Mustafa Kemal'in yürekli, onurlu askerleri



MUSTAFA KEMAL’İN YÜREKLİ ÇOCUKLARI




'Salih ŞENÖZ '

SivriSinekCazİlk kez 2009 yılının sonlarına doğru ismini duymuştum ve tek kişilik muhteşem gösterisi ‘’Hoş Gelişler Ola’’ ile tanımıştım kendisini. Selçuk Üniversitesi’nde Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği bir etkinlikti. Etkinliği düzenleyenler arasında birçok arkadaşım vardı. Bana böyle bir gösteri olduğunu, katılıp katılmayacağımı sorduklarında ‘’Nasıl bir gösteri, neyi anlatıyor?’’ diye karşılık vermiştim. ‘’Milli Mücadele Dönemi’ni ve Kuvayı Milliye Ruhu’nu anlatıyor. Hem de birçoğu hiçbir yerde gösterilmeyen 250 fotoğraf eşliğinde.’’ dediklerinde tereddütsüz kabul etmiştim. Çünkü ben, kimilerine göre son derece gereksiz, iş bulma şansı çok düşük, ‘’anlı şanlı(!) bölümlerde okuyan arkadaşlar tarafından’’ küçümsenen bir bölümdeydim yani tarih bölümünde okuyan bir öğrenciydim. Evet, ne yazık ki haklılardı, iş bulma konusunda şansım zayıftı. Fakat tarih, küçüklüğümden beri sevdiğim, ansiklopedilerde gezinirken türlü bilgiler edindiğim ve kendimi başka dünyaların içinde bulduğum, sınavlarda en yüksek notları aldığım bir alandı. Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştim. Tarihi okudukça ne kadar büyük bir hazinenin içinde olduğumu, bilgiye aç ve susuzluğumu, bu büyük okyanusta boğulmamam gerektiğini hissetmiştim. O uçsuz bucaksız büyülü okyanusta yol alırken Mustafa Kemal Atatürk adında yüce bir devrimciyle karşılaşmıştım ben. Aslında küçüklükten beri biraz aşinalığım vardı ona ama yakından tanıdıkça, yaptıklarına baktıkça, fikirlerini anlamaya çalıştıkça hayranlığım daha da artmıştı. Ne zaman ki bir derste, tartışma programında veya sohbette ‘’Mustafa Kemal’’ ismi geçse, ne zaman ki ‘’Milli Mücadele ve Kuvayı Milliye’’den bahsedilse içimde tarif edemediğim bir heyecan olur, sanki evrenin bütün enerjisi vücuduma dalgalar halinde yayılırdı. O zaman tek bir seçeneğim vardı. O gösteriye gidecektim. 2 sene içinde, ikisi İskenderun’da olmak üzere tam 3 kere izleme fırsatını buldum… (Ve böylelikle onunla abi-kardeş olduk.)

