Vayyy!.. Sen misin cemaatleri soruşturan!
Erdoğan Haklı!
Cemaatlere dokununca oluyor bunlar
Başbakan Erdoğan Ahmet Şık’ın "İmamın Ordusu" kitabı yüzünden tutuklanmasına “durup dururken olmuyor bunlar” yorumunu getirdi. Türkiye’de cemaatlere dokunanların başına gelenleri düşününce Başbakana hak vermemek elde değil.
Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün Ahmet Şık’ı basılmayan kitabı "İmamın Ordusu" yüzünden suçlu ilan etmesi, kitap taslağını bile suç delili olarak görmesi üzerine Başbakan Erdoğan’ın yaptığı açıklama yeni bir tartışmanın fitilini ateşini. Erdoğan yaşanan son polis baskınları ve suç delili sayılan"İmamın Ordusu" kitabı ile ilgili sorulara verdiği yanıtta “Yargı bu süreci, devam ettirdikleri sorgulama süreci içerisinde, biliyorsunuz ellerindeki bulgular, belgeler sebebiyle devamlı ne çıkıyorsa bunun üzerine gidiyorlar. Bunlar, durup dururken olan şeyler değil. Yani 'Neler oluyormuş bu ülkede', bu soruyu bir de kendimize herhalde soracak olursak çok daha isabetli olur diye düşünüyorum'' dedi.
Erdoğan’ın açıklamasında çarpıcı olan “durup dururken olmuyor bunlar” sözleri ile ne demek istediği yaşanan bazı örnekler hatırlanınca ortaya çıkıyor. Bu örnekler gösteriyor ki cemaatlerin devlet üzerindeki etkisi giderek artıyor. Buna göre eğer göreviniz icabı ya da sadece ülkenin içine düştüğü durumdan rahatsız olan bir yurttaş olarak ülkedeki cemaatler ile ilgili bir şikâyetinizi dile getirirseniz, ortadaki kanunsuzluğun üstüne giderseniz, her yeri sarmış olan kirli ilişkileri deşifre edecek çalışmalar yaparsanız başınıza gelmeyen kalmaz. Sadece son birkaç yılda yaşanan bazı örnekleri hatırlayınca ortadaki tablonun vahameti daha net ortaya çıkıyor:
Hikmet Çetinkaya’nın yasaklanan yazı dizisi
Cumhuriyet Gazetesi yazarı 2005 yılında Fetullah Gülen ile ilgili bir yazı dizisi yayınlamaya kalkışmış, ancak getirilen yasaklama kararı yüzünden fazla uzun ömürlü olamamıştı. Gülen’in avukatları Hikmet Çetinkaya'nın kaleme aldığı ''Fethullah Gülen'in 40 Yıllık Arkadaşı Nurettin Veren Anlatıyor'' yazı dizisine ihtiyati tedbir kararı aldırarak gerekçesini de ''Gülen'in kişilik haklarının ihlal edildiğini'' olarak belirtmişlerdi.
Nurettin Veren, ''Başörtüsü füruattır'' açıklaması yapan Fethullah Gülen'in daha önce cemaatine fotoğraf çektirmeyi, margarin kullanmayı, hatta kola içmeyi bile yasakladığını açıklamıştı. Veren, kola içenleri ABD'ye yardım etmekle itham eden Fethullah Gülen'in şimdilerde ABD'de olmasını çelişkili bulmuştu. Peçeyi Türkiye'ye Gülen'in getirdiğini savunan Nurettin Veren, Gülen'in çalışma yöntemleri hakkında ''Fethullah Hoca'nın üslubu hep sinsi, kapalı. İllegaliteyi seçmesi bu yüzden'' yorumunu yapmıştı.
Fetullah Gülen Hazretlerine nasıl Feto dersin!
Cemaatlere dair kollama o boyutlara ulaşmış durumda ki sıradan eleştiri yazısı bile mahkemelik olabiliyor. Hatta bu saçma durumun haberini dahi yapmak yasaklanıyor.
