Bu saçmalıklar AKP'yi aklar mı?
Tamam, Lütfi Şenocak saçmalıyor ama...
Din-Bir-Sen Başkanı'nın saçmalamaları, AKP'nin kadına şiddet konusunda aldığı sembolik önlemleri parlatmamalı. Hem kadına yönelik giderek artan şiddetin, hem de Din-Bir-Sen başkanının böylesi açıklamalar yapabilmesinin altında AKP'yle yükselen muhafazakâr ideoloji var.
AKP'nin adından kadın'ı çıkarıp, "aile"yi soktuğu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın başındaki Fatma Şahin, geçtiğimiz günlerde önce eşine şiddet uygulayan erkeğin "elektronik kelepçeli teknik izleme sistemi" ile takip edileceğini, sonra da şiddet tehlikesi altında olan kadınların, koluna bilezik ya da boynuna kolye takılacağını açıklamıştı. Projeye göre kadın, şiddet gördüğü anda bilezik ya da kolye üzerindeki butona basarak, merkeze "imdat" çağrısı bırakacak.
Bu proje, Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası (Din-Bir-Sen) Genel Başkanı Lütfi Şenocak tarafından saçmasapan argümanlarla eleştirildi. Yazılı bir açıklama yapan Şenocak, kadınların aksesuarla polis çağırmaları gibi uygulamaların aile birliğini sarsacağını, kaybolan değer yargılarının ve güvenin tamamen yok olacağını savundu. Aile yaşantısında iyi veya kötü, birçok meselenin aile içerisinde kalması gerektiğini, dışarıdan müdahalenin uygun olmadığını ifade eden Şenocak, tahrik niteliği taşıyacak bu uygulamanın evlilik kurumuna daha fazla zarar vereceğini açıkladı.
Aile içi anlaşmazlıkta en son müracaat edilecek bir kurumu ilk merci olarak göstermenin, aile içindeki dengeyi alt üst edeceğinin altını çizen Şenocak, Şahin’in belli hassasiyetleri dikkate alarak kadının başvuru mercilerini "Kadın ve erkeğin tarafından, her ikisinin de itimat edeceği hakemler, Diyanetİşleri Başkanlığı aile irşat bürosu, Sosyal Hizmetler bünyesinde aile içi eğitim hizmetleri" şeklinde belirlemesi gerektiğini savundu.Bu aşamaların sonuç vermemesi durumunda kadının polise müracaat etmesi gerektiğini belirten Şenocak, şunları kaydetti: "Aksi bir uygulama, son çareyi ilk merci olarak göstermek olur ki, bu da ilaçla tedavi edilebilecek bir hastayı doğrudan ameliyata sevk etmeye benzer."
Bu saçmalıklar AKP'yi aklar mı?
Lütfi Şenocak'ın bu argümanları, dünden beri birçok kişinin kıyasıya eleştirilerine maruz kalıyor. Fakat Şenocak'ın düşüncelerinin ilkelliğini işaret edenlerin bir kısmı, buradan AKP'nin politikalarını meşru gösterme çabası da üretiyor.
Örneğin Radikal gazetesindeki köşesinde Eyüp Can, "Her gün bu ülkede kadınlar evde, işte sokakta koca dayağı yiyor, en yakınları tarafından öldürülüyor, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin şiddet gören kadınlar için 'ne yapabiliriz?' diye çırpınıyor; birçok Avrupa ülkesinde uygulaması olan 'tek tuşla polis çağırma' projesi geliştiriliyor, fakat Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası Genel Başkanı Lütfi Şenocak rahatsız oluyor" diye yazdı.
Şiddet aksesuarla önlenmez, arkasındaki zihniyetle savaşılmalı
Şenocak'ın saçmalığı karşısında AKP "makul" pozisyona sokulmak istense de, aslında son dönemde kadına yönelik giderek artan şiddetin de, Şenocak gibi kimselerin böylesi açıklamaları yapacak cesareti bulabilmesi de AKP döneminde yükselen muhafazakâr ideoloji ile bağlantılı. AKP döneminde kadına yönelik şiddet, yüzde 1400 arttı. Son altı ayda öldürülen kadınların sayısı çoktan 100'ü geçti.
AKP kadınların butona basıp polis çağırmasıyla şiddeti durduracağını iddia etse de, çoğu örnekte polisin eşleri "öpüşüp barıştırdığı" ve görevini yapmış olmanın huzuruyla Emniyet'e döndüğü biliniyor. Bazı durumlarda ise bu bile iyi olasılık oluyor. Çünkü son olarak İzmir Karabağlar'da Fevziye Cengiz'in başına geldiği gibi, kadına şiddet uygulayan bizzat polis de olabiliyor.
AKP'li belediyelerin danışmanlığını yapan Sibel Üresin gibilerin çokeşliliği ve dayağı savunduğu bir toplumda, Şenocak gibilerinin saçmalamaları karşısında "akil" pozisyona AKP'nin oturtulması, ancak bir aldatmaca olabilir.
soL - Haber
