Tayyip Bey’in panikte...


Tayyip Bey’inki panik mi,

istismar mı, gözdağı mı?




Sabahattin Önkibar


Ne oldu da AKP neredeyse tam kadro halinde bir gün içinde ayağa kalktı?

Ne oldu da Tayyip Erdoğan bir gün önce, “Eteklerindeki taşları döksün, değerlendiririz” derken hemen ertesinde vaveylalar koparıp tehditler savurmaya başladı.

Evet WikiLeaks dokümanlarına bir gün arayla verilen bu farklı tepkiler niçin?
Gece yarılarına kadar analizler yapıldı da AKP ile Erdoğan’ın tasfiye edileceği hükmüne mi varıldı?

Böyle bir şeyin mümkünü yok zira Başbakan Libya’daydı.
O zaman birkaç saat içinde ne oldu da keskin bir tutum değişikliğine gidildi?
MİT, konu ile alakalı olarak Başbakan’a çok özel bir bilgi mi sundu da Tayyip Bey hemen yol kesmeye başladı?

Erdoğan’ın önceki günkü görüntüsü panik mi yoksa devamı gelecek dokümanların yayını bağlamında medyaya verdiği gözdağı mıydı?

Yoksa hadise bunların hiç biri değil de durumdan siyasi fayda yaratma operasyonu muydu?
Hepimiz gördük, Erdoğan bir anda, çamur atıyorlar istismarına kalkıştı ve ABD karşıtlığına soyunarak onun üzerinden mağduriyet inşa etmek istedi?

Benim bakışım mı?
Tayyip Bey’in panikte olduğu hükmüm, bu konudan mağduriyet devşirme kanaatim daha ağır basıyor.

TBMM Başkanı Şahin’den Cemil Çiçek ve Hüseyin Çelik’e kadar diğer ağır topların sözlerinden de böyle bir izlenim edindim

Erdoğan’ın verdiği fotoğraf, sanki Washington’la Tel Aviv’in ortak operasyon yapmasına inanması şeklindedir!

Öyle; çünkü Başbakan, 600 milyar dolarlık savunma ve yine yüz milyarlarca dolar teknoloji bütçesi olan bir süper gücün, böyle bir sızıntıyı önleyememesi diye bir şeyin söz konusu olamayacağı kanaatindedir diye düşünüyorum!
Hedefe İran’ın oturtulması ve bütün Arap aleminin ona karşı sunulması da keza bir başka önemli delilidir!

Tayyip Bey WikiLeaks’in işaret fişeği niteliğindeki öncü 30 belge ile adeta ikaz edildiğini ve İran bağlamında boyun eğmeye davet edildiğini düşünüyor olabilir!
WikiLeaks dokümanının sızma süreci daha yeni başladığından, işin hangi seyre gireceği ve nihai amacın ne olduğu noktasında tereddütlerimizin olduğu ortadadır.
Operasyon olduğu ağırlıklı gibi görünen doküman sızmalarının amacı, Tayyip Bey’i tasfiye etme isteği olabileceği gibi, onu kendi yörüngelerine sokmak ve mağduriyet inşa edip parlatmak da olabilir!

Beni en çok şaşırtan, Erdoğan’la AKP’li ağır toplarda bir kaç saat içinde gözlenen endişeyi çağrıştıran görüntülerdi ki Cumhurbaşkanı bile onlarla aynı bakışta olduğunu Kazakistan’a giderken belli etmiştir!

Önceki günkü havayı gördükten sonda WikLeaks’in bazı sonuçlarının olabileceği kanaatindeyim!
Bu arada Tayyip Bey, WikiLeaks’i ve komploları bahane edip ekonomik kırılma gerçekleşmeden baskın seçim yolunu bile deneyebilir..

