Ey muhalefet, siz yoksa?..
EY MUHALEFET,
FARKINDA MISINIZ?
'Ali ERALP '

Ta 1980’lardan gelen oyuncular bunlar.
Sponsoru, finansörü, eğiticisi Amerika.
Emperyalizm, yedi düvelin Türk ulusuna kabul ettiremediği Sevr’i onların aracılığı ile kabul ettirme yolunu seçti.
Karşı devrim sahnesinde oyun oynuyorlar şimdi. Cumhuriyet Devrimleri üzerinde horon tepiyorlar. Dans ediyorlar. Oyunun adı “Cumhuriyet Yıkıcılığı…”
Ey muhalefet, siz kiminle dans ettiğinizin farkında mısınız?
Çok uzaklardan geldi onlar. Yıllar ötesinden…
1923 Devriminden önce de vardı onlar, 1923 Devriminden sonra da… Atatürk’ün sağlığında “Şeriat devleti isterük” diye bağırdılar. Kubilay’ı kestiler.
Zaman zaman demokrasi trenine bindiler…
Zaman zaman deve sırtında yolculuk yaptılar.
Zaman zaman mehter takımı gibi yürüyerek yol aldılar…
Yani bir adım ileri, iki adım geri… Sert tepkilerle karşılaşınca geri adım attılar…
Bol bol yalan söylediler. Takıyye yaptılar…
Çünkü ustaları onlara öyle öğretmişti:
“ Hedefe ulaşıncaya dek takıyye yapacaksınız, gerçekleri gizleyeceksiniz. Hedefe ulaşmada her yol mubahtır…”
Hedef laikliğin, Kemalist düzenin yok edilmesiydi.
Epey yol kat ettiler.
Artık Atatürk rozeti takanlar camiye alınmıyor. Bazı kentlerde içki yasağı getirildi. Artık Cemaatler, tarikatlar her köşe başında bir kuran kursu açabilecek…
“Tek din”den söz etmeye başladılar…
Açık açık anayasa ihlali yapıyorlar. Anayasayı çiğniyorlar.
Ulusal bayramları yasakladılar.
Çağdaş, laik okulları imam hatiplere dönüştürdüler.
Vatanı yabancılara parsel parsel satmak için kanunlar çıkardılar.
Şimdi sıra Kürt, Türk, Ermeni, Rum, Laz, Çerkez diye Türkiye’yi eyaletlere, özerk bölgelere ayırmaya, parçalamaya geldi. Onun anayasasını oluşturuyorlar. Yani PKK, CIA ile birlikte tertipledikleri Oslo Anayasasına geçerlilik kazandırmaya çalışıyorlar…
Ey muhalefet, yoksa siz yeni, demokratik bir anayasa yaptığınızı mı sanıyorsunuz?
Böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Hem de külliyen yanılıyorsunuz…
Siz sadece, önceden hazırlanıp, önünüze konan “Bölünme Anayasası”nın maddelerini görüşür gibi yapacaksınız. Böylece hem kendinizi, hem halkımızı aldatacaksınız.
Onlar, Türklük, laiklik, Cumhuriyet, ulus devlet, üniter devlet, Atatürk milliyetçiliği kavramlarını yok etme hazırlığını çoktan tamamladılar.
Siz sadece bu suça ortak olacaksınız.
İktidar sizinle aynı masada, halka karşı birlik bütünlük manzaraları sergilemeye çalışıyor.
Anlamıyor musunuz?
Ey muhalefet, siz kiminle dans ettiğinizin farkında mısınız?
Boynunda “Laiklik karşıtlığı eylemlerin odağı olmuş” bir levha asılı partiyle yeni ve çağdaş bir anayasa yapılacağına gerçekten inanıyor musunuz?
Gelin bu sevdadan vazgeçin…
Ne sizin ne de iktidar partisinin yeni bir anayasa yapma hakkınız ve yetkiniz vardır…
Sonra bunun hesabını onlar gibi siz de veremezsiniz…
Türk, Türklük, milliyetçilik denilince mangalda kül bırakmayan MHP’lilere sesleniyoruz: Oslo Anayasası ile bu kavramların Anayasadan bütünüyle silineceğini görmüyor musunuz?
Bu oyunda size “figüran” rolü verildiğinin bilincine ne zaman varacaksınız?
Milletvekillerinizi bile kurtaramadınız zindanlardan… Milletvekillerinizi esir alan bir iktidarın yaptığı anayasayı nasıl içinize sindireceksiniz?
BOP eşbaşkanları ile demokratik, laik, çağdaş bir anayasa yapıldığı nerede görülmüştür?
Gelin, kırmızı çizgilerinizi ve “olmaz”larınızı baştan masaya yatırın.
Türk, Türklük, Laiklik, Atatürk Milliyetçiliği, üniter ve ulus devlet, cumhuriyet kavramlarını önceden kabul ettirin onlara. Etmezlerse, şanınızla, şerefinizle masadan çekilin…
Sonra görüşmelerden yarı yolda kalkmanın ne size ne de ulusumuza bir yararı olacaktır. Çünkü siz kalktıktan sonra onlar yine bildiklerini okuyacaklardır.
Bu yol çıkmaz yoldur.
Çıkmaz sokaktır.
Yol yakınken TABANIN SESİNE de kulak vererek, görüşmelerden ayrılın…
Artık “demokrasi, insan hakları, darbecilerle hesaplaşma” oyunu oynamaktan vazgeçin…
“Darbecilerle hesaplaşma” çığırtkanlığı altında dışarıda general, komutan, yurtsever bırakmadılar.
Görmüyor musunuz? Duymuyor musunuz?
BDP, Amerika’dan yeni planlarla, yeni direktiflerle döndü. Demokratik özerklik istiyor…
Görmüyor musunuz? Duymuyor musunuz?
Bakarkör mü oldunuz?