O ulusal şahlanışın anlatıldığı gösteriye gittim de neler mi gördüm ve öğrendim? Osmanlı’nın son dönemlerinde iyice işlevini yitiren, vatan savunmasını yerine getiremeyen, işgalci güçler ile mücadele edeceğine ülkeyi emperyalizmden kovmaya ve onların kökünü kurutmaya çalışanlarla savaşan imparatorluk sarayında sadece ismi olan ama ruhu olmayan erkeklerin yerine Kurtuluş Savaşı’na katılıp mücadeleyi zaferle taçlandıran Tayyar Rahmiye’yi, Gördesli Makbule’yi, Elif Ana’yı, Şerife Bacı’yı ve adını sayamadığım daha birçok kahraman kadınımızı… Bağımsızlık mücadelemizde askeri katkılarının yanı sıra Erzurum ve çevresindeki yetim çocuklardan ‘’Gürbüz Çocuklar Ordusu’’ kuran ve Sarıkamış’ta bir çocuk kasabası oluşturan, eğitime inanılmaz biçimde önem veren ve bunu pratiğe geçiren Kazım Karabekir Paşamızı… Çoluk, çocuk, genç, yaşlı, fakir, yoksul isimsiz nice kahramanlarımızı… Kısacası Mustafa Kemal’in yürekli, onurlu, gururlu, namuslu, gözü pek, vatansever çocuklarını… Bir kısmı zaten bildiğim şeylerdi ama bilmediğim o kadar çok bilgi vardı ki. Bir tarih öğrencisi olarak cehaletimden dolayı kendimden utanmıştım. Ama sahnede Utku Erişik adında tek kişilik bir ordu vardı. Mustafa Kemal’in sanat cephesinin askeri konumundaydı. Bir yazısında ‘’Ben, Kybele’nin memelerinden sütümü emmişim; anamın avucundan ayranımı içmişim… Dolaşırım Anadolu’yu Kuvayı Milliye’nin bir hayaleti gibi’’ sözleriyle belirttiği üzere Anadolu’muzu karış karış dolaşıyordu. Atamızı ve milli destanımızı her yönüyle anlatıyordu. Mustafa Kemal’den aldığı ilhamla ve ışıkla halkımızı aydınlatıyordu. Bu toprakların insanına bu ülkenin nasıl kurtarıldığını ve üzerinde yaşadığımız coğrafyanın nasıl vatan yapıldığını anlatıyordu. Atatürk’ün insan yönünü anlattığını iddia edip onu çaresiz göstererek milletinin gözünden düşürmeyi hedefleyen, ‘’romantik yazılar’’ yazıp ara sıra solculuk oynayan, bir de ‘’Mustafa’’ diye bir film yapan bir ‘’Can’’ değildi o. ‘’Dün, darda’’ iken neleri başarmışsa bugün de pek de bolluk olmayan ortamda onu başarmış bir şahsiyetti. Canını dişine takmış, inandığı ve benimsediği ideoloji uğrunda canını verebilecek kadar idealistti. Öyle olmasaydı şimdiye kadar çıkmadığı ulusal kanal bırakmamış, yapmadığı reklam ve atmadığı takla kalmamış, öpmediği el-etek bırakmamış, milyon dolarları cebine indirmiş, keyfini sürmüş, köşeyi çoktan dönmüştü…

