İşçi sınıfına ihanet eden "bir işçi çocuğu"!

"İşçi çocuğu olması"ndan dem vuran Faruk Çelik'in Çalışma Bakanı olduğu dönem boyunca işçi sınıfının haklarına yapılan saldırıların doğrudan faili olduğu biliniyor. Bunların en başına da kıdem tazminatının kaldırılması çalışmalarını koymak gerekiyor.


"Bir işçi çocuğuyum" diyor ama işçiden yana değil...

Sen sınıfına ihanet ettin Faruk!

SivriSinekCazTürk-İş kongresinde yaptığı konuşmada, "bir işçi çocuğu olmasından" dem vurdu Faruk Çelik. Fakat hiç kusura bakmasın, sen sınıfına ihanet ettin Faruk!

9 Aralık Cuma günü başlayan ve bugün yapılacak seçimlerle sona erecek olan Türk-İş Genel Kurulu'na, işçilerin AKP hükümetine ve Türk-İş yönetimine tepkileri kadar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in ilk gün kürsüde yaptığı konuşma da damga vurdu.

Çelik, Genel Kurul'un olaylı geçmesi ve işçilerin yoğun tepki göstermeleri karşısında "kendisinin de işçi çocuğu olduğu ve çalışanlara yakın olduğu"nu söyledi.

Çalışma Bakanlığı'nda "rakipsiz" ama işçiden yana değil...

Faruk Çelik, "amelelik yapmış bakanım, bu bakanlık siyasi iktidarın ya da bakanın Bakanlığı değil. Tarafları, ortakları var. Odama gelin, odamda bağırın. Burada en çok bağıran arkadaştan daha yakınım ben. Ben işçi çocuğuyum. Ben inşaat ustasının çocuğuyum. Amelelik yapmış bir bakanım. Ben çalışana daha yakınım. Çalışma bakanı kimden yana olur" dedi.

Fazilet Partisi milletvekili iken, AKP'nin kuruluşunda yer alan Faruk Çelik, dört dönemdir milletvekili. AKP'nin 12 Haziran 2011 genel seçimlerinin ardından açıklanan 61. hükümet programı işçi sınıfının kazanılmış haklarına büyük bir saldırıyı gerçekleştireceğine işaret etmişti. 60. Hükümet'te 29 Ağustos 2007 ile 1 Mayıs 2009 aralığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan, 1 Mayıs 2009'da yapılan kabine değişikliğinde Devlet Bakanlığı'na atanan Çelik, 61. Hükümet ile birlikte, bu saldırı programını yürütmek için yeniden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak yeniden görevlendirildi.

"İşçi çocuğu olması"ndan dem vuran Faruk Çelik'in Çalışma Bakanı olduğu dönem boyunca işçi sınıfının haklarına yapılan saldırıların doğrudan faili olduğu biliniyor. Bunların en başına da kıdem tazminatının kaldırılması çalışmalarını koymak gerekiyor.

Kıdem tazminatının kaldırılması

Genel Kurul'un en tartışmalı konusu olan kıdem tazminatının kaldırılması, işten çıkarmaları ve taşeronlaştırmayı kolaylaştırıyor. Emekten yana siyasi parti ve örgütler AKP hükümeti tarafından getirilmek istenen Kıdem Tazminatı Fonu uygulamasının temel amacının emek piyasasının daha fazla esnekleştirilmesi ve iş güvencesine bir darbe daha vurulması olduğu tespitinde birleşiyor.

Konuyla doğrudan ilgili taraflar açık bir karşı koyuş sergilerken, Bakan Faruk Çelik’in daha önceki "iki ay çalışan işçi bile tazminatını alacak" sözlerini Genel Kurul kürsüsünde "bir ay"a indirmesi, "işçi çocuğu olduğu"nu söylemesine rağmen tüccar siyasetinin artık komedi halini almış bir yansıması oldu.

Faruk Çelik, kazanılmış bir hak olan kıdem tazminatını daha önce "sorun" olarak niteleyerek, kıdem tazminatının "işçiye hak, işverene zulüm" olduğunu söylemiş, "işçi, 'hakkımız' diyor, işveren 'ödeyemiyoruz' diyor. Birine hay hay, diğerine vay vay olur mu?" demişti.

Taşeronlaştırma da Bakan Çelik'in eseri

AKP hükümetinin, patronların işçileri kolayca ve hiçbir tazminat ödemeden işten çıkartma arayışından hareketle gündeme getirdiği tasarıyla, kayıtlı çalışan işçilerin kıdem tazminatlarında çok ciddi bir kısıntıya gidileceği biliniyor.

