Yine asparagas! Yine Taraf
Taraf Gazetesi “yalan” haber yapmaktan ve akabinde özür dileyip, tekzip yayınlamaktan vazgeçmiyor!
Yaptığı gazetecilik ile adından çok söz ettiren Taraf Gazetesi bir kez daha “yalan” haber ile gündeme geldi."Yalan" haber servisi!
Taraf Gazetesi kurulduğu ilk günden bu zamana kadar birçok kez “yalan” haber servisi yaptı.
MİT’ten ve polisten aldığı belgeleri teyit etme zahmetine bile kalkmadan servis etti. Habercilik anlayışı ile sürekli olarak adından söz ettiren Taraf, yaptığı “yalan” haberler ile ilgili tekzip yayınlayıp, özür dilemek zorunda kaldı ve zaman zaman da gazete hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Fakat tüm bu olanlara rağmen, Taraf Gazetesi “yalan” haber yapmaktan ve akabinde özür dileyip, tekzip yayınlamaktan vazgeçmiyor.
Taraf’ın en son vukuatı ise, 25 Kasım tarihinde manşetten yayınladığı Işık Koşaner haberi oldu. Haberdeki bilgiye göre eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner Silivri’ye Balyoz davasını izlemeye gitmiş. Fakat Taraf Gazetesi dünkü sayısında bu haber ile ilgili düzeltme yapmak zorunda kaldı zira Koşaner davayı izlememiş. Gazetenin bu düzeltmeye dair yaptığı açıklama ise; “ajanstan gelen haberi yanlış yorumladık” şeklinde oldu. Mantık hatalarının yapıldığı ve bolca dil bilgisi kuralının ihlal edildiği Taraf haberlerinde artık gazetecilerin “okuduklarını anlamama” problemleriyle de karşılaşmış olduk.
Peki, Taraf neden “yalan” haber yapma ihtiyacı duyuyor? “Servis” ya da “yalan” haberlerin AKP’nin o dönemki siyasi söyleminin hep paralelinde olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa bu soruya en makul yanıt bulunabilir. Örneğin, AKP’nin Kürt siyaseti üzerindeki baskıları arttırdığı ve Kürt Hareketinin içine yönelik müdahalenin olduğu Temmuz ayında Taraf Gazetesi, Demokratik Toplum Kongresi toplantısında PKK’nin silahlarını gösterip demokratik özerklik kararını zorla aldırdığını iddia etmişti. Bu iddiaya ise BDP cephesinden yalanlama gelmişti.
“Yoldaş General” yalan çıkmıştı
Taraf Gazetesi’nin iki gün önce yaptığı “yalan” haber ne ilkti ne de son olacağa benziyor. Gazete Temmuz ayının son haftasında "Yoldaş General" başlığı ile Hasdal Cezaevinde tutuklu bulunan Balyoz davası sanığı Korgeneral Ziya Güler'le ilgili iki MİT belgesi yayımlamıştı. MİT tarafından gönderilen belgelerin birinde Korgeneral Ziya Güler’in 1972'de THKP-C mensubu olduğu, 1989'da ise TBKP yöneticisi olduğu ileri sürülüyordu. Gazete bununla da yetinmeyerek, Korgeneral Güler tarafından TBKP Merkez Komitesi’ne gönderildiği iddia edilen bir mektubu ele geçirdiğini ileri sürüp yayımladı. TBKP'li Ziya Güler'in Korgeneral Ziya Güler'le uzaktan yakından bir ilgisi yoktu. Ziya Güler, TBKP Merkez Komite üyesi ve Federal Almanya Yöre Sekreteri Feridun Gürgöz'ün parti adıydı.
Haberi yazan Taraf muhabiri Mehmet Baransu, Güler’in TBKP ile ilgili raporları yazmadığını kabul etmesine rağmen General Ziya Güler’in THKP-C üyesi olmaktan yargılandığında ısrar etmişti. Ancak davanın 380 sanıklı iddianamesinde Güler'in adının yer almadığı ortaya çıkmıştı.
Olmayan röportaj
Taraf muhabiri Mustafa Ünlü, Ekim 2010 yılında Afyon’da Turgut Özal suikastçısı Kartal Demirağ ile röportaj yaptığını iddia etmişti. Bu haber üzerine Demirağ’ın avukatı ise müvekkilinin İzmir Buca Cezaevi’nde olduğunu söylemiş ve röportajı yalanlamıştı. Ayrıca, Ünlü’ye göre Demirağ röportaj sırasında kalkıp, gitmiş ve kendisinden bir haber alınamamıştı. Röportajın gerçekte olup, olmadığını kanıtlayabilecek olan fotoğraf makinesinin hafıza kaydı da ortadan kaybolmuştu. Hala Ünlü’nün kiminle röportaj yaptığı bilinmiyor.
Helikopteri NTV düşürdü
Taraf’ın bir diğer haberi ise Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazası ile ilgiliydi. Helikopterin NTV santrali tarafından 139 kez arandığını ve bu sebeple helikopterin düştüğünü iddia eden Taraf, telefon kayıtlarının ortaya çıkmasının ardından NTV’den özür dilemek zorunda kalmıştı.
Baskın olacaktı gelen olmadı
Taraf, 2008 yılının Temmuz ayında Askeri Savcılıktan kendilerine gazete binasında arama yapılacağına ilişkin yazı geldiğini iddia etmiş. Dağlıca Olayı’nın ardından kendilerinde olabilecek belgelerin bulunmasının için arama yapılacağını iddia eden Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ve bazı gazete çalışanları sabaha kadar gazete binasında nöbet tutmuştu. Halbuki, bu bilgiyi Emre Uslu üzerinden teyit ettirebilir ve sabaha kadar beklemek zorunda kalmayabilirlerdi.
.
