Yaptımsa ben yaptım! Ne olmuş...
Oslo’ya da ben gönderdim...
Yaptımsa ben yaptım! Ne olmuş...

Oslo’ya da ben gönderdim
MHP lideri Bahçeli’nin, referandum öncesinde, “PKK ile masaya oturuyorlar” açıklamasını iftira ve şerefsizlik olarak değerlendiren Başbakan Erdoğan, Çin dönüşü Hakan Fidan ile ilgili soru üzerine tarihi itirafta bulundu: İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim.
“Şerefsiz kim!”
Erdoğan’ın itirafına MHP’den tepki yağdı. “Bu itiraf Başbakan’ın tarihe not düşecek ayıbıdır” diyen Mehmet Şandır şöyle konuştu: “Sayın Erdoğan, ‘İspat etmezlerse şerefsizdirler’ demişti. Şimdi görüşmelerin kendi talimatıyla gerçekleştiğini itiraf etti. O zaman şerefsiz kim?”
Yüce Divan yolu göründü
MHP’li Yusuf Halaçoğlu da, MİT’çileri kurtarma operasyonu sırasında AKP’lileri “Başbakan’a öyle bir yük yüklüyorsunuz ki, bundan sonra Başbakan sorgulamaya alınacak” diye uyardığını ifade ederek şunları söyledi: Önünde sonunda bu yolun sonu Yüce Divan’a gider.
Ne demişti
21.08.2010
"Bizim dört kez bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar,bu alçakça iftirada bulunanlar bunun hesabını her yerde vereceklerdir."
Teröristlerle pazarlığı 599 gün sonra itiraf etti
Bahçeli’nin 2010’da “PKK ile pazarlıktalar” eleştirisini “şerefsizlik” diye yorumlayan Erdoğan, MİT Müsteşarı’nı teröristlerle pazarlığa gönderdiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a PKK ile pazarlık masasına oturulması talimatını verdiğini 599 gün sonra itiraf etti. 12 Eylül 2010’daki referandum öncesinde Kayseri mitinginde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “PKK ile pazarlık yapılıyor” eleştirilerini “Bizim dört kez bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar bunun hesabını her yerde vereceklerdir” diye yanıtlamıştı. Çin seyahatinden dönerken tarihi bir itirafta bulunan Erdoğan, Hakan Fidan’la ilgili soruya, “O benim sır küpüm. İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim” karşılığını vermişti. Başbakan’ın itirafına milletvekillerinin tepkisi şöyle oldu:
Kim şerefsiz
Mehmet Şandır (MHP): Başbakan’ın tarihe not düşecek ayıbıdır. ’40 bin insanımızı katleden PKK terör örgütü ile görüşen siyasetçi şerefsizdir. ‘Bu söz Başbakan’a aittir. Şimdi kimin şerefsiz olduğunu Başbakan’a sormak gerekir. Başbakan o zaman ‘Görüştüğümüz iddia ediliyor. İspat etmezlerse şerefsizdirler’ demişti. Şimdi kendisi görüştüklerini söylüyor. O zaman sözünü hatırlatmak lazım. Terör örgütüyle bir siyasi lider olarak görüşmek şerefsizliktir. Bunu Başbakan söylüyor. Başbakan’ın takdirine sunarım.
Gerçek ortaya çıktı
Sinan Oğan (MHP): Başbakan kendi ağzıyla itiraf ediyor. Bu itiraf aynı zamanda o gün kullandığı cümlelerin de adresini tayin ediyor. Başbakan ‘İmralı’ya da gittik, Oslo’ya da gittik, bunların da talimatını ben verdim’ diyor. Biz de o gün bunu söylüyorduk. ‘Bunları iddia eden şerefsizdir’ ifadesini biz kullanmadık, Başbakan kullandı. Bu açıklamalarla kullandığı kelimelerin muhatabı oluyor. Herkes Başbakan olabilir ama herkes devlet adamı olamaz. Öyle anlaşılıyor ki Başbakan teröristlerle daha çok masaya oturacak. Yani ’dün de teröristle pazarlık yaptık, yarın da yapmaya devam edeceğiz’ demek istiyor.
