"20 - 25 Remzi" de yırttı!
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iş adamı Remzi Gür’e, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, eski CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım’a "rüşvet vermeye teşebbüs ettiği" iddiasıyla verilen mahkumiyet kararını esastan bozdu. Dikkat çekici nokta ise, Yargıtay'ın milletvekillerinin rüşevet alıp almadıklarını nasıl karar verdiği.Yargıtay 5. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını oy birliğiyle esastan bozdu.
"Rüşvet vermeye teşebbüs" suç değilmiş!
Anadolu Ajansı'nın haberine göre,
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde başlayan 367 tartışması sırasında iş adamı Remzi Gür’ün "telefonla aradığı hemşehrisi Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım’a oylamaya katılmasını istediği ve rüşvet teklif ettiği" öne sürülmüştü. İddialar üzerine Gür hakkında "rüşvet vermeye teşebbüsten" dava açılmıştı.
Davanın görüldüğü Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, iş adamı Remzi Gür’ü "rüşvet vermeye teşebbüs etmek" suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırmış, cezayı Gür’ün sabıkasız olması nedeniyle 6 bin TL para cezasına çevirmişti.
Remzi Gür’ün kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 5. Ceza Dairesince görüşüldü.
Daire, yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını oy birliğiyle esastan bozdu.
Milletvekillerinin 'teşvik edilmesi' rüşvet değil mi?
Yargıtay 5. Ceza Dairesi kararında, eski CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım’ın iddialarının ceza verilebilmesi için yeterli olmadığını vurgulanarak, "Aksi kanıtlanmamış savunma, çelişkili tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre sanığın müsnet suçu işlediğine ilişkin mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı" değerlendirmesinde bulundu.
Kararda, Gür’ün savunmasının aksinin kanıtlanamadığı, rüşvet verildiğine ilişkin tanık beyanlarının çelişkili olduğu vurgulandı.
Türk Ceza Kanunu’nun "rüşvet" başlıklı 252. maddesine rüşvetin, "bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlaması" şeklinde tanımlandığına işaret edilen kararda, "haklı hususun temin için yarar önerilmesi halinin rüşvet suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden verilen kararın, kanuna aykırı olduğu" kaydedildi.
Rüşvet nasıl tespit edilecek?
Yargıtay'ın aldığı bu karar, çok tartışılacak gibi görünüyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Avukat Aysel Demir, Yargıtay'ın esastan bozma kararının gerekçesinde konunun her boyutuna değinilmediğini söyledi. Demir şunları söyledi:
"Kamuoyuna yansıyan bilgiler ışığında öğrenilenlere göre, bir işadamı hemşerisi olan bir milletvekiline cep telefonundan ulaşıyor ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yapılacak genel kurula katılıp katılmayacağını soruyor, katılması için para teklifinde bulunuyor. Konu yargıya taşınıyor ve yerel mahkeme, rüşvet vermeye teşebbüs suçunun oluştuğunu düşünerek ceza veriyor. Daha sonra temyiz aşamasında Yargıtay, eldeki delillerin ve tanık beyanlarının rüşvete teşebbüs suçunu oluşturmaya yetmediğini ifade ediyor.
Yargıtay’ın kararına gerekçe sadece bu nokta olsaydı denilecek pek söz kalmayabilirdi. Ancak öğrenildiği kadarı ile kararın gerekçe kısmında ayrıca 'Haklı hususun temin için yarar önerilmesi halinin rüşvet suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden verilen kararın, kanuna aykırı olduğu' ibaresi yer almaktadır. İşte bu gerekçe özellikle söz konusu olay açısından oldukça tartışmalıdır.
TCK 252/3'te, “Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır”denilmektedir. Yani örneğin bir doktorun zaten yapması gereken bir ameliyat için “bıçak parası” alması rüşvet alma olarak değerlendirilmeyecektir. Zaten yapması ya da yapmaması gereken işler rüşvet kapsamından çıkarılmıştır. Bu kanuna çerçevesinde aynı Yargıtay dairesinin benzer ve istikrarlı kararları da vardır.
Ancak, bir milletvekilinin zaten yapması ya da yapmamsı gereken şeyin ne olduğunu Yargıtay nereden bilecektir? Davaya konu olayda Yargıtay’ın genel kurula katılma ya da katılmamayı basit bir hukuka uygun davranış olarak değerlendirdiği, dolayısıyla bu görevinin yapılması ya da yapılmaması kapsamında rüşvet suçu oluşmayacağından, teklif etme suçunun da oluşmayacağı düşüncesinde olduğu görülmektedir. Ancak parlamenterlerin meclis gündemine gelen bir çok konuya ilişkin oylamalardan ya da görüşmelerden önce kamuoyuna görüşlerini paylaştıkları düşünülürse, fikir değiştirmesi için yapılan ve menfaat tekliflerinin herhangi bir müeyyidesi olmayacak mıdır?
