Kürecik radarı! TSK’yı gözleyecek...
ABD'nin isteğiyle AKP iktidarının Malatya Kürecik'e yerleştireceği füze kalkanı radarının savaş başlıklarını saptayarak önlemede, sınırlı bir işleve sahip olduğu belirlendi.İran'ın Şahap-3 füzesinin menzili, 2 bin kilometredir. Bu durumda Kürecik'e yerleştirilecek radarın, Kafkasya'dan veya İran'dan fırlatılacak bir füzeyi tanımlaması olanaksız. Radar, esas olarak TSK'nın hava harekâtını izleyebilir
ABD'nin isteğiyle AKP iktidarının Malatya Kürecik'e yerleştireceği füze kalkanı radarının savaş başlıklarını saptayarak önlemede, sınırlı bir işleve sahip olduğu belirlendi. Buna karşılık radar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Doğu ve Güneydoğu'daki bütün hava harekâtını görebilecek.
Savaş başlığının saptanması
Kürecik'e kurulan AN/TPY-2 tipi radar "ileri karakol radarı" olarak işlev görüyor. Radar, 2 bin 300 kilometre menzil içinde uçakları ve ateşlenmiş füzeleri saptayıp gidiş rotasını izleyebiliyor. Ateşlemeden sonra, 730 kilometre menzil içinde füzenin gövdesiyle savaş başlığını saptayabiliyor.
Balistik füzelerde bulunan yanıltma amaçlı sahte savaş başlıkları ile gerçek savaş başlığını da 490 kilometre menzil içinde birbirinden ayırabiliyor ve gerçek savaş başlığını belirleyebiliyor. Bu belirleme olmazsa, savaş başlığının havada avcı füzeyle vurularak engellenmesi mümkün değil.
Kürecik ve İran füzelerinin menzili
İran'ın halen elinde bulunan en uzun menzilli füzesi Şahap-3'ün menzili 2 bin kilometredir. Geliştirilmekte olan Şahap-4 ve Şahap-5'in menzili de, 5 bin kilometre olarak tahmin ediliyor. Bu durumda Kürecik'e konuşlandırılacak radarın, Kafkasya'dan veya İran'dan fırlatılacak bir füzeyi, atmosfere girişten önceki ilk evrede izlese bile, daha sonra bu füzelerin taşıdığı savaş başlıklarını, menzil dışına çıktıkları için tanımlaması olanaksız.
Türkiye'deki radarın özelliği
AN/TPY-2 tipi radarın gerçek savaş başlığını füzenin diğer aksamından ve sahte savaş başlıklarından ayırabilmesi için, başlığın 490 kilometrelik menzil içine girmesi gerekiyor. Bu da radar eğer savaş başlığının hedefi olan ülkede yerleşikse mümkün. Radar bu durumda "hedef ülke radarı" işlevi kazanıyor. 2009 yılında İsrail'in Necef Çölü'ne yerleştirilen AN/TPY-2 tipi radar, Kürecik radarının tersine bu işlevi görüyor.
Aydınlık'a bilgi veren uzmanlar, Kürecik'e yerleştirilecek radarın Rusya ve İran'ın balistik füzelerini önlemede "can alıcı" bir işlevi olmadığını değerlendiriyor. Uzmanlara göre, radarın yüklü olduğu kamyonun yönü değiştirildiğinde, Türk Hava Kuvvetleri'nin Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere ülke çapındaki bütün harekâtı ve uçakları izlenebiliyor.
50 bin ABD askeri yerleşecek
Yıl sonunda Irak'ı tamamen terketmesi gereken Amerikan birliklerinin, ağır silahlarıyla birlikte Habur-İskenderun-Mersin hattı üzerinden tahliyesi hazırlıkları yapılıyor. 14 Eylül 2010 tarihinde Ankara'ya gelen ABD Genelkurmay Başkanı Michael Mullen ile yapılan görüşmeler, mutabakatla sonuçlanmıştı. Mutabakat gereğince, 50 bin Amerikan askeri, ağır silahlarıyla 18 ay boyunca Türkiye'de bulunacak.
ABD birlikleri Türkiye topraklarındayken, PKK'nın özerlik talebinin hukuki zemini de hazırlanmış olacak. BM'ye başvuru yapılması durumunda da, radarın gerçek işlevi ortaya çıkacak. Başvuruyla birlikte Güneydoğu'da "kalkışma" başlatılacak. Kuzey Irak'taki Barzani'nin askeri gücüyle, belediyelere yerleştirilen "öz savunma birlikleri" ABD askerlerinin gözetiminde birleşecek.
Radar, ABD'den alınması ve iki bataryası güneydoğuya yerleştirilmesi kararlaştırılan Patriot-3 alçak irtifa hava savunma füzelerine kumanda edebiliyor. Bu füzeler, 15 kilometrenin altında bir yükseklikte, uçaksavar işlevi de görebiliyor. TSK'nin bölücü hareketin ayrılıkçı girişimini önleme yönündeki faaliyeti radar tarafından saptanacak ve Patriot füzeleri ateşlenerek önlenecek.
Gündem: Türkiye'nin bölünmesi
TSK'nın izlenmesi, ABD'nin Türkiye'yi bölme planları içinde önem kazanıyor. Yeni anayasa çalışmaları da bu gelişmelerle birleşiyor. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in başkanlığında, 24 anayasa hukukçusunun katıldığı toplantıda, "iki milletli federatif yapı"nın anayasada yer alması ifade edilmişti.
"İki milletli federasyon" anayasasının kabulüyle Kürt yurttaşlarımıza ayrı bir "halk" statüsü verilecek. Bölücü hareket, bu statüye dayanarak ve 2004 yılında AKP tarafından iç hukukumuza yerleştirilen Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmelerini gerekçe göstererek BM'de ayrılma talebinde bulunacak. Diyarbakır'da yapılan Demokratik Toplum Kongresi'nin ikinci toplantısından sonra açıklanan bildiride de, İkiz Sözleşmelerin 1. maddesinde ifade edilen "halkların kendi kaderini tayin hakkı" talebinde bulunulmuştu.
Oslo'daki Hükümet-PKK görüşmelerinin basına yansıyan tutanaklarına göre, geniş kapsamlı bir af sonucunda cezaevlerinden çıkarılan ve Kuzey Irak'tan Türkiye'ye serbestçe dönüşleri sağlanan PKK'lılar, Abdullah Öcalan'ın tanımıyla "öz savunma birlikleri" adı altında yeniden silahlandırılacak. BDP'li belediyelere yerleştirilecek olan bu silahlı güç, "federe Kürt devletinin ordusu" olacak.
*