ÖNEMLİ NOT: Başbakan, Edelman’ın çirkin iddialarına istinaden var olan kuşkuları tamamen gidermek istiyorsa, tıpkı bir süre önce hakkında bu tür iddialar ortaya atılan Deniz Baykal’ın yaptığı gibi medya önünde Adalet Bakanlığı aracılığı ile İsviçre makamlarına müracaat ederek sonuçlarının dünya kamuoyuna açıklanmasını talep edebilir ki asıl meydan okuma böyle olur! Bakalım Tayyip Bey bunu yapabilecek mi?

TERFİ Dedikoducu (!) sefirlere ödül!

Washington’a Tayyip Erdoğan’ı hedef alacak şekilde kriptolar gönderen ABD’li sefirler iddiaların aksine fevkalade başarılı diplomatlar idi ki 3’ü de Ankara’dan ayrıldıktan sonra terfi etmişlerdir.. Mesela Eric Edelman, Ankara’dan ayrıldıktan sonra ABD Savunma Bakanlığı’nın Müsteşarı olmuş, dahası önceki Başkan Yardımcısı Dick Cheney’ye baş danışman yapılmıştır… Görüldüğü gibi raportör sefir, bu görevlere getirilerek Ankara kriptoları nedeniyle ödüllendirilmiştir… Keza diğer büyükelçi Ross Wilson da Ankara’dan sonra Atlantik Konseyi’nin başına getirilmiştir… Aynı şekilde diğer raporcu Büyükelçi James Jeffrey de Orta Doğu için en zor ve prestijli görev olan Bağdat’a atanmıştır. Kısacası Tayyip Bey ve AKP hakkında doküman hazırlayan 3 büyükelçi de terfi etmiştir… Sorarım size, dedikoduları servis eden elçileri Paxamericana terfi ettirerek ödüllendir mi?

İHTİYAÇ Ruşen Çakır, Albayrak’ın koruması mı?

İnsanlar zor süreçlerdeki duruşları ile kendilerini tanımlarlar. Sosyalist hemşehrim Ruşen Çakır, herhalde NTV’de patronundan aferin almak ve yerini sağlamlaştırmak için olsa gerek, Başbakan’ın dünürü Sadık Albayrak’ın avukatlığına soyundu!.. Neymiş efendim Albayrak, ihale komisyonculuğu yapmazmış! Ruşen kardeşim, Albayrak’ın arkasında kapı gibi dünürü Başbakan var, nitekim önceki gün Sadık Albayrak’ı meydanlardan savundu. Keza oğulları, Türkiye’nin en büyük ikinci medya grubunun başındalar yani Sadık Bey’in hakkını arama ve sesini duyurabilme sorunu yok. Dahası, hele sana hiç mi hiç ihtiyacı yok ama belli ki senin ona ihtiyacın var ve AKP’ye şirin görünmek için fırsat kolluyormuşsun! Yakışmadı sana Ruşen!

UNUTULDU Çiller’in ABD’deki malları, hani şehitlereydi!

Sizi yakın geçmişe hafıza turuna çıkaracağım… 1990’lı yılların ortalarıydı. Rahmetli Turan Yavuz, Tansu Çiller’in ABD’deki mal varlığını tespit edip bunu haberleştirmiş ve Türkiye’de gündemi alt-üst etmişti. İşte o günlerde Tansu Hanım, ABD’deki mal varlığını Şehit Vakfı’na bağışlayacağı sözünü vermişti.. Açın bakın arşivlere bu taahhüdünü göreceksiniz. Aradan 15 yıl civarında bir süre geçti, peki Çilller bu bağışı yaptı mı? Benim araştırmalarıma göre milletin önünde söz vermesine rağmen böyle bir şey olmamış!… Tersine Tansu Hanım, mal mülk işine daha bir dalmış ve Boğaz’da villa inşaatı ile Tepebaşı’nda otelciliğe başlamış… Bu arada bu bayram Hindistan’a gitmesi misali habire dünyayı turluyor!..

7 yıldır Tayyip Bey ve AKP’yi bir kez olsun eleştirmeyen ve Erdoğan’a danışmanlık yaptığını kocasının söylediği Tansu Hanım’a sormak istiyorum; sahi Bombay’dan Ankara nasıl görünüyor?



➽ Paylaş: