Alman yargısı da, polisi de AKP diyor!
Frankfurt Vergi Birimi: 'Deniz Feneri'nin topladığı paralarla AKP finanse edildi'ALMAN POLİSİ DE AKP DİYOR!


55. SAYFADA ÖZGEÇMİŞİ VAR...
Aydınlık, Alman polisinin hazırladığı Deniz Feneri yolsuzluzluğuna ulaştı. Raporun 55'nci sayfasından itibaren AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın özgeçmişi ve siyasi görüşlerinden bahsediliyor.
DÖRTLÜ BAĞLANTI RAPORDA
Frankfurt Vergi Mali İsthbarat Birimi'nin 17 Aralık 2006 Tarihli raporunda Deniz Feneri e.V, Türkiye Deniz Feneri Derneği, YİMPAŞ ve AKP iktidarının yakın ilişkide olduğu belirtiliyor.
Deniz Feneri soruşturmasında bütün izler AKP'ye uzanıyor. Deniz Feneri yolsuzluğu soruşturmasının hükümet tarafından engellenmeye çalışılmasının asıl nedeninin de bu olduğu bildiriliyor. Aydınlık yolsuzlukla ilgili olarak Alman polisinin hazırladığı rapora ulaştı.
YİMPAŞ VE AKP'YE YAKIN
Frankfurt Vergi Mali İsthbarat Birimi'nin 17 Aralık 2006 tarihinde hazırlanan raporunda Deniz Feneri e.V, Türkiye Deniz Feneri Derneği, YİMPAŞ ve AKP iktidarının yakın ilişki içinde olduğu belirtiliyor.
20 Aralık 2004'te AKP'nin gerekli şartları taşımamasına rağmen Deniz Feneri Derneği'ne kamu yararına dernek statüsü verdiği de raporda belrtiliyor.
Aydınlık
“Organize işler bunlar”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Frankfurt’ta görülmekte olan Deniz Feneri e.V. Derneği davası kapsamında, kendisiyle ve partisiyle ilgili olarak gündeme gelen iddialarına, “Tayyip Erdoğan ne böyle bir para almıştır, ne de böyle bir paranın sahibi ile tanışmıştır” diyerek sert tepki göstermişti. Ancak, 02.02.2005 tarihli belgede Türkiye Başbakanı’na vermek üzere parayı Firdevsi Ermiş’ten teslim aldığını belirten Deniz Feneri e. V’nin o dönemki başkanı Mehmet Gürhan ile, Başbakan Erdoğan tanışıyordu ve onunla aynı fotoğraf karesinde yer almıştı.

Daha önce Yimpaş ve diğer İslami holding yöneticileriyle yan yana gelerek fotoğraf çektiren Başbakan Erdoğan, Almanya’ya yaptığı ziyaret sırasında Kanal 7Int’i de ziyaret etmişti. 2003’te yapılan erken genel seçimlerden sonra AKP başkanı olarak Frankfurt’a gelen Erdoğan, Kanal 7Int’e para aktarılmasını sağlayan Mehmet Gürhan ile fotoğraf çektirmişti.
02.02.05 tarihli alındı belgesinde Mehmet Gürhan, “Firdevsi Ermiş’ten parayı Türkiye Başbakanı’na, Doğu Asya’daki Tsunami’den zarar görmüş, yardımı muhtaçlara dağıtması için vermek üzere teslim aldığını” kabul ediyordu. Türkiye Başbakanı 2003 yılından bu yana Başbakan Erdoğan’dı.
Kendisini “tanımam” dediği kişilerle aynı karede gösteren bu fotoğraftan sonra, Başbakan Erdoğan’ın nasıl bir tepki vereceği merak konusu olmuştu. Ancak hiçbir tepkinin gelmediği biliniyor.
Basından
Medya Derneği'nden Akman ve Çelik'e ziyaret!
Medya Derneği Başkanı Salih Memecan ve üyeler Yusuf Ziya Cömert, Mustafa Karaalioğlu, Akif Beki ve Nuh Albayrak, Sincan Cezaevi'nde Kanal 7 yöneticilerinden Mustafa Çelik ve eski RTÜK Zahid Akman'ı ziyaret etti. Ziyaretin ardından açıklama yapan Dernek Başkanı Salih Memecan, Zahid Akman'ın ve Ömer Çelik'in moralinin yerinde olduğunu söyledi. Memecan, dernek faaliyetleri hakkında Ömer Çelik'e bilgi verdiklerini belirtirken, "Ortada bir büyük yayın kuruluşu var ve o yayın kuruluşunun üst yönetimi böyle bir dava dolayısıyla içeride tutulmaktadır. Bu tabi bizim Medya Derneği olarak bu davayı çok sıkı takip etmemizi gerektiriyor. Öyle de yapıyoruz. Sıkı takipçisiyiz. Ben de öyle tahmin ediyorum ki adalet çok kısa sürede yanılacak ve çıkacaklar" diye konuştu.
Yeni Şafak Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert ise, genel kanaatinin, tutuklu bulunan arkadaşlarının yardım için toplanan paraları asla kendi menfaatlerinde kullanmadıkları yönünde olduğunu söyledi. "Bundan eminim, bundan zerre kadar kuşkum yok" diyen Cömert, şunları söyledi:
"Alman hükümetiyle de bu işin bağlantısı var. Yani bu iş geliştirilmiş bir işe benziyor. Ben öyle bir kanaatteyim. Ben bu arkadaşların çok uzun olmayan bir zamanda aklanarak çıkacaklarını düşünüyorum. Çünkü hakikaten burada bu insanlar diyelim ki, AÇE'deki yetimlerin hakkını yiyecek insanlar değil. Öyle insanlar değil. Dolayısıyla burada bu anlamda bir hırsızlık, bir yolsuzluk olduğunu düşünmüyorum. İnşallah aklanarak çıkacaklar diye ümit ediyorum."
"TUTUKLAMALAR İKNA EDİCİ DEĞİL"
Gazeteci Akif Beki ise, soruşturmanın garipliklerle dolu olduğunu savunarak, sanıkların kendi iradeleriyle daha önce savcılığa ifadelerinin alınması yönünde başvuruda bulunduklarını, fakat savcılığın o dönemde ifadelerini almadığını, 3 yıl sonra ise yakalama yoluyla ifadelerine başvurulduğunu kaydetti. "Yani 3 yıl boyunca soruşturulmuş bir konuda acaba yeni ne bulundu da bir durum değişikliği meydana geldi. Ne oldu da kendi iradeleriyle gelen sanıkların ifadeleri alınmazken yakalama yoluyla ifadelerine başvurulma lüzumu doğdu?" diye soran Beki, bu konuda hiç bir şey bilmediklerini söyledi. Tutuklamaların ikna edici olmadığını öne süren Beki, "Adalete güvenin zedelenmemesi için ve herkesin bu ülkede savcılardan ve polislerden de kendini emniyette hissedebilmesi için biran önce kamuoyuna ikna edici delillerin sunulması lazım. Adalet herkes için geçerli olmalı ve herkes için tecelli etmeli. Eğer bu davada da bir suç unsuru varsa tabii ki gereği yapılmalı" diye konuştu.
"NEYSE SUÇLANDIKLARINI KENDİLERİ DE BİLMİYOR!"
Dernek üyelerinden Mustafa Karaalioğlu da, davanın oluşmasında medyanın orantısız bir şekilde ilgisinin ve kamuoyu oluşturmasının rolü olduğunu iddia ederek, "Bir kanalın tepeden aşağıya bütün yöneticileri tutuklu ve bu davanın bir medya kuruluşunu ciddi bir şekilde sarsma ve ciddi bir şekilde faaliyet yapamaz hale getirme potansiyeli var bir vadede" dedi. Arkadaşlarının en kısa sürede aklanacağını düşündüklerini dile getiren Karaalioğlu, "İçerideki sohbetimizde de neyle suçlandıkları konusunda bilgi alamadık. Çünkü kendileri de bilmiyor" diye konuştu.
Aydınlık
*