İHH'nın AKP'yle ilişkisi ne?..

Kayıp Trilyonlar, Milli Görüş'ün Bosna için topladığı trilyonlarca liranın iç edilmesinin de adıydı. O zaman paraları İHH toplamıştı. Unutuldu gitti. Şimdi aynı İHH, Suriye için para topluyor...


Mercümek'i Suriye'ye verecekler!

SivriSinekCaz

Kayıp Trilyon Davası'nda zamanaşımı gündemde. Kayıp Trilyon, Milli Görüş'ün Bosna için topladığı trilyonlarca liranın iç edilmesinin de adıydı. O zaman paraları İHH toplamıştı. Unutuldu gitti. Şimdi aynı İHH, Suriye için para topluyor...

"Kayıp Trilyon" davasında dün zamanaşımı riski gündeme geldi. Dava kapsamında yargılanan Ali Güner, 2005’te özel belgede sahtecilik yaptığı gerekçesiyle 1 yıl 2 ay hapse mahkûm olmuştu. Bu karar Yargıtay tarafından bozulmuş, Güner, 2007’de AKP’den milletvekili seçilince de yargılama durmuştu. Güner, 12 Haziran 2011 seçimlerinde tekrar aday gösterilmeyince yargılanmasına yeniden başlandı. Ancak Güner’in avukatı Mehmet Ener ise zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle davanın düşürülmesini istedi.

Güner'in "evrakta sahtecilik" ile suçlandığı konu, Refah Partisi'nin 1997’de partiye yapılan Hazine yardımını devlete iade etmeyip, “sahte belge düzenleyerek harcanmış gibi gösterilmesi” ile ilgili. Ancak "Kayıp Trilyon"un hikâyesi, bundan ibaret değil.

Mercümek Davası: İHH trilyonlar toplayıp "kaybetti"

"Kayıp Trilyon" denilince hafızalarda yer etmiş en büyük olay, Refah Partisi'nin Bosna savaşı sırasında topladığı yardımları iç etmesi idi. 90'lı yılların başlarında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte emperyalizm derhal sosyalizmi tasfiye etmek için harekete geçmiş, ilk gözünü diktiği ülke de Yugoslavya olmuştu. Yugoslavya'da etnik çatışmalar körüklenerek ülke bölünecek, bu süreçte de siyasal islamcı hareketlerden faydalanılacaktı.

Türkiye bu işe gönüllüydü. Ülkede "Sırplar'ın katlettiği müslüman kardeşlerimiz" için yoğun bir propaganda kampanyası başlatıldı. Refah Partisi de hem Türkiye'de, hem de Avrupa'da vatandaşlardan Bosna'ya yardım için trilyonlarca lira topladı.

Yardımları toplayan kuruluş, İHH idi.

Fakat o dönem Başbakan Tansu Çiller, neredeyse her hafta kendisi ve DYP’li bakanlar hakkında gensoru önergesi veren Refah Partisi’ne karşı bir hamleye girişti ve bu toplanan paraların akıbetini sordu. Çiller 22 Şubat 1994’te, RP’nin yurtiçinde ve yurtdışında Bosna’ya yardım amacıyla topladığı paranın yarısını yerine ulaştırmadığını ve konunun ayrıntısını daha sonra açıklayacağını söyledi. Çiller’in iddiasına ilk yanıt RP Grup Başkanvekili Şevket Kazan’dan geldi. Kazan, “Çiller, RP yardımlarının yerine ulaşıp ulaşmadığını Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’e sorsun” dedi. Aynı gün Bosna-Hersek Ankara Büyükelçisi Hajrudin Somun, RP’den kendilerine para iletilmediğini açıkladı.

Bosna'dan gelen "Bize ulaşan para yok" açıklamasının ardından Mayıs 1994'te açılan soruşturmada, Refah Partisi'nin kasası olarak bilinen Süleyman Mercümek'in banka hesaplarında toplam 16,5 trilyon lira olduğu ortaya çıkmıştı. Para trafiği incelendiğinde “ Bosna’ya yardım” adı altında toplanan paraların Türkiye’den, yöneticilerinin tamamı RP’nin yurtdışındaki şubesi gibi çalışan Avrupa Milli Görüş Teşkilatı’nın üyelerinden oluşan İHH’nin Almanya’daki hesaplarına, ordan Mercümek’in Almanya’daki hesabına, oradan da yine Süleyman Mercümek’in Türkiye’deki hesabına akıyordu. Mercümek’in hesabındaki paralar, yurtiçinde ve yurtdışında birçok bankaya uğradıktan sonra RP’nin örgütlerine pay ediliyordu.

Parti yöneticileri önce Bosna için yardım toplamadıklarını, daha sonra topladıklarını ama yerine ulaştırdıklarını söyleyerek yolsuzluğu örtbas etmeye çalışıyordu. Fakat Süleyman Mercümek, açılan davalar sonucu suçlu bulunarak 20 trilyon TL para ve 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Dava kapsamında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de suçlanmıştı. Hakkında kovuşturmaya gerek olmadığı kararı verilmişti. Ancak Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Gül hakkındaki bu kararı kaldırarak yargılanması gerektiğini söylemişti. O kararın ardından Kaçmaz sürekli AKP'nin hedefinde oldu. Kaçmaz, bu süreçte yaşadıklarını geçtiğimiz hafta piyasaya çıkan "Linç" kitabında anlattı.

