Adı her zaman belleklerde kalacak, tarihte yaşayacaktır.


İLHAN SELÇUK İÇİN





Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri

Anadolu aydınlanmasına yürekten bağlı bir Kemalist olarak 85 yaşında yitirdiğimiz İlhan Selçuk için, “sol” asla vazgeçilmeyecek bir temel felsefeydi.

İlhan Selçuk, çok güçlü bir kalem, iyi bir fikir savaşçısıydı. Üstün analiz yeteneğiyle Atatürkçülerin, ulusalcıların enerji, ışık ve çekim merkeziydi. Hiçbir haksızlık, tutukluluk ve işkence onu inandığı idealler için verdiği kavgadan vazgeçiremedi. İlhan Selçuk, 12 Mart darbesi günlerinde tutuklanarak, Ziverbey Köşkü’nde işkence görmesine ve 21 Mart 2008 tarihinden sonra Ergenekon terör örgütü üyesi olmakla suçlanıp, göz altına alınmasına karşın hep dik duruş sergilemiş, hiç ödün vermemiş; tüm ulusalcılara örnek olmuştur. İlhan Selçuk’a bu eziyetleri yapanlar unutulup gidecektir ancak İlhan Selçuk adı her zaman belleklerde kalacak, tarihte yaşayacaktır.

İlhan Selçuk yaşamının son yirmi yılını, başında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi’ni yaşatmaya adadı. Çok çetin günlerde, çok zor ve alçakça tertiplerle karşılaştı. Gün geldi Cumhuriyet Gazetesi kağıt sıkıntısı yaşadı, ilan sıkıntısı yaşadı, maddi sıkıntılar çekildi, matbaa bulmakta zorlandı. Ama İlhan Selçuk bunların hiçbirini okuyucuya yansıtmadan gazetenin iç düzenini şahsi otoritesiyle korudu. Okuyucuları gibi gazete çalışanları da ona her zaman güven duydular.

Babamın ölümü üzerine 20 Nisan 2004 tarihinde Pencere’de “Suphi Karaman İçin” adlı yazısı şöyleydi: “Suphi Karaman'ı yakından tanımak mutluluğunu hep gönlümde taşıdım; yürekli, kültürlü, efendi, daha özel deyişiyle 'müeddep' bir insandı; laik Cumhuriyet'in çağdaşlık bayrağı her davranışında dalgalanan bir saygıdeğer kişi...

Devrim için kellesini bu nankör yola gözünü kırpmadan koymuş...

Ama içi titrememiş..

Alçakgönüllü..

Son soluğuna dek, hiçbir gocunma duymadan, özel koşullar koymadan, kendisine yüklenen görevleri yürütmek için varını yoğunu ortaya koymuş pırıl pırıl bir insandı Karaman... “

Ben de İlhan Selçuk’u yakından tanımak mutluluğunu hep gönlümde taşıdım; yürekli, kültürlü, efendi, alçakgönüllü, devrimci bilge bir insandı. Cumhuriyetin ilk kuşağında yetişen insanların büyük çoğunluğu böyleydi, hepsi vatanseverdi. İlhan Selçuk’un Kent Otel toplantılarının sonunda yaptığı kapanış konuşmalarının her biri, ulusallıktan tam bağımsızlığa, Kemalizm’den devrimciliğe doğru aydınlanma öğretisiydi.

Ulaşım sorunları ile ilgili yazdığım bir kitaba önsöz için 15 Aralık 1992 tarihinde Pencere’deki “Lokomotif ve Sol” adlı yazısını rica ettim. Kitabı okuduktan sonra “Babana hep saygı duymuşumdur ama şimdi bir kez daha hayranlığım arttı, mum dibine ateş vermez derler ancak seni de kendisi gibi yetiştirmiş” dedi. Henüz yayınlanmayan kitabım için “Lokomotif ve Sol” adlı önsöz, benim için büyük bir onurdur. Lokomotif ve Sol adlı yazısının sonu şöyledir: “Sol, Türkiye’de hızla toparlanmalı, topluma lokomotif olabilmeli...

Eğer bunu yapamıyorsa ve neoliberalizmin kuyruğuna takılacaksa sol, geleceğiyle birlikte ülkenin yarınlarını da açık arttırmaya çıkarmış demektir.”

Ülkemizin ender lokomotiflerinden İlhan Selçuk’u kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ama bu lokomotifin bizi her zaman aydınlanma devrimine doğru götüreceğinin bilincindeyiz. Akılcılık, aydınlanma ve hoşgörüyü içinde barındıran Bektaşi öğretisinin beşiğinde, Anadolu’daki bilgeliğin kalesi Hacıbektaş’ta toprağa verilen İlhan Selçuk, yaşarken ışık saçmıştı; öldü ama ışığı hiç sönmeyecek, bizleri aydınlatmaya devam edecek..

İlhan Selçuk’un babam için yazdığı yazının sonu şöyleydi: “Suphi Karaman, yaşını başını almış bir bilinçli devrimciydi..

Ama, gözleri açık mı gitti?.. “

Yıllarını ülkesinin aydınlanmasına adayan İlhan Selçuk’un da gözleri açık mı gitti?

*
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..