Utku abim şimdilerde sıkıntılı ve dertli. Niye mi? Çünkü hem Genel Yayın Yönetmenliğini Güneş Erkul’un yaptığı ‘’İlk Kurşun’’ isimli internet sitesi ve gazetesi hem de kurucusu olduğu, ‘’Türkiye’de ve dünyada kitap yayımlayan tek tiyatro’’ konumunda bulunan, ‘’soytarılık yapmayan, Kral’a korkmadan ‘Çıplaksın!’ diye bağıran’’ Tiyatro Birileri’nin kapısına maddi zorluklar dolayısıyla kilit vurulmak üzere. Utku abinin kaleminden ‘’İlk Kurşun Gazetesi ve Tiyatro Birileri Kapısına Kilit’’ makalesini okuyunca ve özellikle şu ‘’İlk Kurşun gazetesi ve Tiyatro Birileri, bugün Kemalizm’in iki kalesi, Mustafa Kemal’in sesidir. Sonra bu iki kale yıkılınca, bu iki ses susunca kimse ‘ah vah’ etmesin. Nasıl memleketimizle ilgili konularda ileriyi görüp uyarıyorsak, bu konuda da gerçek gün gibi ortadadır. İki kurumun da internet sitesi bellidir, iletişim bilgileri bellidir; gazetenize ve tiyatronuza sahip çıkın. Yoksa bu gidişle kapanacağız, kapanmak üzereyiz haberiniz ola!’’ cümlelerini görünce endişeye kapıldım, huzursuz ve rahatsız oldum. ‘’Ülkenin bütün kalelerinin zapt edilmiş’’ olduğu bir dönemde bu kalelerin de düşmemesi, emperyalizme karşı kültürel savaşımızda bayrağı elden düşürmemesi için bir şeyler yapmamın, elimi taşın altına sokmamın gerektiğini fark ettim. ‘’Ne yapabilirim?’’ diye düşünürken bu konular hakkında bir yazı kaleme almamın faydalı olacağına karar verdim. Hasbelkader de olsa sesimi birilerine duyurabilme ve zorluklarla mücadele eden bu cesur insanların haklı davalarını birilerine iletebilme iradesini gösterdim. Ne kadar başarılı olabileceğim/olabileceğiz bunu zaman gösterecek. Olumlu veya olumsuz bir sonuçla karşılaşmamızı bizlerin sergileyeceği tutum belirleyecek. Yapmamız gerekenler çok zor değil, şunlar: Aylık çıkan İlk Kurşun gazetesine sadece 30 lira karşılığında yıllık abone olmak. Önsözünü ressam ve yazar Bedri Baykam’ın yazdığı, 272 sayfasına sadece 10 lira vereceğimiz, Utku Erişik’in ‘’Mustafa Kemal’in Yürekli Çocukları’’ kitabını almak. Hatta almakla kalmayıp benim yaptığım gibi eşe, dosta, arkadaşa, akrabaya bu kitabı ve yazarımızın diğer kitaplarını hediye etmek. ‘’Hoş Gelişler Ola’’ isimli tek kişilik dev gösterisini ve diğer tiyatro oyunlarını nerede oynanıyorsa takip etmek ve çevremize duyurmak, sadece kendimiz gitmekle kalmayıp yanımızda en az 2-3 kişi ile gitmek, orayı hınca hınç doldurmak. İnternet sitelerinde onların yazılarını, gösterileri ve oyunları ile ilgili bilgileri, videolarını, fikirlerini paylaşmak ve tanımayanlara bu değerli insanları tanıtmak. Utku Erişik’i, asistanı Işıl Başdaş’ı ve geçenlerde ‘’Show Tv Acun ile yıllık 155 milyon liraya anlaşmış. Adamın günlüğü 424 bin. Saatlik ücretini siz hesaplayın. Ben ağlamaya gidiyorum…’’ diyen Tiyatro Birileri’nin Genel Koordinatörü Melek Tosun’u bu kutsal davalarında asla yalnız bırakmamak. Onları asla ağlatmamak, asla sahipsiz bırakmamak, kurda kuşa yem yapmamak…

Cemil Meriç’ten alıntı yapacağım. Hani üstad, ‘’Bu memleketin büyük faciası en seçkin evlatlarının beynini ve kalbini itlere peşkeş çekmesi. Halledilmesi gereken büyük dava, bu topraklar üzerinde münevverin rahat nefes alabilecek hale gelmesi.’’ diyordu ya. Hani Bedri Baykam, Mustafa Kemal’in Yürekli Çocukları’’ kitabının önsözünde ‘’Utku Erişik, ülkenin geleceğini kendi geleceğinin önüne koyan, içerideki dinci faşizmle, dışarıdaki emperyalist kuşatmayla aynı anda mücadele eden ve bunları yaparken, sanat ve edebiyat yaptığını da bir an olsun unutmayan örnek bir aydın.’’ diye yazıyordu ya. Alın bu iki cümleyi birleştirin. Sonra da vicdanınızın ve kalbinizin sesini dinleyin. Gereğini yerine getirin. Ülkenin bu aydınlık yüzlerini karanlığa mahkum etmeyin. Atatürk’ün pırıl pırıl, yüreği vatan ve millet sevgisi ile çarpan, sanat aşkıyla yanıp tutuşan bu evlatlarına sahip çıkın. Onlara sonuna kadar destek verelim ki Atatürk’ün ve devrimlerinin, cumhuriyetimizin, vatanımızın sahipsiz olmadığını dosta düşmana gösterelim. Kendimizi el aleme güldürmeyelim. Hep birlikte güzel bir ülke kurmanın ilk adımlarını atalım. Hadi gelin şu işi başaralım.



kemalistgenclik.com



.
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..