Zamları otomatiğe bağlamışlar!
Son dönemlerde sürekli artan zamlarla ilgili görüştüğümüz Tüketici Hakları Koruma Derneği Beşiktaş Şube Başkanı Firdevs Köroğlu, faturalara yansıtılan küçük zamların vatandaşların dikkatini çekmediğini ancak zaten 3 ayda bir zaten elektriğe ve doğalgaza zam yapıldığını söyledi."İnsanlar faturalarına baktığında onlarca konuda kazıklandığını görmeli!"
Güncelleme mi zam mı tartışmalarında hükümetin en çok dillendirdiği argüman uzun süredir elektriğe, doğalgaza zam yapılmadığıydı. Konuyla ilgili görüştüğümüz TÜKODER Beşiktaş Şube Başkanı Firdevs Köroğlu, elektriğe ve doğalgaza zaten 2008 yılından beri 3 ayda bir otomatik olarak zam yapıldığını söyledi. Son dönemlerde sürekli artan zamlarla ilgili görüştüğümüz Tüketici Hakları Koruma Derneği Beşiktaş Şube Başkanı Firdevs Köroğlu, faturalara yansıtılan küçük zamların vatandaşların dikkatini çekmediğini ancak zaten 3 ayda bir zaten elektriğe ve doğalgaza zam yapıldığını söyledi. Yapılan son elektrik ve doğalgaz zammının ise var olan zamların üstüne tüy dikmeye yaradığını belirten Köroğlu, tüketicilerin ya daha fazla borçlanarak yaşayacağını ya da hakkını aramak için mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
"100 liralık faturanın sadece 50 lirası tüketim"
Yapılan son zamların ardından bir eve gelen elektrik faturasının sadece yarısının elektrik tüketiminden kaynaklandığını belirten Köroğlu, yaşanan durumun Avrupa'da "ahlaksız vergi" olarak adlandırılan vergilerden kaynaklandığını dile getirdi. Ekim ayında elektriğe ve doğal gaza zam yapılarak insanların yaşama hakkının kısıtlandığını belirten Köroğlu, barınma hakkının, su, elektrik ve doğalgaz gibi yaşamsal kaynakların daha pahalı hale getirildiğine dikkat çekti.
"Zamlar güncelleme olarak değil otomatik olarak yapılıyor"
Hükümetin "güncelleme yapıyoruz" açıklamalarıyla ilgili olarak Firdevs Köroğlu şunları dile getirdi: Maliyet bazlı fiyatlandırma adı altında otomatik olarak her üç ayda bir zaten elektrik ve doğalgaza zam yapılıyor. Bakan Şimşek’in deyimiyle güncelleme benim deyimimle otomatik zam. Burada maliyet bazlı sistemde hiçbir zaman düşmedi fiyatlar. Oysa 2010 yılında maliyet düşmesi olduğu açıklandı ve yüzde 3 indirim olacağı ilan edildi. Sonuç ise yine zam oldu. İnsanlara uzun süre zam yapmadık diyorlar, bu doğru değil, bunun anlaşılması gerekiyor. Tekrar dile getiriyorum zamlar 2008 yılından beri her 3 ayda bir maliyet bazlı fiyatlandırma adı altında zaten elektrik ve doğalgaza zam yapılıyor.
"Zamlar uluslararası sözleşmeler ve özelleştirmelerden kaynaklanıyor"
Elektrik ve doğalgaz zamlarının uluslararası sözleşmeler ve özelleştirme politikalarından kaynaklandığını vurgulayan Köroğlu şöyle konuştu: Elektrik ve doğalgazın şu anki hali yetmiyormuş gibi şimdi de dağıtım ve üretim şirketlerini ayrı ayrı özelleştirecekler. Bunun ardından vatandaş hem üretim şirketinin karını hem dağıtım şirketinin karını hem de devletin özelleştirmeden kasasına girecek paranın karını ödeyecek. Bu durumda vatandaş 3 kat daha fazla soyulacak. Yani birileri kâr yapacak diye vatandaş sömürülecek. Bunların üstüne bir de kayıp kaçak bedeli de vatandaştan alıyor. Yani bir vatandaşın ödemediği ödeyemediği fatura da ‘kaz’ olarak görülen tüketiciden alınıyor.