Örneğin 2008 yılında Adıyaman’ın Gerger ilçesi Cumhuriyet Savcısı Sadullah Ovacıklı’nın, Fetullah Gülen’in cemaatine de değinen bir yazısı nedeniyle Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’e, “Sen milyonların saygı duyduğu Fetullah Gülen Hoca Efendi Hazretlerine Feto diyemezsin. Derhal ikinci sayında özür dile. Yoksa seni fena yaparım” dediği ortaya çıktı.
Yerel bir gazetenin 4 Ocak 2008 tarihli sayısında yayımlanan başyazı nedeniyle dört gün sonra Gerger Cumhuriyet Başsavcılığı’nca gözaltına alınan gazeteci, savcı Ovacıklı’nın tutuklama talebiyle gönderildiği Gerger Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuksuz yargılanmasına karar verildi.
Daha da vahim olan bu hukuksuz uygulamayı halka anlatmak isteyen basın organlarının tehdit edilmesi. Selçuk’un köşe yazısıyla işleyen Cumhuriyet gazetesine iletilen tebliğde sitede yayımlanan haberlerin medyada daha fazla işlenmemesi isteniyor.
Adnan Oktar siteleri kapattırdı
Türkiye’de cemaatlerin dokunulmazlığını ve eleştirilmezliğini gösteren bir başka örnek de Adnan Oktar’ın yargı kararı ile internet sitelerini bile kapattırabilmesi olmuştu. Richard Dawkins'in sitesi, Eğitim-Sen'in sitesi, Turan Dursun'un sitesi, anarsist.org, Ekşi Sözlük hepsi Adnan Oktar’ın isteği üzerine kapatılmıştı.
Sen misin cemaatleri soruşturan!
Geçtiğimiz yıl Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner’in yürüttüğü cemaat soruşturmaları nedeniyle başına gelmeyen kalmadı. Önce adı Ergenekon soruşturulmasına karıştırıldı, ardından tutuklandı, serbest kaldı, sürgüne gönderildi. Tüm bunların sebebi İlhan Cihaner’in İsmailağa Cemaati ve Fetullah Gülen Cemaati hakkında yürüttüğü soruşturmalardı.
Haliçte yaşayan simonlar
Eski polis müdürü Hanefi Avcı’da cemaatin hışmına uğrayanlar arasında. Avcı geçtiğimiz yıl yayınladığı “Haliçte Yaşayan Simonlar” adlı kitabında devlet-cemaat ilişkisini anlatarak, aralarından gelmiş biri olan cemaati rahatsız edici bir çok sırrı deşifre etti. Bunun üzerine çok zaman geçmeden adı “Devrimci Karargah” soruşturmasına karıştırıldı ve yılların işkenceci polis şefi “sol terör örgütüne” yardım ve yataklıktan tutuklandı.
Nedim Şener’in Dink kitabı
Hrant Dink cinayetinde yandaş medyanın ısrarla takip ettiği politika suçu askerin üstüne yıkmak yönündeydi.
Tam bu tartışmaların ortasında Nedim Şener “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabını yayınladı ve bu ezberi bozmayı başardı. Çünkü Şener’in kitabı cinayettte asker kadar cemaatçi polisinde parmağının olduğunu, ortak bir operasyonun yapıldığını ispatlamıştı. Bu durum cemaatin içerisinde oldukça rahatsızlık yarattığı, "demokrat" görüntüsüne zarar verdiği için Şener’in de kısa bir süre sonra cezası kesildi ve Ergenekon davası kapsamında tutuklandı.
İmamlar ordusu saldırdı
Cemmat-devlet ilişkisini araştırdığı için “başı yanan” son isim gazeteci Ahmet Şık oldu. "İmamın Ordusu" adını verdiği Ahmet Şık’ın kitabı henüz bir örnek bile basılmamışken ve dijital ortamda bulunurken Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün talimatı ile suç unsuru belge kapsamına alındı ve derhal tüm örneklerinin toplanmasına karar verildi.
Böylece dünya tarihine ilk defa bir kitap daha basılmadan toplatılmış oldu. Bu kitap için neden devletin tüm birimleri böyle seferber oldu, kitapta ne yazıyordu henüz cevabı olmayan sorular.
Bunun yanında kitap cemaat içindekileri oldukça telaşlandırmış olacak ki onu ele geçirmek pahasına dünya literatürüne girecek saçmalıkları gerçekleştirmekten korkmuyorlar.
*