Erdoğan’ın “ağabeylik” girişimleri ters tepiyor!
Başbakan Erdoğan'ın 'Arap Baharı turu', Kahire'de Müslüman Kardeşler üyelerinin kendisini havaalanında karşılaması üzerine medya tarafından iyice şişirilmişti. Ancak bu karşılamanın hemen ardından Müslüman Kardeşler örgütünden Erdoğan'a açık ve sert bir uyarı geldi.Erdoğan’ın “ağabeylik” girişimleri ters tepiyor!
Başbakan Erdoğan'ın 'Arap Baharı turu', Kahire'de Müslüman Kardeşler üyelerinin kendisini havaalanında karşılaması üzerine medya tarafından iyice şişirilmişti. Ancak bu karşılamanın hemen ardından Müslüman Kardeşler örgütünden Erdoğan'a açık ve sert bir uyarı geldi.
Erdoğan'ın 'Arap coğrafyasının lideri' gibi davranmasına tepki gösteren Müslüman Kardeşler, laiklik konusundaki öneriye de olumsuz yanıt verdi.
Müslüman Kardeşler'in Mübarek'in devrilişinin ardından kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi’nin başkan yardımcısı Essam El-Eryan, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye’ye ve lideri Erdoğan’a hoşgeldin diyoruz. Fakat biz, Erdoğan’ın ya da ülkesinin bölgenin geleceğini tek başına çizmeye kalkmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
"Umarız çeviri hatasıdır
Hareketin sözcüsü Mahmud Gazlan, “Atatürk’ün Türkiye’si laik olabilir ama Mısır Türkiye’den farklıdır. Biz İslami kurallara dayalı bir devlet yönetimi istiyoruz. Erdoğan’ın sözleri Mısır’ın içişlerine karışmaktır.” şeklinde konuştu ve sözlerin Arapça'ya yanlış çevirildiği umduklarını söyledi.
Halbuki Cemal Abdul Nasır ve Enver Sedat gibi liderler ile modernist bir rejim altında uzun süre yaşayan ve radikal islamın ülkede bazı dönemlerde yasaklı olduğu ülke, Arap dünyasında eskiden beridir müslüman karakteri ile değil sekülerliği/laikliği ile öne çıkan bir ülkeydi. Bugün dahi laik geleneğin Kıpti Hristiyanlar ve Müslümanlar arası birleştirici unsur olduğu, İslamcılara muhalif olan gruplar tarafından dile getiriliyor.
Kara gün dostu(!) Türkiye
Erdoğan'ın, çalkantılarından daha kurtulamamış bu ülkelerde gövde gösterisi çabaları, Türkiye hariciyesinin ilk “ağabeylik” örneği değil.
Sovyetler Birliği’nin ve Doğu Avrupa’daki sosyalist rejimlerin yıkılmasının ardından dönemin Başbaşkanı Süleyman Demirel’in “Adriyatik’ten Çin Denizi’ne kadar Türk toprağıdır” mottosu ile çözülen rejimlerin, dağılan ülkelerin yıkıntıları arasında kendi küçük yayılmacı planlarını harekete geçirmeye çalışan Türkiye, gittiği bölgelerde tepki ile karşılaşmış, ABD eli ile asker gönderdiği bir iki örnek dışında hedeflediği ülkelerin sempatisini değil, güvensizliğini kazanmıştı.
*