Taş Devri'ne dönen Libya'da işbirlikçilik rekoru!


"Lütfen minnettarlığımızın bir nişânesi olarak kabul buyurunuz!.."

Libya'da islamcılardan işbirlikçilik rekoru!


Şeriatçı yönetim,

şimdi ABD'ye olan borcunu ödemeye hazırlanıyor!

Kaddafi'nin de vahşice öldürülmesiyle zafere ulaştığı iddia edilen "devrim" sürecinin ardından, Libya şimdi de bir başka yeni olguyu dünya siyaset sahnesine ilk tanıtan ülke oldu: "Bize müdahale edin, masraflar bizden..."

Libya'nın, ülkeyi her anlamda geriye götüreceği tahmin edilen ve Kaddafi'nin linç edilmesinin hemen ardından şeriatı da kullanıma sokan yeni yönetimi, şimdi de ABD'ye olan borcunu ödemeye hazırlanıyor.

ABD başta olmak üzere NATO şemsiyesiyle yapılan emperyalist müdahalenin diğer ortakları da, ABD kadar cüretli olmasa bile, saldırının masraflarının "özgürleşmiş" Libya tarafından karşılanması taleplerini dile getirmeye başladı. ABD Senatosu'ndan yükselen, "Libyalılar onları özgürleştirmek için yaptığımız masrafları tazmin etsin" sesleri ve İngiltere ile Fransa'nın, Libya pastasından öncelikli payın kendilerine verilmesi gerektiği yönündeki açıklamalarıyla, yeni türde bir savaş tazminatı olgusu dünya siyasetine tanıtılıyor.

İşgale karşı ABD'ye önemli kayıplar verdiren Irak direnişi hâlâ akıllardayken, Libya'nın başından beri ABD emperyalizminin kuklası olan yeni yönetiminden, bu taleplere anında olumlu yanıt veriliyor.

"Lütfen minnettarlığımızın bir nişânesi olarak kabul buyurunuz..."

ABD Hazine Bakanlığı'nın, Libya'nın ABD'deki değeri 37 milyar dolar tutarında olan dondurulmuş varlıklarının Libya Ulusal Geçiş Konseyi'nin (UGK) kulllanımına açılması için bir çalışma başlattığı öğrenildi.

ABD yönetimi, Libya'nın tüm dünyada toplam 150 milyar dolar olarak tahmin edilen varlıklarının ABD'deki 37 milyar dolarlık kısmını bu yılın başlarında dondurmuştu. Eylül ayında ise, bunun 1.5 milyar dolarlık kısmının, "insani yardım" faaliyetlerinde kullanılmak üzere UGK'nin kullanımına sunulması için serbestleştirilmesi doğrultusunda adım atılmıştı. Libya'ya yönelik yaptırımların bir kısmı da kaldırılırken, ABD şirketlerinin, Libya'nın Ulusal Petrol Şirketi ve diğer şirketleriyle iş yapmalarına kapı açıldı.

Fakat başından beri tartışılan, Libya'nın dondurulmuş varlıklarının, NATO üyesi ülkelerin askeri operasyonlarının maliyetini karşılamak amacıyla kullanımı konusu, en son Cumhuriyetçi Partili Senatör John McCain'in, birkaç hafta önceki Trablus gezisi sırasında Libya'nın yeni yönetiminin "ABD'nin masraflarını karşılamaya istekli olduğu"nun kendisine söylendiğini açıklamasının ardından ABD medyasında yeniden gündeme oturdu.

McCain geçtiğimiz hafta, ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi'nde gündeme getirdiği konu hakkında, "açıkçası, bu para onların olmakla birlikte, bize ve müttefiklerimize geri ödeme yapma konusunda istekliler. Demek ki, zengin bir ülke haline gelme yolunda ilerliyorlar" dedi.

Libya'nın ABD'deki 37 milyar dolarının serüveni

Aslında tartışma sekiz aydır sürüyor. Önce, Obama yönetimi Şubat ayı sonunda Libya'nın ABD'deki varlıklarını dondurma kararı aldı. Aradan bir ay geçtiğinde ise, Libya'ya hava saldırısı başlatıldı. Mal varlıklarını dondurma kararının, Kaddafi'nin erişimini engellemekten çok, ABD'nin bu kaynakları savaş tazminatı olarak kullanması amacıyla alındığı, akla gelen ilk düşünceydi. Tartışmalarda dikkat çekici bir diğer yön ise, ABD yönetiminden hukukçuların, Libya'da kurulacak yeni bir hükümetin kontrolüne geçecek paranın, ancak hükümetin rızası olması durumunda savaş masraflarının tazmini için kullanılabileceğini belirtmeleriydi.

ABD'nin UGK'yi "meşru yönetim" olarak kabul ettiği geçtiğimiz Temmuz ayında basına yansıyan haberler, Libya'nın yaptırımlar uyarınca dondurulan ABD'deki 37 milyar dolarının, ABD'nin "sivil halkı korumak" gerekçesiyle yaptığı saldırıların masraflarını karşılamak üzere ABD tarafından kullanılıp kullanılamayacağı sorusunu bir kez daha gündeme getirdi.

