Sevinmeyi unuttuğumuz şu günlerde 'BAYRAM' edemememiz işte bu yüzden..



BAYRAMLARIMIZ




Feza TİRYAKİ '

Bayram, ulusça kutlu sayılan, kutlanan gün SivriSinekCazdemektir.

Millî ve dinî bayramlarımız kutlu günlerimizdir. 30 Ağustos Zafer Bayramı, Cumhuriyet Bayramı, Şeker Bayramı gibi…

Çok sevinmeyi anlatırken de, “bayram etmek” deyimi kullanılır. Sevinmeyi unuttuğumuz şu günlerde bayram edemememiz işte bu yüzden!

*

Bazen, “bayram değil, seyran değilken, eniştem beni niye öptü” diye şaşırdığımız da olur… Bir bakarız İsrail bizi öpmüş… Bir bakarız Amerikalı, Avrupalı sömürgeciler gelmiş, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bizi öpüyorlar…

*

Sözü tersten anlayana, “bayram haftasını mangal tahtası anladı” derler. Sevinçli bir hava eserse bir toplumda veya toplulukta “bayram havası” gibi olur ortalık… “Bayram yeri” sözü ise eğlenceli yerleri anlatır.

Bayram üstü” bu da yapılır mı diye kızarlar olmadık iş yapana. Eli kanlı canilere engel olacaklarına, onlara anlayacakları dille cevap vereceklerine sabır gösteren yöneticiler de vardır… Harekete geçmek için bayram ertesini bekleyeni de gördü milletimiz, bayramı geçirmek için yedi yıldızlı otellere devlet olanaklarıyla cümbür cemaat gideni de…

*

Kimi “bayramda seyranda” ancak yapabilir bazı istediklerini… “Bayram gelmiş neyime,” der, dertli, garip halkımız, sıkıntılı günlerinde. İçlenir, hüzünlenir tıpkı bu şarkımızdaki gibi…

“Bayram gelmiş neyime /Anam anam garibem.

Kan damlar yüreğime /Anam anam garibem.”

Hele böyle her gün şehit verdiğimiz, eli kanlı canilerin iyice azıttıkları günlerde, dinî bayramını kutlarken milletimiz, gülüp eğlenmeyi kendine yediremez…

Ama yine aynı günlere, 30 Ağustos Zafer Bayramımız denk gelmişse bu günkü gibi, saldırgan düşmanı yani yayılmacı Yunan’ı yendiğimiz, binlerce şehit vererek düşmanı vatanımızdan kovduğumuz ve bağımsızlığımızın önünün açıldığı böyle bir zafer gününe denk gelmişse bu acılı günler, millî bayramını kutlamaktan gurur duyar kendine Türk diyen ve kendisini Türk hisseden herkes… Türk Milleti…

Dinî bayramını da kendine yakışır şekilde yaşar. Ne düşmanları güldürür kendine, ne eli kanlıları sevindirir… Ne de vatan haini, elin maşası bölücü katillerden korkar, yılar…

*

“Deliye her gün bayram” deriz yine hep abuk sabuk işler yapanlara… Dünya yansa hasırı yanmayanlara, kendini düşünen bencillere… Bunlar zaten her gün deli gibi bayram yaptıkları için yapacağımız pek bir şey yoktur onlara… Görmemek, ilgilenmemek en doğru tavırdır, pislikleriyle başbaşa bırakmak onları, onlara yetip de artan bir cezadır…

*

Kiminin sabrı taşar “bayramlık ağzını açar” sonunda … “Bayramlık adlarını sayayım mı” diye saldıran da vardır… Çok süslenene, bayağı bir şekilde süslü püslü olana, “bayram koçu” gibi süslenmiş derler…

*

“At ölür, itlere bayram olur.”

“El ile gelen düğün bayram.” diye avutur kendini, felâketlere karşı tedbir almayanlar, uyuyanlar…

Ciğerleri bayram eder insanın temiz havalı yerlerde…

*

“Dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister, ya bayramda.” diye uyarmış atalarımız bizi ama dinleyen kim? Borç ile günü döndüren bir yönetim var başımızda. Köşeye sıkıştırıp, boğazımıza sarılmaz mı günü geldiğinde Batılı dilenciler, gözü, gönlü aç köpekler…

*

“Ayı görmeden bayram etme.” boşuna mı denmiş? Türkiye’nin düşmanları bayram ediyor, bir zil takıp oynamadıkları kaldı bunların, ordumuz tasviye edilirken, öyle değil mi?.. Her gecenin bir sabahı vardır oysa…

Arifeyi gösterip bayramı göstermez
belki yüce Tanrı böylelerine… Bunu kim bilebilir?