Yüce Divan yolunda
Yusuf Halaçoğlu (MHP): Daha önceki beyanatın sahibi de Başbakan şimdiki beyanatın sahibi de Başbakan. Dolayısıyla söyleyecek bir laf yok. Bu durumun hukuki boyutu da var. MİT Müsteşarı’nın ifadesinin alınması için savcılığın izin talebi Başbakanlık’ta. Bu açıklamalar yargıya da müdahale anlamı taşır. Eninde sonunda bu yolun sonu Yüce Divan’a gider.
“Şerefsizlik damgası muhatapların alınlarından çıkmayacak”
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Başbakan Erdoğan’ın PKK ile görüşülmesini kendisinin istediği yönündeki beyanını, AKP’nin teröre tam teslim olduğunu, Kandil’de yüzsüzce, İmralı’da onursuzca milletin haysiyet ve itibarını iki paralık ettiğini ispatladığını söyledi. Büyükataman, “İmralı canisiyle, görüşme yapıldı yapılmadı çerçevesinde gelişen şerefsizlik damgası da muhataplarının alnına yeniden çıkmayacak şekilde kazınmıştır. Başbakan’ın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı Oslo’ya da İmralı’ya da kendisinin gönderdiği beyanı, MİT Müsteşarlığı’nı içine düşürdüğü ihanet kuyusundan kurtarma, daha doğrusu Türk milletinin bu ihaneti görmesini engelleme çabalarıdır” iddiasında bulundu. Büyükataman “Başbakan iddiaları ispatlamayanın şerefsiz olduğunu söylüyordu, şimdi bu açıklamalar neyin nesi” dedi.
“Alçakça iftira attı” demişti
Türk siyasi tarihine damgasını vuran, Başbakan Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki ’şerefsiz’ polemiği Temmuz 2010’da şöyle gelişmişti: 12 Eylül referandumu öncesinde ’hayır’ propagandası yapan Bahçeli, sık sık AKP ile İmralı arasındaki müzakereleri ve iktidarın terör örgütüyle işbirliğine gittiğini gündeme getirmişti. Başbakan Erdoğan da, Bahçeli’nin iddialarına Kayseri’den şöyle cevap vermişti: “Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. Biz terör örgütü ile hiçbir zaman masaya oturmadık, hiçbir zaman da oturmayacağız. Bizim felsefemizde, anlayışımızda böyle bir şey olamaz. Kendilerine baksınlar. Teröristbaşını asma sözünü kim verdi. Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu iktidar hiçbir zaman terör örgütü ile masaya oturmaz. Biz milletin avukatlığını yapıyoruz. Ey Kılıçdaroğlu ve Bahçeli bizim masaya oturduğumuzu iddia ediyorsanız ispat etmek zorundasınız. Eğer bunu ispatlamazsanız müfterisiniz.”
MİT ile PKK’yı görüştürmek suç!
Avukat Vural Ergül, Başbakan Erdoğan’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı İmralı ve Oslo’ya göndermesine tekpi gösterdi. Ergül, kuruluş yasasına göre “istihbarat dışında görev verilemeyen MİT’in Başbakan tarafından PKK ile görüşüp, müzakere etmeye yönlendirilmesinin suç olduğunu” belirterek bunun tek istisnasının “Milli Güvenlik Kurulu Kararı” olduğunu söyledi. Ergül, PKK ile müzakerelerde bulunmanın istihbarat faaliyeti olmadığının altını çizerek, “MİT’in görevi, kanunla belirlenmiştir. Kanunla açıkça, ’MİT’e istihbarat görevi dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez’hükmü getirilmiş. MİT, istihbari faaliyet dışında başka işlerle kimse tarafından görevlendirilemez. Bunun tek istisnası var, o da Milli Güvelik Kurulu’nda belirlenecek diğer görevleri yapmak. Şimdi, Başbakan ya suç işliyor ya da MİT-PKK görüşmesi için MGK tarafından görev verildi” diye konuştu.
.