'Biz kazanacağız...'


Özyürek: "

Gün, eylemli olarak harekete geçme günüdür"



SivriSinekCazAtatürk’le, Cumhuriyet’le tümden hesaplaşmak üzere artık maskesini tümden sıyıran, Türk Ordusu’nu tasfiye eden, kendi faşist hukuk rejimini kuran bir iktidarla karşı karşıyayız. Küresel çetenin işbirlikçileri Kemalist Cumhuriyeti yok etmeye ilk kez bu kadar yakınlaşmıştır. Türkiye artık demokratik ve laik bir hukuk devleti değildir, gerici ve faşist bir diktatörlüğe dönüştürülmüştür. Bağımsızlık ve özgürlüğümüzün güvenceleri birer birer yok edilmektedir. Ulusal gün ve bayramlarımız yasaklanmış, kurtarıcı ve kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk Türk halkına unutturulmak istenmektedir.

Bürüksel ve Washington’un Türkiye’deki operasyon merkezleri olarak kurulan ve çalışan AKP ve BDP tam da bu süreçte “Bölünme Anayasası”nı hazırlamak için kolları sıvamışlar, azımsanamayacak bir yol da almışlardır.

Bölünme Anayasasının, Komisyon çalışmalarıyla TBMM içinde engellenebileceği beklentisi, bir yandan “Bölünme Anayasasının” Meşruluğunu sağlarken, diğer yandan ayağa kalkması gereken toplumsal muhalefetin afyonlanması, böylece etkisiz kılınması, yatıştırılması işlevi görmektedir.

Çünkü sözde “yeni” özde ise “bölünme” ya da “Güncelleştirilmiş Sevr Dayatması” olan Anayasanın metni, Küresel Çetenin kurnaz Mimarlarınca, Beyaz Saray’ın dehlizlerinde Pentagon ve CIA kodamanları tarafından çoktan yazılmıştır. Oslo’da AKP ve PKK bu metin üzerinde anlaşmaya varmışlardır. Uzlaşma Komisyonu’nun görevi, CHP ve MHP’yi de bu kirli sürece bulaştırmaktır.

Komisyonda yapılacak olan şey ise: “Virgülü şuraya mı koyalım, bu cümle satırbaşı olsun, bu konuyu daha önce koyalım” gibi bir redaksiyon çalışmasıdır

Bu koşullarda parlamento içindeki Muhalefetin Bölücü Anayasayı engelleme olanakları ve şansları yoktur. Çünkü AKP, BDP ve “Muhalefet Partileri içindeki yedek kuvvetlerin” oyları Bölücü Anayasanın Meşruiyet kazanması için fazlasıyla yeterlidir.

MHP ve CHP’yi Bölücü Anayasa masasına oturtan AKP, onların masadan kalkmamaları için, tehdit, şantaj dâhil, şeytana pabucunu ters giydirecek her türlü oyunu sahneye sürüyor.

Bölücü Anayasayı engelleyemeyen, engelleme olanağı da olmayan, ancak milletin gözünde meşrulaştırılmasına katkı koyan Muhalefet Partilerinin “meşruluk” anlayışlarının ölçütü ise üzülerek belirtelim ki Meclisteki “parmak” hesabıdır. Yani, Türkiye’nin varlık ve bütünlüğü, Meclisteki parmak hesabına mahkûm edilmiştir.

Hanımefendiler-Beyefendiler “Parmak Hesabıyla” bize dayatılan, adına “yeni anayasa” denilen bu ucube, bir teslimiyet belgesidir.

Biz bu ülkeyi parmak hesabıyla mı kazandık ki parmak hesabıyla teslim ediyoruz? Bu ülke, bu vatan yüz binlerce ve yüz binlerce şehidin kanıyla, gazilerin süngüsüyle kazanıldı.

Parmak hesabıyla yazılan “Sevr Paçavrası” idi. Süngüyle-namluyla yazılan ise “Görkemli Lozan Antlaşması”

Sevri yeniden yazma gafletine düşen devşirme ve dönmelere, işgal güçlerinin sadık hizmetkârlarına buradan hatırlatıyoruz. “İhanetlerinizin Bedelini Ödemedikçe, vatan toprakları üzerindeki “son ocağı” söndürmedikçe Sevr Anayasasını yazdırmayacağız. Bu böyle biline.”

Sevr Paçavrasının avukatlığına soyunan, Kartel Medyasının köşe başlarını tutmuş, Vicdanları körleşmiş, kalemleri de tıpkı zihinleri gibi tutukluk yapmış olan devşirme-dönmelere de bir hatırlatmada bulunalım. Bağımsızlık savaşımızın pervasız düşmanı, devşirme Ali Kemal’in akıbeti sizlere kendi akıbetinizi hatırlatmıyorsa, günü geldiğinde biz size hatırlatırız.

Bu gün artık iyice anlaşılmıştır ki, Sevr Anayasası Meclis Duvarlarının arkasından engellenemeyecek. Öyleyse geriye tek bir çözüm kalıyor. Sevr’i onaylayan Damat Feritlerin, Vahdettinlerin Ali Kemallerin, Anzavurların, Çerkez Ethemlerin, Saidi Nursilerin, Derviş Vahdetiler’in torunlarının karşısına –Lozanın Mimarları Mustafa Kemaller, İsmet Paşalar ve daha binlerce vatan kahramanının torunları olarak, tıpkı atalarımız gibi yeniden ayağa kalkmak. Bizler, sizler hepimiz “damarlarımızdaki soylu kandan” alacağımız güçle, bu hayâsız akını durdurabiliriz. İşte bu toplantı bunun için yapılıyor.

* KURUCU İRADE OLMAYAN HİÇ BİR MECLİS YENİ ANAYASA YAPAMAZ.

* YENİ ANAYASA YAZILMASI UZUN SÜREDİR ABD VE AB’NİN GÜNDEMİNDEDİR VE YAZILMAKTA OLAN ANAYASA METNİ KÜRESEL GÜÇLERİN İSTEĞİYLE VE DAYATMASIYLA HAZIRLANAN KÜRESELCİ BİR ANAYASADIR. MİLLİ BİR ANAYASA OLMAYACAKTIR. Sizlere bunun da üstünde bir şey söylemek istiyorum. Eğer bu anayasa kabul edilirse Türkiye kaçınılmaz bir iç savaşla karşı karşıya kalacaktır.

“Hiçbir ülke yoktur ki kendi içerisinde bizim kadar çok hain yetiştirebilsin” diyen İsmet İnönü’yü anmadan geçemeyeceğiz. Hain o kadar arttı ki, küresel çete neredeyse seçme sınavı yaparak ihtiyaç fazlası hainleri elemeye başlayacak.

Türk tarihinde hiç bir zaman, bir yönetim kendi ülkesine karşı bu kadar acımasız ve ihanet içinde olmadı. Bir yandan ülkemizi parçalamak isteyen bir projenin (BOP- yeni Sevr) eş başkanlığı yapılıyor. Diğer yandan aynı küresel çetenin istemleri ile örtüşen, SEVR coğrafyasını resmiyete dökmek için gerekli hukukun tamamlayıcısı olan yeni SEVR Anayasası, işgal güçlerinin, mütareke Medyasının, Küresel Çetenin Türkiye temsilcileri olan siyasal partilerin “Mutabakatı” ile hazırlanıyor.

Türk milletinin gerçek sesi olan, bu hain mutabakata karşı çıkabilecek ve faşist tahakküme direnebilecek bir siyasi irade zorunluluktur. Çünkü sorun Türk ulusunun varlığını sürdürüp- sürdürememesi sorunudur.

Türkiye’de eğer bir kişi zihinsel, bedensel yetilerini yitirirse böyle kişilere mahkemeler vasi tayin eder. Mahkeme çok iyi inceleyerek kararını verir. Vesayet altına giren o kişinin artık iradesi yoktur.

Eğer bu iş devletlerarasında olursa buna “manda” diyorlar. Manda, vesayet altına girmek demektir.

