Görev yaptığı ülkelerde, 'MİKSER'lik yapan Büyükelçi!
BÜYÜKELÇİNİN BÜYÜK SÖZÜ
Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
29 Ağustos 2003 ile 17 Haziran 2005 tarihleri arasında ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olarak görev yapan Eric Steven Edelman, ülkesinde Dışişleri Bakanlığı Operasyonlar Dairesi'nde yetişmiş, hep şahinlerle çalışmış bir diplomattır. Annesi İstanbul Yahudilerinden olan Edelman’ın görev yaptığı ülkelerde, olaylar birbirini izlemiş, bölünme, çöküş gibi oluşumlar meydana gelmiştir.Edelman, Ankara’da görev yaparken, 14 Mart 2005 tarihinde, haddini aşarak ABD’nin beklentilerine karşın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Suriye’ye yapacağı ziyareti eleştirmiş ve “umarım Türkiye de Suriye'nin Lübnan'dan çabuk biçimde çekilmesini destekleyen uluslararası uzlaşmaya katılacaktır” diye görüş bildirmiştir.
Uluslar arası gelenekte böyle bir diplomatın, görev yaptığı ülkenin iç ve dış politikası hakkında halk önünde açıklama yapmasına “diplomatik karışma” denir. İtibarlı ülkeler, böyle davranan diplomatın bir an önce ülke dışına çıkmasını isteyebilirler. “Persona non grata - İstenmeyen Adam” ilan edilen böyle diplomatların ivedilikle ülkelerine dönmesi gerekir. Ancak ülkemizi yöneten siyasi iktidar, bu olay için ne diplomatik karışma diyebildi, ne de ülkeyi terk etmesini isteyebildi.
İşte bu Büyükelçi Edelman, Ankara’da görev yaptığı zaman AKP iktidarı yanlısı ve ABD ile sıcak ilişkiler içinde olan bazı isimlerin kendisine önemli belgeler getirdiğini söyledi. Getirilen bu belgelere göre, ordunun darbe için hazırlık planları yaptığı iddia edildi. Edelman bu belgeleri alarak ABD’li uzmanlara inceletmiş ve yapılan teknik çalışmalar sonucunda belgelerin sahte, ihbarların asılsız olduğu anlaşılmıştır. Edelman, bu isimlerin sahte belgeler ile orduda bir darbe hazırlığı izlenimine ABD’yi inandırmaya çalıştığını söyledi.
Büyükelçi Edelman’ın AKP iktidarı yanlısı bazı isimleri de açıklaması gerekir. Bunların ülke ordusunu yabancılara şikâyet eden emperyalist uşaklar ve işbirlikçi hainler olduğu bilinmektedir. Bunların “bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın” denilenler, diyenler arasında olduğu bellidir.
30 Haziran 2010 tarihinde ABD’nin en büyük radyo kanalı Ulusal Halk Radyosu’ndaki bir programda konuşan The Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Yasemin Çongar, “Balyoz Darbe Planı iddialarıyla ilgili belgelerin yayımlanması için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın The Taraf Gazetesi’ni bizzat teşvik ettiğini” söylemiştir. Bunun yanında gazetenin başbakan ve devlet istihbaratının başındakiler tarafından desteklendiğini ve cesaretlendirildiğini açıklamıştır.
Ne yazık ki bu sözler ve açıklamalar ülkemizin gündeminde fazla yer bulamamış, medya tarafından önemsenmemiştir. ABD’nin Türkiye’de Büyükelçilik görevi yapan Edelman’ın söylediği sözler ve The Taraf Gazetesi’nden Yasemin Çongar’ın açıklamaları Ergenekon Davası, İrticayla Mücadele Eylem Planı, Balyoz Darbe Planı, Kafes Planı gibi davaların seyrine ve sonucuna etki edebilecek değerdedir.
Geçen zaman içinde herkes çok iyi anladı ki, Ergenekon Davası gibi düzmece davalar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, Kemalist aydınları, ulusalcıları ve emperyalizme karşı savaş verenleri cezalandırmak için düzenlenmiştir. Üç yıldır, bazı insanlar acımasızca esir edildiler, zulüm gördüler. Kimi hayatını yitirdi, kimi sağlığını yitirdi. Yapılan suçlamaların hepsinin sahte belgelere dayanılarak, düzmece olduğu, zaman içinde gün yüzüne çıkmıştır.
AKP iktidarının, ülkemizi getirdiği durum çok açık olarak anlaşılmaktadır. Siyasi iktidar, işsizliğin, açlığın, yoksulluğun, yolsuzluğun, vurgunun, talanın sarmalında, sahte belgelerle kendi ordusuna karşı darbe hazırlığı içindedir, yargısının verdiği kararları eleştirmektedir. Siyasi iktidar, laik cumhuriyetle kavgalıdır, ülkeyi şeriatın karanlığına götürmek için, önündeki engelleri kaldırmaya çalışmaktadır ve bu amaçla sahte belgelere sığınmaktadır. Bu oluşum bir sivil darbedir.
Emperyalist bir devletin büyük işgal planının eş başkanı olmakla övünenlerin ve laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla tescillenen bir siyasi iktidarın sivil darbesinden kurtulmak için, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak halk oylamasında verilecek hayır oyları, aydınlık günler için çok önemlidir.
*
