Kazın ayağını görmeyenler!


Hesap Hatasının Bedeli


'Dr.Barış DOSTER '
.
SivriSinekCazGarip şeyler oluyor. Dış politikadaki “eksen kayması” eleştirilerine kulak tıkayanlar, “komşularla sıfır sorun” politikasını yere göğe koyamayanlar, ağız değiştirmeye başladılar. Tutarsızlıktan, istikrarsızlıktan söz ediyorlar. Dış siyasette, esen rüzgârlara göre yelken açıldığını, ilkeli tavırlar takınılamadığını dillendiriyorlar. Özellikle de İsrail’le ilişkileri gündeme getiriyorlar.

Oysa İsrail, Türkiye ile ilişkilerin biraz gerginleşse de, olumlu seyrettiğini söylüyor. ABD’nin talebiyle, Türkiye’nin füze kalkanına topraklarını açmasından dolayı yaşadığı mutluluğu gizlemiyor.

Malatya Kürecik’e yerleştirilmesi kararlaştırılan füze radarının İran füzelerine karşı İsrail’i korumayı amaçladığını biliyor. >Türkiye’nin Suriye’deki Esad karşıtlarını desteklemesinden de çok memnun. Dahası, Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret sürekli artıyor. Türkiye, Suriye’ye karşı aldığı ekonomik önlemleri İsrail’e almadı. Ocak – Ekim 2011 döneminde, İsrail’in Türkiye’yle ekonomik ilişkileri şöyleydi: İhracat 1.6 milyar dolar, ithalat 1.86 milyar dolar. İsrail’in Türkiye’ye yaptığı ihracatta yüzde 41, ithalatta yüzde 25 artış gerçekleşti. Suriye ve İran başta olmak üzere komşularıyla ilişkileri bozulan Türkiye’nin, İsrail için kendisini kalkan yapmasını, İsrail sessizce ve büyük bir keyifle izliyor. Niçin keyiflenmesin ki? Davos’ta ona “one minute” diyen Türkiye’ydi. Büyükelçisine, alçak iskemle üzerinden yapılan hakaret nedeniyle, haklı olarak tepki veren Türkiye’ydi. Mavi Marmara’ya yapılan kanlı baskın sonrasında ilişkileri en alt düzeye çeken Türkiye’ydi. Ama ticareti geliştiren de, İran’a karşı İsrail’e kendisini siper eden de aynı Türkiye.

Füze savunma sistemi radarına Rusya tepki veriyor. Türkiye’yi sert sözlerle eleştiriyor. Kaliningrad kentindeki radar sistemini aktif hale getirdi. 6 bin kilometre kapsama alanı olan radarlar İngiltere dahil tüm Batı Avrupa’yı gözlemleyecek çaptalar. Ayrıca, Krasnodar bölgesinde ve 2012’de Sibirya’da yeni nesil radar sistemlerini aktif hale getirmeyi planladığını açıkladı. ABD ile yaptığı görüşmelerden sonuç çıkmazsa Belarus’a füze kalkanı yerleştireceğini de duyurdu. Rusya gibi İran da sert açıklamalar yapıyor. Diplomasideki güçlü belleğiyle bilinen Tahran, hiç diplomatik olmayan bir üslupla, 10 gün arayla ve üstelik isim vererek, kendisine yönelik bir saldırı halinde Malatya’yı vuracağını açıkladı.

Rusya, İran, Suriye: Türkiye Çevreleniyor

Yıllar boyunca hem İslam ülkeleriyle hem de İsrail’le ilişkilerini belli bir denge içinde yürüten Türkiye’nin, şimdilerde hem İsrail, hem de onun can düşmanları olan Suriye ve İran ile arasının bu kadar açık olması nasıl açıklanabilir? Öyle ya, en basit mantık üzerinden gidersek eğer, İsrail’le aramızın bu kadar gergin olduğu bir dönemde, onun düşmanlarıyla can ciğer kuzu sarması olmasak bile, en azından ilişkilerimizin gergin olmaması beklenmez mi? Ama kazın ayağı öyle değil. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin İsrail’e yönelik kararlarına destek olduğunda, bu sayede meşru bir zeminde kalmayı hesaplıyordu, Arapların gözüne girmeyi değil. Türkiye, kimilerinin stratejik ortak olduğumuz yalanını söylemekten usanmadığı ABD’nin ve üye olmak için yanıp tutuştuğumuz AB’nin “terör örgütleri listesinde” yer alan Hamas ile ilişki kurarken bile İsrail’le bu kadar gerginlik yaşamamıştı. İsrail’in Gazze’yi bombalamasına haklı olarak sert tepki veren Türkiye, bunu da Araplardan “aferin” almak için değil, ilkesel bir tutum gereği yapmıştı. Ama bu “ilkeli ve kararlı” Türkiye, tüm ısrarına rağmen, Mavi Marmara baskını sonrasında İsrail’in özür dilemesini sağlayamadı. Yunanistan ve İsrail yakınlaşırken de, birlikte askeri tatbikat yaparken de, izlemekle yetindi. Arap liderler, BM Genel Kurul’unda Türk Başbakanı Arap Baharını savunurken, hiç oralı olmadılar. Genel Kurul salonuna bile gelmediler. En vahimi, Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas bile salonda değildi.

