Said Nursî tam anlamıyla bir megaloman!
Hür Adam filmdeki Atatürk ve Said-i Nursi tartışması gündemi oldukça meşgul etti. Hürriyet yazarı Özdemir İnce, bu tartışmalara katılırken, Nur cemaatini kızdıracak bir yazı kaleme aldı.İşte Özdemir İnce'nin yazısı:
Said Nursî safsatasına dair
Özdemir İNCE -

Amacım, Said Nursî olayının gerisindeki hurafelere ve safsatalara dikkatleri çekmekti. Yazı nurcuları öfkelendirip telaşlandırdı. Telaşlanmanın gereği yoktu aslında: Olan olmuş, bu safsatayı ("efsane" demiyorum) artık tersine çevirmek olanaksız.
Safsataya dayanak olarak, yazımda, birkaç örnek göstermiştim:
"İki düş görerek önemli görevler üstlenen Said-i Kürdi, kendi anlatımına göre ilk kerametini Bitlis yolunda gösterir: Elleri kelepçelidir. Abdest almak ister kelepçeler kendiliğinden açılır. (s. 19)"
HEM HAPİSTE, HEM DIŞARDA
Said Nursî safsatasının mimarlarından Süleyman Şahiner'in "Hatıralarda Bediüzzaman"adlı göz boyama kitabını bulup okuyamadım. Kitapta, Said Nursî'nin elinde çay bardağı ile Barla'daki evinin önündeki çınar ağacına ellerini kullanmadan çıktığı yazıyormuş.
SAFSATALARDAN ÖRNEKLER

- Kürdistan Devleti kurmayı kabul etmez. (s. 221)
- 1921 yılında, "Ya rabbi senin askerin çoktur. Bu melunlara fırsat verme" diye yakarır. Bu yakarı üzerine bir maymun Yunan kralını ısırarak öldürür. (s. 228)
- Gemici Mehmet keklik avlamak ister. Said Nursî engel olur. Bunun üzerine bir keklik sürüsü saatlerce başlarının üzerinden ayrılmaz. Şükran mahiyetinde! (s. 279)
- Savcılar mapusane damında olması gereken Bediüzzaman'ı çarşıda pazarda dolaşırken görürler. Ama o hem hapishanede yatmakta hem de çarşıda pazarda dolaşmaktadır. Aynı anda iki yerde birden olabilmektedir. (s. 313, 336)
- "Eskişehir hapsinde tifo aşısı diye sol meme üzerinden zehir şırınga ediyorlar. Vücutzehri tecrit ediyor. Orası sertleşmiş kalmıştı. Zamanla zehir yavaş yavaş balmumu şeklinialmış, bir defasında da kopmuştu. Parçasını ayırmış, saklamış. Bir gün ziyaretinegittiğimde 'Bak' dedi. O parçayı sol göğsünün üzerinde çukurluğa koyuyor. Tam orayakoyuyor. Zehirlediklerini ispat ediyor." (s. 352)
SAİD-İ NURSİ TAM MEGALOMAN VE MİTOMAN
Bu türden safsataların tanıkları nedense hep doktorlar, yüzbaşılar, albaylar, binbaşılar oluyor.
Said Nursî tam anlamıyla bir megaloman ve mitoman. Valileri, kaymakamları, devletgörevlilerini durmadan paylıyor. Örneğin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'a "Bu sarık bu başla beraber çıkar!" (s. 336) diye meydan okur. Ancak meydan okumalarının, mucize gösterilerinin kendisinden başka tanığı yoktur.
TEK TANIĞI KENDİSİ
Bütün mucizeler ve kabadayılık gösterileri kendi sözlerine dayanır. Düşlerinde geleceği görür, düşlerinde Allah ve Peygamberi ile konuşur.
İster inan ister inanma!
Ben ne yazarsam yazayım, mürekkep yalamışlar, diplomalılar da aralarında olmak üzere ona birçok inanan var.
Anladığım kadarıyla "Hür Adam" filmi Cemal Kutay, Necmettin Şahiner, Rohat ve Şerif Mardin gibi safsata tüccarlarının kitaplarına dayanıyor.
*