AKP'nin deprem mevzuatı dayanıksız binalar gibi!

AKP tüm yasaları yok sayıp yangından mal kaçırır gibi KHK çıkardığı için, depremden bu yana yetkililer neye göre yönettiklerini unuttular. AKP'nin çıkardığı mevzuat ise adeta dayanıksız binalar gibi!


Yaraları kimin sarması gerekiyor?


SivriSinekCazAKP tüm yasaları yok sayıp yangından mal kaçırır gibi KHK çıkardığı için, depremden bu yana yetkililer neye göre yönettiklerini unuttular. AKP'nin çıkardığı mevzuat ise adeta dayanıksız binalar gibi!

Afetlerde alınacak tedbirleri düzenleyen 7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun" 1959’da çıkarılmıştı. 1968 yılında bazı maddelerinde değişiklik yapılan kanunun 13. Maddesinde hasarların tespiti açıkça İmar İskan Bakanlığı’na, yani bugünkü adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na görev olarak verilmiş durumda. Yasaya göre Bakanlığın kuracağı fen kurulları tarafından hasar tespit raporu düzenlenmesi gerekiyor.

Bu rapor, ilgili “il ve ilçenin en büyük mülkiye amirine” SivriSinekCazverildikten sonra ilgili makamların görevi; “yıkılması gerekenler için en çok 3 gün süre verilerek tehlikenin giderilmesi sahiplerine bildirmek.” Ayrıca binaların "derhal" boşaltılması, boşaltılan binaların tehlikeye karşı kesin tedbir alınıncaya kadar işgaline veya hasara uğrayanların tamirine müsaade edilmememesi, tedbir alınamayacağına karar verildiği takdirde tehlikeli mahal içindeki binaların yıktırılması gerekiyor. Ama bugüne kadar aileler evlerine girip girmeyeceği sordular ve karşılık dahi bulamadılar. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise açıklamasında yapıların hasar durumunu Vanlıların kendi başına karar vermelerini teşvik etti.

Ön hasar servisi nerede?

2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı kanuna dayanılarak bu yılın başında hazırlanan yönetmeliğe göre, 1988 yılındaki çıkarılan “Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı Ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmelik” de hala güncel.

Buna göre vali başkanlığında bir komite kurulması gerekiyordu. Komite sekreteryası Bayındırlık Bakanlığı, bugünkü adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kurulacak “afet bürosu” tarafından yürütmeli. Hasar tespitinden büroya bağlı hizmet gruplarından “Ön Hasar Tespit ve Geçici İskan Hizmetleri Grubu”nun servisi sorumlu olmalı. Serviste bulunacak yetkililer ise “Bayındırlık ve İskan, Köy Hizmetleri, DSİ, TCK, Belediye, Diğer ilgili kuruluşlardan" oluşmalı.

Fakat sekreteryayı temsil eden Bayındırlık Bakanlığı daha önce bu faaliyete Afet İşleri Genel Müdürlüğü ile katılıyordu. Ancak AKP döneminde, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, altındaki birimler “Afet Etüt ve Hasar Tesbit Dairesi Başkanlığı” ve “Geçici İskan Dairesi Başkanlığı” ile birlikte Başbakanlığa bağlandı. Yani bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde doğrudan bu işi yapacak bir birim bulunmadığı gibi, vali başkanlığındaki komitenin de bir sekreteryası kalmadı.

Diğer kurumlar farklı değil

Serviste yer alan diğer kurumlar için de durum pek farklı değil. Köy Hizmetleri'nin makinesi, çalışan sayısı azaltıldıktan sonra 2005 yılında kapatıldı. Kadro açığının büyük çoğunluğunu geçici işçi çalıştırarak dolduran kurum, İl Özel İdareleri’ne devredildi.

Enerjinin %50’sinden fazlasının doğalgazdan karşılandığı, barajları özel sektörün ve kimi içme suyu hatlarının belediyeler tarafından yapıldığı bir ortamda DSİ de etkinliğini kaybetti. Enerji Bakanlığı’ndan alınarak Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlanan kurumun şimdiye kadar sorumsuzmuş gibi görünmesinin nedeni, barajlarda henüz hasar kaydedilmemesi. Ama hala büyük bir risk taşıyan Koçköprü barajı ile ilgili bir çalışma olup olmadığı bilinmiyor.

Her işini ihale eden, otoyolları özelleştirilen, arazilerini satan, deprem için toplanan paraları müteahhitlere aktaran Karayolları Genel Müdürlüğü ise sadece şehirlerarası yollardan sorumlu. Van Gölü’nün kuzeyindeki Adilcevaz-Erciş karayolu üzerindeki Bayramlı köyü mevkiinde çatlaklara müdahale edip etmediği hala açıklanmadı.

Van Belediyesi’nin ise son 15 yılda dört kat büyüyen ve güncel imar planı iptal edilen bir kentte içme suyu, yol, kanalizasyon ve kaçak yapılarla uğraşırken küçük bütçesi ve teknik eleman eksiği ile hasar tespitini yapması mümkün olmadığı gibi, adı geçen servise zaten çağrılmadı.

Peki Ya Koordinasyon?

1996 tarihinde “Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği” çıkarıldı. Ancak bu yönetmelik AKP döneminde, 2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı kanuna dayanılarak bu yılın ocak ayında iptal edildi. Yerine koyulan ve bugün yürürlükte olan “Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezleri Yönetmeliği” koordinasyonu hem merkezi hem de yerel hükümet düzeyde belirliyor. Koordinasyondan başbakanlık düzeyinde AFAD başkanı (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı), illerde ise vali sorumlu kabul ediliyor.

Sekreteryasını Başbakanlığa bağlı Müdahale Dairesi Başkanlığı'nın yaptığı AFAD ve başkanı Ejder Kaya'nın ulusal ve uluslararası yardımları koordine etmesi bekleniyordu. Ancak AFAD, 7,2 şiddetindeki depremden hemen sonra yardımların koordine edememesi nedeniyle eleştiriler aldı.

Yerel düzeyde ise ilin afet ve acil durum tehlike ve risklerini belirlemek, afet ve acil durum önleme ve müdahale il planlarını koordinasyon içinde yapmaktan “kamu kurum ve kuruluşlarının en üst yöneticileri ile valiler ve kaymakamlar sorumlu.” Ancak bu kurulun sekreteryası Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bu görevini 24 saat çalışma esasına göre yürütmesi gerekiyordu. Fakat AKP döneminde bu kurum valiye değil, Başbakanlığa bağlandığından bu koordinasyon da yapılamadı.

Ne çadır kentler kuruldu, ne de yardım gerektiği gibi dağıtıldı. Üstelik polis saldırısıyla karşılaşan Vanlılar, kışın ortasında ya göç etmeye ya da ısınmak için soba gazından zehirlenmeye mahkum ediliyorlar.



soL - Haber




.
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/