Hesap Hatası

Diplomaside hesap hataları yapıyor Türkiye. Ortadoğu’da her zaman belli bir saygınlığı olduğunu unutup, işi abartıyor. Arap dünyasının liderliğine oynuyor. Arapların duyarlılıklarına saygı göstermenin, onlarla yakın, samimi ilişkiler geliştirmenin ayrı, Arapların kahramanı olmanın ayrı şeyler olduğunu göremiyor. Arapların, Arap olmayan birini Arap dünyasının kahramanı olarak benimsemelerinin olanaksız olduğunu bilmiyor. İsrail karşıtı söylemlerin Ortadoğu’da sokağı bir süre için heyecanlandırsa da, kamuoyunu bir müddet etkilese de kalıcı olmadığını anlamıyor. Türkiye bu şekilde davranarak, İran’ı yalnızlaştırmak, Sünni halklar arasında itibarı artan Tahran’ı etkisizleştirip, onu Ankara ile dengelemek isteyen ABD’nin uydusu olarak algılanıyor.

Oysa ABD Türkiye’nin sandığı kadar güçlü değil. Küresel iktisadi bunalımla iyice açığa çıktığı üzere ABD’nin yaşadığı ekonomik kriz, siyasi ve askeri etkinliğini de zayıflatıyor. Bu nedenle artık daha zor, daha isteksiz, daha ağırdan alarak sarılıyor silaha. Yine bu nedenle Rusya ile Çin ile uzlaşmanın yollarını arıyor. Onlara kolay kolay rest çekemiyor. Nitekim NATO uçakları Libya’yı bombalarken ABD, hem fazla tepki çekmemek, hem Avrupalı dostlarını öne sürmek, hem de yüksek maliyete katlanmamak için başı çekmekten, önde gitmekten kaçınmıştı. Suriye’de de Türkiye’yi öne sürüp, işi silahsız- işgalsiz çözmeyi deniyor. Rusya’nın Suriye’ye destek vermek için üç gemi yollamasına, sonra da tek uçak gemisi olan Amiral Kuznetsov’u yollayacağını açıklamasına ses çıkaramıyor. Ses çıkarmak ne kelime, Fransa ile birlikte, bir süre önce geri çektikleri büyükelçilerini yeniden Şam’a yollayacağını açıklıyor.

Türkiye, dış politikada anlamı olmayan övücü sözlerin, pohpohlayıcı ifadelerin fazla etkisinde kalıyor. Abartmalara inanıyor. Diplomaside hesap içinde hesap olduğunu kavrayamıyor. Sokaktaki adamın alkışlarının, tezahüratlarının çok çabuk değişebildiğini, bugün alkışlayan kalabalıkların yarın yuhaladığını bilmiyor. Oysa hiç ayrıntıya girmeye, uzağa gitmeye gerek yok. Arap dünyasının en köklü, en güçlü kültürel birikimine sahip olan Mısır’da yaşananlar, kitlelerin bir yıl öncesine kadar alkışladığı Mübarek’in başına gelenler, ders almasını bilene çok şey öğretiyor.

Birlikte hatırlayalım. Türkiye Cumhuriyeti başbakanının Mısır ziyaretinde laik rejimi övmesi sonrasında, daha birkaç hafta öncesine kadar Tahrir Meydanı’nda onun posterlerini taşıyan Müslüman Kardeşler (İhvan) ne demişti? “Türkiye işine baksın. Bize akıl öğretmesin, model olmaya kalkışmasın. Her ülkenin koşulları, birikimi, yapısı farklıdır”.

Kısacası, diplomaside konuşmadan önce durup düşünmek, çok iyi düşünmek gerekiyor.






.
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/