Kıdem Tazminatı Fonu uygulamasının patronun kıdem tazminatı ödeme zorunluluğunu ortadan kaldıracak ve bu durumun işten çıkarmaları kolaylaştıracak olması ise tasarı karşısındaki muhalefetin en önemli argümanını oluşturuyor. Yeni uygulamayla iş güvencesini artıran bir mekanizma daha yok edilerek emek piyasası biraz daha esnekleştirilmiş, dolayısıyla güvencesizleştirilmiş olacak. Bu da esnek ve güvencesiz çalışmanın "kural" olduğu taşeron firmaların daha da yerleşiklik kazanması anlamına gelecek.

Basın emekçilerinin "yıpranma hakkı"na tecavüz etti

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in altına imza attığı her saldırının başta bizzat kendi ağzından öne sürülmüş gerekçeleri bir bir yanlışlayan örneklerden biri çok yakın bir tarihten...

Van depreminin ardından bölgeye giderek haberlerini geçmeye çalışan gazeteciler, "güvenli" denildiği için yerleştikleri otel depremle yıkılınca iki arkadaşlarını yitirmişlerdi. Akıllara hemen AKP'nin gazetecilerin yıpranma hakkını nasıl ortadan kaldırdığı geldi. AKP hükümeti, 1 Ekim 2008'de çıkardığı SSGSS düzenlemesi kapsamında, gazetecilerin 30 senedir sahip oldukları yıpranma payı hakkını ortadan kaldırdı.

Söz konusu düzenlemenin mimarı, o dönem de aynı görevi ifa eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik idi. Faruk Çelik, gazetecilerin yıpranma payını elinden alan yasayı çıkardığı dönemde gazetecileri rencide eden, meslekle alay eden konuşmalar yaptı. Çelik, bu sene 11 Temmuz'da da bu uygulamayı savunmuş, "Yıpranmadan yıpranma payı olur mu! Yıpranacaksınız ki, yıpranma payını hak edesiniz" demişti. Çok güç koşullarda çalıştıklarını, kimsenin gidemediği yerlere giderek zor koşullar altında yurttaşlara haber ulaştırmaya çalıştıklarını herkes biliyor ama Faruk Çelik görmezden geliyordu.

"Örgütlenmeden yana olmak" böyleyse...

Geçtiğimiz Temmuz ayında çalışma hayatı ve ekonomi muhabirleri ile bir sohbet toplantısı yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, basın emekçilerinin "yıpranma hakkımızı neden kaldırdınız" sorusu karşısında, basın emekçilerinin yıpranmadığı iddiasını sürdürerek düzenlemeyi savundu. Sendikaya üye olduklarında hemen işten çıkarıldıklarına ilişkin sayısız örnek yaşayan basın emekçilerinin karşısında konuşan Çelik, "örgütlenmeden, örgütlü toplumdan yanayım" da dedi.

Faruk Çelik, 12 Eylül referandumu öncesinde "iki sendikaya birden üye olma hakkı" getireceklerinin propagandasını yapan, fakat referandumun ardından sadece bir sendikaya üye oldukları için işten atılan işçilere sahip çıkmak bir yana, sendika ve meslek odalarına dönük tehditlerini artıran AKP hükümetinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı...

Aynı toplantıda kıdem tazminatı ile ilgili açıklamalarda da bulunan Çelik, kıdem tazminatının kaldırılmasına karşı ciddi bir muhalefet örgütleyen sendikaları tehdit eder şekilde bir açıklama yaparak, "Türkiye'de gerçek sendikalı işçi sayısını gösteren istatistikleri açıklamaları halinde Hak-İş ve DİSK’in tarihe karışacağı"nı iddia etti. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre sendikalı işçi oranının yüzde 8.9 olduğunu belirten Çelik, sendikalı işçi sayısındaki düşüşteki payını açıklamadı.

İşçi cinayetleri: Failleri biliniyor!

Faruk Çelik, ülkenin her yerinden işçi ölümleri haberlerinin gelmeye devam ettiği ama özellikle de madenlerde ve tersanelerde yaşanan ölümlerin, AKP hükümetinin işçi düşmanlığının daha da su yüzüne çıktığı açıklamalarıyla tuz biber ektiği dönemin de başta gelen faillerinden biri.

Çelik, 2008 yılı Şubat ayında son 8 ayda 18 işçinin iş kazalarında hayatlarını kaybettiği Tuzla'da işçilerinin eylem yapmaları üzerine "yatıyoruz Tuzla, kalkıyoruz Tuzla" sözleriyle tepki gösterdi. Çelik'in bu sözleri "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı" sıfatıyla ve bir "işçi çocuğu" olarak söylediğini hatırlatalım.



soL-Haber



.
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/