Anayasal olarak halkın temsil edildiği en yüksek kurum olarak kabul edilen parlamentoda, kendi seçim bölgesini de temsil eden bir milletvekilinin iradesini satın almaya dönük bir girişimin basit rüşvet kapsamına dahi sokulmaması, Yargıtay'ın olayı tartışmaktan uzak durduğunu göstermektedir.
Özellikle bu karar benzer durumların önün daha fazla açılması daha kötüsü suç kapsamında olmayacağından giderek meşrulaşmasının da önünü açmaya neden olacaktır."

Davanın görüldüğü Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, iş adamı Remzi Gür’ü "rüşvet vermeye teşebbüs etmek" suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırmış, cezayı Gür’ün sabıkasız olması nedeniyle 6 bin TL para cezasına çevirmişti.
Remzi Gür’ün kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 5. Ceza Dairesince görüşüldü.
Daire, yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını oy birliğiyle esastan bozdu.
Milletvekillerinin 'teşvik edilmesi' rüşvet değil mi?
Yargıtay 5. Ceza Dairesi kararında, eski CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım’ın iddialarının ceza verilebilmesi için yeterli olmadığını vurgulanarak, "Aksi kanıtlanmamış savunma, çelişkili tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre sanığın müsnet suçu işlediğine ilişkin mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı" değerlendirmesinde bulundu.
Kararda, Gür’ün savunmasının aksinin kanıtlanamadığı, rüşvet verildiğine ilişkin tanık beyanlarının çelişkili olduğu vurgulandı.
Türk Ceza Kanunu’nun "rüşvet" başlıklı 252. maddesine rüşvetin, "bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlaması" şeklinde tanımlandığına işaret edilen kararda, "haklı hususun temin için yarar önerilmesi halinin rüşvet suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden verilen kararın, kanuna aykırı olduğu" kaydedildi.
Rüşvet nasıl tespit edilecek?
Yargıtay'ın aldığı bu karar, çok tartışılacak gibi görünüyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Avukat Aysel Demir, Yargıtay'ın esastan bozma kararının gerekçesinde konunun her boyutuna değinilmediğini söyledi. Demir şunları söyledi:
"Kamuoyuna yansıyan bilgiler ışığında öğrenilenlere göre, bir işadamı hemşerisi olan bir milletvekiline cep telefonundan ulaşıyor ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yapılacak genel kurula katılıp katılmayacağını soruyor, katılması için para teklifinde bulunuyor. Konu yargıya taşınıyor ve yerel mahkeme, rüşvet vermeye teşebbüs suçunun oluştuğunu düşünerek ceza veriyor. Daha sonra temyiz aşamasında Yargıtay, eldeki delillerin ve tanık beyanlarının rüşvete teşebbüs suçunu oluşturmaya yetmediğini ifade ediyor.
Yargıtay’ın kararına gerekçe sadece bu nokta olsaydı denilecek pek söz kalmayabilirdi. Ancak öğrenildiği kadarı ile kararın gerekçe kısmında ayrıca 'Haklı hususun temin için yarar önerilmesi halinin rüşvet suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden verilen kararın, kanuna aykırı olduğu' ibaresi yer almaktadır. İşte bu gerekçe özellikle söz konusu olay açısından oldukça tartışmalıdır.
TCK 252/3'te, “Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır”denilmektedir. Yani örneğin bir doktorun zaten yapması gereken bir ameliyat için “bıçak parası” alması rüşvet alma olarak değerlendirilmeyecektir. Zaten yapması ya da yapmaması gereken işler rüşvet kapsamından çıkarılmıştır. Bu kanuna çerçevesinde aynı Yargıtay dairesinin benzer ve istikrarlı kararları da vardır.
Ancak, bir milletvekilinin zaten yapması ya da yapmamsı gereken şeyin ne olduğunu Yargıtay nereden bilecektir? Davaya konu olayda Yargıtay’ın genel kurula katılma ya da katılmamayı basit bir hukuka uygun davranış olarak değerlendirdiği, dolayısıyla bu görevinin yapılması ya da yapılmaması kapsamında rüşvet suçu oluşmayacağından, teklif etme suçunun da oluşmayacağı düşüncesinde olduğu görülmektedir. Ancak parlamenterlerin meclis gündemine gelen bir çok konuya ilişkin oylamalardan ya da görüşmelerden önce kamuoyuna görüşlerini paylaştıkları düşünülürse, fikir değiştirmesi için yapılan ve menfaat tekliflerinin herhangi bir müeyyidesi olmayacak mıdır?
Anayasal olarak halkın temsil edildiği en yüksek kurum olarak kabul edilen parlamentoda, kendi seçim bölgesini de temsil eden bir milletvekilinin iradesini satın almaya dönük bir girişimin basit rüşvet kapsamına dahi sokulmaması, Yargıtay'ın olayı tartışmaktan uzak durduğunu göstermektedir.
Özellikle bu karar benzer durumların önün daha fazla açılması daha kötüsü suç kapsamında olmayacağından giderek meşrulaşmasının da önünü açmaya neden olacaktır."
*