Uluslararası hukuka uymayan ve düpedüz hırsızlık anlamına gelecek bu planın karşısında Obama yönetiminde sadece birkaç cılız ses çıkmış, "paranın nasıl kullanılacağına ancak Libya halkının karar verebileceği" görüşü ABD medyasına da yansımıştı. Karşı argüman, Libya halkının, "ülkelerini Kaddafi yönetiminden kurtarmak için yardım eden" ABD ve NATO güçlerine minnettarlığının bir ifadesi olarak, bu güçlerin savaş maliyetlerini seve seve karşılayacağı yönünde olmuştu.

İngiltere ve Fransa da ganimet istiyor

Libya'ya yönelik NATO saldırısının baş aktörlerinden İngiltere ve Fransa da savaş ganimeti için sıraya girdi. Libya Ulusal Geçiş Konseyi de kısa bir süre önce, Kaddafi'ye karşı mücadelelerinde kendilerini destekleyen ülkeleri ödüllendirme niyetinde olduklarını, sözkonusu ülkeler arasında İngiltere ve Fransa'nın başı çektiğini açıklamıştı.

İngiltere Savunma Bakanı Philip Hammond, Libya'dan pay kapma yarışında öne geçmeleri konusunda İngiliz şirketlerine uyarıda bulundu. Geçtiğimiz hafta BBC'ye verdiği röportajda İngiliz şirketlerinden bu sürecin bir parçası olmaları için olabildiğince erken davranmalarını isteyen Hammond, "valizlerinizi hazırlayın" dedi. Ticaret Bakanı Lord Green de, Libya'daki potansiyel fırsatları görüşmek üzere şirketlerle özel bir toplantı yaptı. İngiltere'nin Libya ganimeti, yeniden inşa sözleşmeleri dışında petrolü de içeriyor. İngiliz petrol tekeli BP'nin UGK ile görüşmelere devam ettiği de biliniyor.

Savaş masraflarının karşılanması konusu İngiltere'de de gündeme getirildi. Muhafazakâr Parti milletvekillerinden Daniel Kawczynski, Libya'nın yeni yönetiminin iş anlaşmaları ile ödüllendireceği ülkelerin başında, Libya müdahalesi sırasında 300 milyon pound harcayan İngiltere'nin gelmesi gerektiğini söyledi. Masrafları sonuçta kimin üstleneceği sorusunun henüz yanıtlanmadığını, ekonomik krizin hüküm sürdüğü bir zamanda, savaş masraflarını zengin kaynaklara sahip Libya'nın karşılaması gerektiği düşüncesinin haksız olmadığını ifade etti.

Bir yandan Fransa da Libya pastasından pay kapmak için girişimlerde bulunuyor. Aralarında Total, Tecnip, GDF Suez Exploration et Production gibi 11 petrol ve doğalgaz şirketinin de bulunduğu, enerji, ulaştırma, tarım, telekomünikasyon, güvenlik, şehircilik sektörlerinden 80 Fransız şirketi temsilcisinden oluşan dev bir heyet, iki hafta önce Libya'daydı. Fransız heyeti, UGK yöneticileri ile iş anlaşmaları bağlamak üzere temaslarda bulundu.

Ya, saldırıların Libya halkına maliyeti?

John McCain'in "zengin bir ülke haline gelme yolunda ilerliyorlar" dediği Libya'nın kayıpları ise sadece yıkım sürecinin yarattığı "potansiyel fırsatlar" bağlamında gündeme getiriliyor. Oysa, ülke her anlamda yıkım halinde...

Kaddafi'nin sözcüsü Musa İbrahim, 19 Eylül'de Reuters ajansına yaptığı açıklamada, sadece NATO'nun Sirte kentine yaptığı hava saldırılarında, o güne dek 2 binden fazla sivilin öldüğünü açıkladı. Ana akım medyanın sansürüne uğrayan rakamlarla bile, sekiz ay süren NATO saldırılarının sebep olduğu ölüm ve yaralanmaların onbinlerce olduğu biliniyor.

Daha da önemlisi, çatışmalar öncesi gelişkin standartlara sahip Libya'nın, yaklaşık sekiz ay süren NATO saldırılarıyla yok edilen altyapısının büyük bir insani krize yol açtığı, "Libya'nın 'Taş Devri'ne döndüğü" saptaması idi. Libya, 2010 yılı İnsani Gelişme İndeksi'nde 170 BM üyesi ülke arasında 53. sırada idi.

Petrol ve doğalgaz sektörünün zarara uğraması da ülke ekonomisini çökertti. Petrol üretiminin savaş öncesi seviyeye gelebilmesinin uzun zaman alacağı belirtiliyor. Bu durumun, savaşın getirdiği yıkımla ilgili teknik nedenlerin ötesinde, siyasi gelişmelerle ilgili olduğu biliniyor. Kaddafi döneminde tüm ülke vatandaşlarına da gelir payı dağıtıldığı bilinen petrolün kabileler arası paylaşımı kadar, yabancı petrol tekellerinin ihtiyacı olan yeni bir petrol yasası hazırlanması süreci de geciktirici etkenler arasında sayılıyor. Fakat Irak örneğinde görüldüğü üzere, yeni bir petrol yasası çıkmadan da bir ülkenin ulusal kaynakları emperyalist ülkelerin tekelleri tarafından yağmalanabiliyor.



soL -Haber


*

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..