Yaşayarak göreceğiz…

*

Ramazan’da yalan söyleyenin (oruç yiyenin) bayramda yüzü kara olurmuş. Ne çok yüzü kara var ortalıkta farkında mısınız? Ortalık yalancıdan, dolancıdan, dinci yobazdan, vatan millet düşmanından, Atatürk düşmanından geçilmiyor…

*

“Meyhanecinin yüzünü bayram topu güldürür.” derlermiş eskiden… Bayramda esnafın yüzü gülermiş, alışveriş çoğalırmış…Şimdi diyor ki ülkenin parasını, ekonomisini yönetenler, parasal kriz kapımızda, aman ha, az harcayın!”

*

“Kutlu gün doğuşundan bellidir.” atasözünü böyle şanlı, ulusal günlerimiz için söylemiş olmalı atalarımız.

19 Mayıs 1919’da Samsun’da doğan güneş, 30 Ağustos 1922’de düşmanı perişan etmişti işte…

“Büyük Taarruz ve Başkumandan Meydan Muharebesi” Anadolu’nun düşmandan temizlenmesini sağlayan savaşımızdır. Kurtuluş Savaşı’nın son savaşıdır. O güne kadar düşmana karşı yaptığımız savunma savaşlarından farklıdır: Gazi Mustafa Kemal Paşa bu savaşı kendisi yönetmiştir. 26 Ağustos sabahı başlayan Türk saldırısı 30 Ağustos sabahı, “Meydan Savaşı” olarak devam etmiştir. 31 Ağustos sabahı kaçan düşmanın birleşmemesi için Atatürk’ün verdiği tarihsel buyruğu nasıl unuturuz?

“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”

İşte o gün, Türk Milleti’nin kaderinin çizildiği, kurtuluşa koştuğu gündür.

“Düğün bayram etmek”
böyle günler içindir.

*

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 89’uncu yıldönümüne erdiğimiz bugün, Atatürk’ün eseri Türkiye Cumhuriyeti ne durumda diye hiç sordunuz mu kendinize?

Ne haldeyiz?

İyileşebilir miyiz?

Asker bu bayramını kutlamayacakmış ilk kez, sabah haberlerinde duyduk demin. Başkomutan (?) kutlayacakmış…

Başkomutan, bu Cumhuriyeti kuran, vatanı savaşlara komutanlık yaparak, savaşları yöneterek kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir diğer adıdır bizim bildiğimiz…

Kırkyedi komutanını bir tertibe kurban veren ordumuzun getirildiği son durum böyle işte…

Kimileri içinde bulunduğumuz durumu, “eşik aşıldı!” “Cin şişeden çıktı!”diye tanımlıyorlar.

Bir yandan azıtan, şımartılan, içten ve dıştan destek alan bölücü terör can alıyor, bir yandan ordumuzun uydurma belgelerle, tertiplerle tasviyesi devam ediyor…

Genelkurmay başkanlarımız bile gizlice dinlenip, ses kayıtları ortalığa döktürülüyor…

Suriye bunların ağababası istedi diye düşman ilân ediliyor. İran’la iyi ilişkilerimiz bitsin isteniyor. Kuzey Irak’taki kukla Kürt yapılanması güçlensin diye yapılmadık iş bırakılmıyor… Bin takla atılıyor milletimizin gözü boyansın diye… Bir yalancı sevda, Afrikalı sevdası almış başını gidiyor, yardım ederken soyan zihniyetin, küresel çeteyle işbirliği yapanların, sahtekârların dilinde…

Belki Afrikalı’dan daha çok kötü durumda olan insanlarımız var bizim. Topraklarımızda gözü olanların bitleri kanlandı yeniden, bizi yönetenler yüzünden… Bu iktidardan önce neredeyse bitirilen terör, sindirilen terör elemanları, kendileriyle mücadele eden komutanların bir tertiple tutuklandığını gördükçe son yıllarda iyice azgınlaştılar. Terörün uzantısı partiden vekil bile seçtik geçen Haziran’da üstelik! Bunlara arka çıkan, aydın(?) denilen börtü böceklerimiz de ortalığa saçıldılar. Hiç utanıp sıkılmadan, atalarımıza, kahramanlarımıza, tarihimize yatıp kalkıp küfrediyorlar…

Bütün bunlara karşı, dün Hakkari’de mayın patlatılarak şehit edilen 21 yaşındaki askerimiz Mehmet Topsürer’in babası:

“Biri gitti, üç çocuğum kaldı, gerekirse onları da bu vatana feda ederim!” demiş.

Bu söz Türkiye’nin düşmanlarının suratına bir şamar gibi çarpmıştır.

*

Böyle hem dinî hem millî bayramı milletimiz bir arada bir daha ne zaman kutlayabilir bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var:

Bizi öyle sandıkları gibi bölemeyecekler, Atatürk Cumhuriyetini yıkamayacaklar ve Mustafa Kemalleri yenemeyecekler bunlar!

Ramazan’ın sonunda kutladığımız “Şeker Bayramımız” ve 89 yıldır 30 Ağustoslarda büyük bir kıvançla kutladığımız “Zafer Bayramımız” kutlu olsun!




İlk Kurşun







➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/