4+4+4=Balyoz! Tertip… Sahtecilik… Tahrifat…
Balyoz Davası’nda, savcının mütalaası ile birlikte sona gelindi. Öyle görünüyor ki mahkeme resen bir mahkûmiyet kararı vermeye doğru gidiyor. Ne var ki dava, içinde onlarca çelişki ve usul hatası barındırıyor. İşte Vardiya Bizde Platformu’nun tekrar tekrar paylaştığı o belgeler…4+4+4=Balyoz! Tertip… Sahtecilik… Tahrifat…

Sahtelikleri aleniyet kazanmış olan ve 1.500’den fazla hatayı barındıran sözde deliller olduğu gibi kullanıldı. Tüm dosyadaki iddialar imzasız dijital verilerden oluşan 3 CD’ye dayandırıldı. Sanık savunmalarına hiç yer verilmedi.
Bu CD’ler için savcı 2003 yılında hazırlanmıştır diye mütalaa verirken teknik olarak bu CD’lerin 2003 yılında hazırlanmasının imkânsız olduğu defalarca tarafımızca kanıtlandı!
Amerikalı Adli Bilişim firması Arsenal Consulting’in analizlerine göre CD’deki en az 76 dokümanın son kaydının 2003’de yapılmış olması mümkün değil. Bu 76 doküman, ilk defa Microsoft 2007’ye dâhil edilen Calibri fontuna ve XML Şemalarına referansta bulunuyor. Teknik olarak, bu belgelerin 2006 ortasından önce kaydedilmiş olmasına imkân yok. (http://cdogangercekler.wordpress.com/2012/03/27/balyoz-cdsinin-sahte-oldugunu-saptayan-raporun-turkcesi-ve-sahte-belgelere-ornekler/)
Buna ek olarak Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yapılan incelemede, Mart 2003’de oluşturulmuş gibi gözüken Balyoz CD’lerinin içinde Office 2007’ye ait olanaklar taşıyan 80 tane dosya tespit edildi. (http://cdogangercekler.wordpress.com/2012/03/28/yildiz-teknik-universitesinin-tespiti-cdlerin-2007den-once-hazirlanmis-olmasi-mumkun-degil/)
Balyoz CD’leri üzerinde yaptıkları analizlerle CD’lerin 2003’de oluşturulmadığını tespit eden Arsenal Consulting’in Adli Bilişim uzmanları, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunan ve Balyoz belgelerini içeren 5 numaralı hard disk üzerinde yaptıkları inceleme sonucunda yine sahtecilik tespit ettiler. Spesifik olarak, Arsenal, tarihi geriye çekilmiş (en az) 120 dosya ve klasörün Samsung Sabit Diske kopyalandığını saptadı. (http://cdogangercekler.wordpress.com/2012/03/29/adli-bilisim-uzmanlari-golcukten-cikan-hard-diskte-de-sahtecilik-tespit-etti/)
Bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gidermek için bir düzenleme yapılmadı. Savunmanın hazırlattığı ilave bilirkişi mütalaa ve inceleme sayısı 19’a ulaştı. Ama bu ana kadar bunların hiçbirisi huzurda tartışılmadı. Mahkeme tarafından kabul edilmedi.
Anlaşılmaz şekilde savcılıkta “kaybedilen” Hakan Erdoğan bilirkişi raporu 15 ay gecikme ile dosyaya dâhil edildi.
Huzurda dinlenen 30 kadar kamu tanığının tamamı sanıklar lehinde görüş açıkladı. Bu durumda mahkemenin bir karar ile yargılamayı sonlandırması ve delil yokluğundan davayı düşürmesi yerinde olurdu. Bu davada savunmanın tanıkları da tüm taleplere rağmen mahkemeye ısrarla çağırılmadı.
Mahkeme Başkanı tarafından sadece 50 sayfalık sözde delillerin başlıkları okundu. Delillerin içeriği veya niteliği mahkeme huzurunda tartışılmadı. Üstelik okunan başlıklar içinde Hakan Erdoğan bilirkişi raporunun adı dahi geçmedi. Hâlbuki bir tek Hakan Erdoğan raporu dahi bu davayı düşürecek nitelikteydi.
250 tutuklu sanığın hapishane şartlarında bu delilleri inceleme ve bunlardan kendilerine atılmak istenen suç veya unsurlarının ne olduğunu anlayabilme imkânı YOK. Okunan listenin bir kopyası da ısrarla talep edilmesine rağmen sanıklara verilmedi. Sanıkların başkanca okunan bu 50 sayfalık delil konusu başlıklarına karşı “diyecekleri de” alınmadı.
Savcı mütalaasında iddianamede ve toplu tutuklamada olduğu gibi, toplu ceza istedi. Sözde 1 numaradan, 365 numaraya kadar herkese eşit 15 ile 20’şer yıl arası.
O zaman bu yargılamayı hiç uzatmadan mahkemenin resen bir mahkûmiyet kararı vermeye doğru gittiğini anlamak için zeki olmaya gerek kalmıyor.
Silivri’de yargılama oldu mu ki sona gelindi? Yoksa 14 ay önce toplu tutuklamanın yapıldığı 11 Şubat gecesi hüküm verilmiş miydi?
Bu açıkça adil yargılamaya engel ve emrivakiler ile usul yasası esnetilmek sureti ile gelinen bir durum olarak görülmektedir. Bunun hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün değildir. Türk Milleti’nin de anayasanın da sayın mahkemeye bu şekilde bir yargılama yetkisi verdiğini düşünmüyoruz.
Saygılarımızla,
Vardiya Bizde Platformu
Ulusal
.