Şimdilerde Erbakan'ın çocukları ise, hayatı boyunca sadece siyaset yapmış olmasına rağmen muazzam bir servet sahibi olan babalarının mirasını nasıl pay edecekleri konusunda kavgaya tutuşmuş halde.

İHH'nın AKP'yle ilişkisi ne?

Siyasal islamcı hareket, öteden beri mali kaynak yaratmak için halktan çeşitli vesilelerle para toplama ve bunu çeşitli insani yardım örgütleri vasıtasıyla yapma geleneğine sahip. İHH, Milli Görüş hareketinin insanlardan para toplamak ve hem bu “gönüllü yardım” kampanyalarını siyasi bir kampanya olarak kullanıp hem de toplanan muazzam paraları denetlemek amacıyla kurduğu derneklerden birisi. Bu model Bosna-Hersek’te yaşanan çatışmalar sırasında Milli Görüş hareketinin, daha sonra “Mercümek davası” olarak da kamuoyunda tanınacak olan kayıp trilyon davasında, halktan toplanan paraları örgüte “iç etmek” için ilk defa bu çapta kullanıldığında, kullanılan örgüt İHH idi. Dolayısıyla o dönem Milli Görüş kadroları olan AKP’liler için İHH, zaten hareketin bizzat kurduğu, organik bağları olan bir yapılanmaydı.

AKP çizgisinin Milli Görüş’ten ayrılmasının ardından İHH içinde AKP’ciler ağır basmaya başlamıştı. İHH, halen AKP ya da Milli Görüş’ten birisine doğrudan doğruya ait değil, örgüt içinde iki çizginin de belirli bir etkisi var. Ancak İHH’daki AKP’cilerin gücü, Milli Görüş çizgisini (bizzat Necmettin Erbakan’ın talimatıyla) kendi tekelinde başka bir “yardım derneği”, Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni kurmaya yönlendirmişti.

Tıpkı (Almanya’da açılan davanın tüm kanıtlarıyla ortaya koyduğu üzere) bu modelin bir başka temsilcisi olan Deniz Feneri’nde olduğu gibi, dernek Türkiye ve Almanya’da aynı isme sahip, (Deniz Feneri davasıyla birlikte görüldüğü üzere para transferlerinde kolaylık sağlamak ve kendilerini korumak amacıyla) kağıt üzerinde birbiriyle alakasız, ancak gerçekte aynı yapının parçaları olan Almanya ve Türkiye ayaklarından oluşuyor.

AKP’nin bu dernekle bağı o derece kuvvetli ki; 23 Temmuz 2005’te katıldığı bir düğünde havaya beş şarjör kurşun boşaltmasının ardından kamuoyunda “tabancalı vekil” olarak tanınan AKP Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İHH’nın Avrupa sorumlusuydu.

İHH: Bir dış politika aracı

İHH örgütlenmesi, denildiği gibi doğrudan AKP'nin kontrolünde değil. Milli Görüş geleneğinden gelen farklı hareketlerin, yapılanma içerisinde çeşitli ağırlıkları var. Ancak İHH, AKP döneminde hemen tüm dış politika açılımlarında hükümetin istediği doğrultuda işler yaptı. Hükümetin en fazla köpürttüğü zamanda Somali kampanyasını başlatmıştı.

Daha önemli bir örnek, Mavi Marmara olayı idi. İsrail'in baskın yaparak 9 kişiyi öldürdüğü Mavi Marmara gemisini İHH organize etmişti. Ancak iş, AKP'yle kol kola yapılıyordu. Aslında başta planlanan, gemide bazı AKP milletvekillerinin de gitmesiydi. Ancak İsrail'in katliama hazırlandığı anlaşılınca AKP'nin bundan çekindiği anlaşıldı.

Şimdilerde ise İHH, Suriye konusunda atakta. Örgüt, aktif olarak Suriye muhalefetinin yanında yer alıyor ve "Esed zulmünü" hedef alan açıklamalar yapıyor.

TKP: Mercümek'i Suriye'ye verecekler

Türkiye Komünist Partisi'nin günlük yayın organı TKP'nin Sesi'nde de dün bu konuya şöyle değinildi:

Süleyman Mercümek, Refah Partisi'nin kasası olarak biliniyordu. 1995 yılında Bosna'ya yardım için toplanan paraları "iç ettiği" daha doğrusu iç ettirdiği iddialarıyla ilgili olarak yargılandı. Mahkeme 20 trilyon 655 milyar lira para ve 4 yıl 1 ay hapis cezasına hükmetti.

Yargıtay Bosnalı komutanların ifadesi alınması gerektiğine karar verdi. Komutanları bulmak zor(!) Yıllar sonra bilin bakalım ne oldu? Zaman aşımı!
Mercümek'in iç ettiği paraları toplayan İnsani Yardım Vakfı idi. İHH!
Şimdi İHH büyük boy afişler basmış.
Suriye'de "Onbinlerce ölü, kayıp, tutuklu ve mülteci" olduğunu duyurmuş.
"İnsanlık şimdi Suriye için!" demişler ve hesap numaralarını vermişler.
Paranız varsa Mercümek'e verin, Suriye'yi kurtarsın; cennete gidersiniz.


soL - Haber

.
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..