Bülent Arınç'ın Hedefi Yine Asker
HEDEF YİNE ASKER

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 27 Nisan akşamı kendilerine aba altından sopa gösterildiğini ve korkup kaçacaklarının zannedildiğini belirterek, "28 Nisan sabahı derslerini aldılar. Sen benim emrimde bir memursun. Anayasaya, babayasaya karışma" dedi.
Cumhurbaşkanını parlamentonun seçtiğini söyleyen Arınç, "Sen oturduğun yerde oturacaksın. İş bitti. 4 ay gecikmeyle Cumhurbaşkanını seçtik. Hanımefendinin elini sıkmaktan kaçtılar. Şimdi aradan 3 yıl geçti. Her şey normalleşti. Artık topuk selamı verip, ’Cumhurbaşkanım’ diye söze başlıyorlar. Köşe kapmaca oynamaktan vazgeçtiler" diye konuştu.
AK Parti Bursa milletvekili adayı olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa Girişimci İş Adamları Derneği’nin (BUGİAD) İnegöl Şubesi tarafından dün gece düzenlenen ’2023 Nasıl Bir Türkiye’ konulu yemeğe katılıp, bir konuşma yaptı.
Bazı kesimlerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İmam Hatip Lisesi mezunu ve eşinin başının örtülü olmasından rahatsızlık duyduğunu söyleyen Arınç, "Bizim çizgilerimiz belli. Bir bayana, ’Üstünde, başında ne var?’ diye sormayız" dedi.
EŞİMİN BAŞINDAKİ ÖRTÜYLE İFTİHAR EDİYORUM
Kendisinin TBMM Başkanı seçildiğini hatırlatan Arınç, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i eşiyle birlikte yurt dışına yolcu ettikleri bir törende tepki gördüklerini ifade ederek, şunları anlattı:
"Biz de Cumhurbaşkanı’nı uğurlayacağız diye seviniyoruz. Benim de eşimi değiştirecek durumum yok. Çift hanımım yok. Benim hanımım da Demirkapı’dan Hafız Elmas’ın kızı Münevver hanım. Bir Çerkez kızı. Cumhurbaşkanı’nı uğurlayacağım diye başını açacak durumu yok ki. Biz nasılsak öyleyiz. Meclis Başkanı’nın eşinin başında örtü varsa, buna herkesin saygı duyması lazım. Havaalanına gittik. Maalesef Türkiye’de ihtilal oldu. ’Burada nasıl olur da kamusal alana Meclis Başkanı’nın eşi başörtüsü ile gelir.’ Ben de şaşırdım. Yıllardır bu işin içindeyim ama bu düşmanlık da neyin nesi? Kendimizi savunduk. Neresi kamusal alan? Havaalanına gelmiş her insana başındaki örtüyü mü çıkaracaksın? Ben eşimin başındaki örtüsüyle iftihar ediyorum ve uzanacak dilleri de lanetliyorum. Bunu bütün hanımlarımız için istiyorum."
Kanunlara saygılı olduklarını belirten Arınç, üniversitelerde başörtüsünü yasaklayan bir kuralın olmadığını da söyleyerek, "Hukuku benden iyi mi bileceksiniz? Türkiye’de ’Devrim Kanunları’ diye iki tane kanun var. Bir tanesi şapka ihdası. Sen o kanunu uygula bakalım. Sayın valim, kaymakamım hani şapkanız? İkinci madde ise ruhani liderlerin hangi kisveyi giyeceği yönünde. Türkiye’de bayanların kıyafetini düzenleyen hiçbir kanun yok. Burası Katanga mı yahu? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde böyle bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
"28 NİSAN SABAHI DERSLERİNİ ALDILAR"
Konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaşanan süreci de değerlendiren Arınç, Abdullah Gül’e, Milli Görüş geleneğinden geldiği, eşinin başının kapalı olması yüzünden karşı çıkıldığını, olayların 27 Nisan akşamı yayınlanan bildiriye kadar getirildiğini söyledi.
"27 Nisan akşamı bize aba altından sopa gösteriyorlar. Zannettiler ki korkup kaçacağız" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Çünkü bunun geçmişte örnekleri var. Şapkasını zor kurtardı birileri. Bizi de öyle zannettiler. 28 Nisan sabahı derslerini aldılar. Sen benim emrimde bir memursun. Anayasaya, babayasaya karışma. Cumhurbaşkanını parlamento seçecek. Sen oturduğun yerde oturacaksın. İş bitti. 4 ay gecikmeyle Cumhurbaşkanını seçtik. Hanımefendinin elini sıkmaktan kaçtılar. Şimdi aradan 3 yıl geçti. Her şey normalleşti. Artık topuk selamı verip, ’Cumhurbaşkanım’ diye söze başlıyorlar. Köşe kapmaca oynamaktan vazgeçtiler. Şimdi hepsi sırada. ’Hoş geldiniz’ diyorlar. Türkiye’nin normalleşmesi için bize düşen sabır."
Arınç'ın sözleri, 4 Mayıs 2007'deki "Dolmabahçe Zirvesi"ni akıllara getirdi. Tayyip Erdoğan, CIA'nın hazırladığı dosyalarla Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın karşısına çıkmış ve Amerika'nın isteklerini dayatmıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni "dize getirme operasyonu" Dolmabahçe ile başladı.
O gün Tayyip Erdoğan ve Yaşar Büyükanıt, Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'ne dosyalarla gelmişti. Büyükanıt'ın elindeki dosyayı Genelkurmay, Erdoğan'ın elindekini ise CIA hazırlamıştı.
Dolmabahçe'de yaşanan dosya savaşı, Büyükelçi Ross Wilson'ın kriptosuna da yansıdı. Wilson kriptosuna göre; Büyükanıt, AKP'nin Cumhuriyet karşıtı uygulamalarını içeren bir dosya verdi. Erdoğan ise, kapsamlı bir "Orgeneral Yaşar Büyükanıt dosyası" sundu. Gergin geçen görüşmenin tansiyonu, "Özel-Büyükanıt" dosyasının masaya konmasıyla bir anda düştü.
Amerikan'ın Ankara Büyükelçisi Pearson'da, 22 Mart 2003 tarihinde merkeze geçtiği kriptoda; "Büyükanıt hakkındaki belgelerin Erdoğan'a ulaştırılmasının onayı gerekmektedir" diyordu.
AKP'nin Türk Ordusu'nu "dize getirme" planı, işte böyle başladı. Dolmabahçe Zirvesi'nin ardından Türk Ordusu'nu hedef alan Ergenekon tertibinin düğmesine basıldı.
Sahte haham Tuncay Güney'in ''Ergenekon demek TSK demektir'' sözleri, büyük tertibin özetiydi.
Tutuklanan ilk asker astsubaydı, son asker ise orgeneral oldu. Balyoz teritibiyle Türk Ordusu'nun tayin terfi sistemine müdahale eedilmeye çalışıldı.
AKP operasyonları bununla da sınırlı kalmadı. Türk Ordusu "Casusluk"la da suçlandı.
Bursa'nın İnegöl ilçesinde konuşan Arınç'a; dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt sert tepki gösterdi.
2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından hükümetle ordu arasında ipler gerildi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt; 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında Abdullah Gül'e selam vermedi. Gerginlik görüntülere de yansıdı.
Bülent Arınç; şimdi ise herşeyin normale döndüğünü ifade etti.
*