Biat’ın daniskası!
Siyaset Adamı Terbiye Eder ve Eğitir,
Peki Adam Eder Mi?

Evet, siyaset adamı eğitirdi, terbiye eder hatta adam bile ederdi, Örneğin Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Bülent Ecevit 80 darbesiyle cezaevine gönderilirken, ceza evinden çıktıklarında ülkelerine kin ve nefret duymak yerine, kaldıkları yerden ülkelerine hizmet etmiş ve bu ülkeden hesap sormamışlardı. Oysaki birileri de şiir okumaktan dolayı ceza evinde yattı diye bu ülkeden hesap sormaya kalkmıştı. İşte Sayın Arınç’ın da dediği gibi kimin “eğitimli ve terbiyeli” olduğunu Sayın Demirel’e, Sayın Ecevit’e ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan‘ a bakarak anlamamız çok daha kolay olacaktı. Peki, 4 yıldır Silivri AKP Esir kampında yatan ve hala suçlarının ne olduğunu bilmeyen insanlar ne yapacaktı. Sayın Başbakan gibi şikâyet mi edecekti, yoksa Sayın Abdullah Gül’ün eşi Sayın First Lady Hayrunisa Gül hanımefendi gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletini insan hakları mahkemesine şikâyet edip tazminat davası mı açacaklardı. Tabii ki de hayır, Onlar her ne kadar bu yargı ve AKP hükümeti tarafından “Ergenekon Terör Örgütü” üyesi ilan edilseler de, onların bu haklarını arayacağı yer ülkesini dünyaya şikâyet ve rezil ederek değil, Biatçı Savcılardan, biatçı Hâkimlerden ve yargıyı eline alan bu siyasal iktidardan hesabını sorarak olacaktır.
Neredeyse her toplantısında Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Ahmet Necdet Sezer ile yatıp kalkan Sayın Arınç’ın İslamiyet temelli siyaset yaptığı da göz önünde bulundurulursa, Sayın Bülent Arınç‘ ın bile bile “Gıybet” te bulunması sizce ne kadar normaldir. Tabiki de normal değildi. Çünkü Sayın Arınç “Ebu Davud Miraca çıkarıldığında, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler görür ve “Bunlar kim” diye Cebrail aleyhisselama sorar. Cevap “Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir” hadisini bilmiyordu. Daha da açığı, “Gıybet olunan kimse, bedeninde, nesebinde, ahlakında, işinde, sözünde, dininde, dünyasında, hatta elbisesinde, evinde, hayvanında bulunan bir kusur, arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur” sözünü hatırlamıyordu. Zaten bilseydi, bu suçu bile, bile işlemekten korkar ve çekinirdi. Çekinmediler ve çekinmezler de, Çünkü geldiğimiz nokta itibariyle “Gıybet” yapmanın suç olduğu ortadayken birilerine yaranmak adına, alkışlamanın, yalakalık yapmanın çok daha önemli olduğu dönemleri yaşıyoruz.
Partisinin ve kendisinin kimseye biat etmediğini söyleyen Sayın Arınç, Sayın Başbakanın kimlerin ayağının dibinde oturarak poz verdiğini aslında çok iyi biliyordu. Ama bunu söyleyecek ne cesareti ne de bunun biat’ın daniskası olduğunu kabul edecek yüreği yoktu. Evet, AKP ve Sayın Bülent Arınç, kimseye biat etmiyordu. Artık biat etmek yerine, zorla ve zorbalıkla kendilerine önce emniyeti, sonra da yargıyı biatları altına aldılar. Son olarak Milli Savunma Bakanı’nın “Bedelli askerlik için Genelkurmaydan mı izin alacağız” açıklaması yaparak, Genelkurmay’ın da AKP’nin biat’ ı altına girdiğini açıkça ortaya koymuştur. Peki, neydi bunların içlerindeki Cumhuriyetçilere ve Atatürkçülere karşı olan kinleri? Ağızlarından düşüremedikleri bu dava adamlıkları ve bu davaları neydi, kime karşı bir dava veriyorlardı. Türkiye’yi AB ve ABD ye teslim etmek için mi? Yoksa Fethulla Gülen’in Türkiye’den kovulmasını kaldıramadıkları için miydi bu davaları?…
Saygılarımla
Hakan SÖNMEZ
.