Manda altına girmek, ben kendimi yönetemem, ben zayıfım. Benim zihinsel yetilerim gitti, benim kendimi yönetecek ulusal iradem kalmadı, ben sana sığındım, demektir.

Yapılan, yapılmaya çalışılan “Yeni Anayasa” Türkiye’nin Vesayet altına alınmasının hukuksal yazılımı yasal kılıfıdır. Yeni Anayasa Türk halkının emperyalistler tarafından ordusuzlaştırılma ve devletsizleştirilmesidir.

Ulusal Egemenliğimizin Kâbe’si TBMM eliyle, ulusal egemenliğimiz küresel çeteye peşkeş çekiliyor. Bu nedenle bu bir “Manda Anayasası”dır.

Küresel Çete’nin mandasına girdikten sonra sizin iradeniz yoktur! Asıl meclis Brüksel’dir-Washington’dur. Sizin iradeniz dışında yapılan yasalar sizi yönetecektir! Ulusal egemenliğin elden gitmesi işte bu demektir! Buna razı olacak mıyız?

Mustafa Kemal Atatürk yine çözüm yolunu bizlere gösteriyor.“Türkiye’yi böyle yanlış yollarda boğulma ve yok olma uçurumuna sürükleyenlerin elinden kurtulmak gerekir. Bunun için bulunmuş bir gerçek vardır, ona uyacağız. O gerçek şudur: Türkiye’nin düşünen kafalarını büsbütün yeni bir inançla donatmak… Bütün ulusa sağlam bir maneviyat kazandırmak.” Bütün Ulusa “Sevr’in güncelleştirilmiş bir kopyası olan” Yeni Anayasa paçavrasının içerdiği tehdit ve tehlikeleri, yolda, sokakta, bulduğumuz her yerde ve her ortamda halkımıza anlatacağız.

“Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır”
(1930). Mustafa Kemal ATATÜRK

Atatürkçüler; Tıbbiyeli Hikmet kadar cesur, Mustafa Necati kadar idealist, Hasan Tahsin kadar yurtsever, Hasan Ali Yücel kadar yaratıcı, Reşit Galip kadar yürekli ve açık sözlü, İsmet Paşa kadar dirayetli olmalı. Siyasal öngörüsü zayıf, önündeki çukuru göremeyen, Kişisel kaygılarını, çıkarlarını, hırslarını vatan savunmasının üstünde ve önünde gören, Brütüs olma konusunda marifetli(!)ufuksuz kişilerle düze çıkılamaz. Muhakkak ufkun ötesini de gören ve bilenlerle yürüyeceğiz .

Gün, ağlama, şikâyet etme, izleme günü değildir. Gün, eylemli olarak harekete geçme günüdür. Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizlere sesleniyor. “Kurtuluş için, bağımsızlık için eninde sonunda düşmanla, bütün varlığımızla vuruşarak onu yenmekten başka karar ve çare yoktur ve olamaz.

Ordu ile savaş ile inat ile bu işin içinden çıkılamaz biçimindeki kaynağı dışarıda bulunan öğütlere uymakla bir vatan, bir ulus bağımsızlığı kurtarılamaz. Emperyalistlerin pençesine düşen bir kuş gibi yavaş, sefil bir ölüme mahkûm olmaktansa babalarımızın oğlu sıfatıyla vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ederiz.”

“İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk milleti Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar”. Yılmayacağız, korkmayacağız. Zafer, Zafer benimdir diyebilenin; Başarı, başaracağım diye başlayanın ve başardım diyebilenindir..! Onlar değil biz kazanacağız. Yolumuz, yolunuz açık olsun.

Tüm katılımcılara saygılar sunuyorum.


Mahmut ÖZYÜREK/ADD Isparta Şube Başkanı
Isparta Ulusal Güçbirliği Eşgüdüm Sorumlusu.
(“MİLLİ ANAYASA FORUMU- ISPARTA BULUŞMASI” AÇIŞ KONUŞMASI)

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/