“Gelir vergisi gönüllü dolaylı vergi zorunlu”
Gelir vergisi sisteminde ‘vergi gönüllük esasına dayalı’ sloganının kullanıldığını belirten Köroğlu, “Dolaylı vergilerde ise yoksul kesime dayatma olarak vergi alınıyor. Bu vergi sisteminin adı tabi ki ahlaksız vergilerdir. Türkiye’de bütçe gelir vergilerinin yüzde 76’sı vatandaştan alınan tüketim vergilerinden alınıyor. Kaldı ki bu yüzde 76 verginin büyük bir kısmını aldığın insanlar Türkiye nüfusunun en yoksul kesimi, bu insanların zaten birilerinin söylediği gibi Porsche alacak gücü yok.
“ÖTV'yi değil vergi sistemini anlatmak gerekiyor”
ÖTV konusunda ise özgür ve demokratik bir ülkede insanların ne kadar sigara ve alkol alacağına kimsenin karar veremeyeceğini belirten Köroğlu, “Burada yapılmak istenen sistemdeki adaletsizlikleri sorgulatmadan konuyu başka yöne çekmektir. Bizim bu yüzden bu konuda konuşmak yerine asıl üzerinde durmamız gereken, insanlara vergi sistemindeki adaletsizliği anlatabilmektir. Türkiye’de asıl sorgulanması gereken budur. Türkiye’de bütçenin yüzde 76’sı dolaylı vergiden, yani, öğrenci harcından, işçiden, memurdan alınıyor ve insanların bu konuda söz söyleme hakkı yok. Dolayısıyla bir tüketicinin asıl bunları sorgulaması gerekiyor.
“Vergilerin yol, su, elektrik olarak geri dönmesini geçtik, ne olduğunu bilmiyoruz”
Son olarak 2010 Kültür Başkenti Ajansı için çıkarılan geçici verginin ajans kapatılmasına rağmen alınmaya devam ettiğini, bu gibi vergilerin deprem, sel gibi gündemlerde ve daha birçok konuda karşılarına çıktığını aktaran Köroğlu, eskiden vergilerin yol, su, elektrik olarak geri dönmesinin beklendiğini ama artık yol, su, elektrik olarak dönmek bir yana nereye harcandığını dahi bilmediklerini ifade etti.
"İnsanlar ya borçlu yaşayacak ya hakkını arayacak"
Son olarak TÜKODER olarak amaçlarını anlatan Köroğlu şunları dile getirdi: “Siyaset üretim ve tüketim ilişkilerinin yönetilmesidir. Öncelikle buna dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Bizim gibi bir tüketici derneğinin de temel derdinin vatandaşın aldığı buzdolabı ile ilgili bilgi vermek olmadığını düşünüyorum. Bütün her şeyin neden emekçi kitlelerin başına geldiğini sorgulamamız gerekiyor. Türkiye insani gelişmişlik bakımından 86. sırada ancak ekonomik büyüklükte 17. sırada. Yani hükümetin en çok övündüğü başlıklardan biri olan, en büyük ekonomi sıralamasının benim gibi bir tüketiciye bir yararı yok.”
İnsanların kendilerine çamaşır makinesinden kazık yedikleri ya da başka herhangi bir konuda kazık yedikleri için başvurduklarını belirten Köroğlu, “Ancak faturalarına baktığında onlarca konuda kazıklandığını görmeli. Bunu biz dernek olarak anlatmak durumundayız. İnsanlar ilk defa başına geldiğini düşünüyor yediği kazığın. Oysa doğduğu andan itibaren kazıklanıyorlar. İnsanlara nelerden müdahale edildiğini neler olduğunu anlatmak zorundayız. İnsanların insanca yaşam talep etmesi gerekiyor. Ya hakkını arayacak ya borçlanarak yaşayacak. Bugün insanlar borçlanarak yaşmaya çalışıyor. Biz ise insanların hakkını araması ve insanca yaşaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
*
