeyi yöneten siyasi iktidar, kendi ülkesinin ordusuna düşman ise, yargısının verdiği kararlara tepkili ise, hangi koşulda olursa olsun her istediğini yapmak için uğraşıyorsa, o ülkede sivil darbe yapılıyordur. Sivil darbe, hukuk dışı yasalar çıkartılarak, tüm devlet kurumlarını ele geçirmek için sistemli bir şekilde kadrolaşmak ve kendilerine karşı olanları bir şekilde yargılayıp, susturmaktır.
Mustafa Kemal Atatürk, Gençliğe Hitabesi’nde şunları söylemişti; “zorla ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün tersaneleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir. Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler.”
Ancak ne olursa olsun, hiçbir güç, Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlığının ve aydınlığının karşısında duramayacaktır. Hiçbir güç, Atatürk ilkelerine ve devrimlerine inanan halkın direncini durduramayacaktır. Ve hiçbir güç, tüm yurtseverlerin bir araya gelerek, hep birlikte yapacakları özgürlük mücadelesini engelleyemeyecektir. Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri bunu çok iyi anlamalıdırlar...
*