Men, Dakka Erdoğan, Dukka Kılıçdaroğlu
Men dakka dukka:
26 Şubat Kurultayı, ne yazık ki, partimizin tarihine utanç verici bir sayfa olarak geçecektir. Tek iyi yanı: “Yeni CHP” denen ucubenin yani Kılıçdaroğlu’nun partimize oynatmak istediği rolün, kendisinden beklenen görevin iyice somut bir şekilde ortaya çıkmış olmasıdır. Hem de bizzat kendisinin ağzından. Söyledikleri ve söylemedikleriyle.
İKİ:
Utanç verici, çünkü: Hukuk ve demokrasi ayaklar altına alınmıştır. Toplantıya katılan delege sayısı olması gereken sayının altında kaldığı halde kurultay açılmış, saatler sonra çoğu sahte birtakım imzalar konarak çoğunluk varmış gibi gösterilmek istenmiştir. Buna itiraz eden Milletvekili İsa Gök, Kılıçdaroğlu’nun gözü önünde linç edilmekten devletin güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle kurtarılmışken Genel Başkan, olayı, sanki saldırıya uğrayan kendisi imiş gibi çarpıtarak dillendirmekten çekinmemiştir.
ÜÇ:
Genel Başkan sonderece sığ konuşmasında tüzük konusuna hiç girmemiş, sadece bir yerlere “Yeni CHP” hedefinin ne olduğunu resmen beyan ve teyit eden bir mesaj vererek güven tazelemekle yetinmeyi tercih etmiştir.
DÖRT:
Genel Başkan, tıpkı Erdoğan gibi Türk ve Atatürk demekten bilerek ve ısrarla kaçınmış, Erdoğan’dan farklı olarak bir kez Mustafa Kemal demiştir. Tam da Türke, Türklüğe, Atatürk’e çok yönlü saldırıların ayyuka çıktığı bir siyasal ortamda CHP Genel Başkanı makamındaki kişinin bu tavrı başlı başına bir mesajdır ve anlamı açıktır.
BEŞ:
Genel Başkan, bol bol “demokrasi” hamaseti yapmış ve Erdoğan’a yolsuzluklar üzerinden yüklenmiştir. Erdoğan’ı “yolsuzluklara batmış bir diktatör” olarak resmederken kendisini ve CHP’yi konumlandırdığı yer ise ne yazık ki Suriye lideri Esad’ın karşısında “demokrasi havarisi” rolündeki Erdoğan’ın yeridir.
ALTI:
“CHP’li Cumhuriyet Türkleri” adına Sözcüler: Ertaç Erten — Nazım Güvenç
.