Silivri zindanlarına da güneş doğacaktır...
BABALAR GÜNÜNÜ BABASIZ KUTLUYOR ÇOCUKLAR
SANIYORSUNUZ BU DEVRAN?
'Ali ERALP '

Şimdi genç kız oldu.
Ama Tuncay Özkan hâlâ içeride.
Hem de hücrede…
Yargılanıyormuş…
Öyle diyorlar…
Peki, suç?
Suç ne?
Suçu ne?
Kanıt? Delil?
Nerede?
Bilen var mı? Bulan var mı? Gören var mı?
Birisi bana söylesin.
Söylesin ki ben de inanayım. Bakın ne diyor Nazlıcan:
“Bayram seyran olmaz, hücreden içeri Pazar günü konmaz
Babalar günü kutlanmaz Silivri’de…
Ah benim canım babam, sevmesine çok severiz Silivri’yi yatandan ötürü…”
Feryat ediyor…
Bu genç kıza bu sözleri söyletmeye kimin hakkı var? Kimin hukuku var? Nasıl hukuk bu?
İnsan olan insan bunu yapar mı?
Babasından ayrı bir başka genç kız, bir özlem uzmanı, Özlem Balkis Aktuna da şunları yazıyor:
“Bugün 15 Haziran yine bir duruşma daha başlıyor, umutsuz, yorgun kalplerimizle yola çıkıyoruz…
Bu Pazar 17 Haziran, yine babalarımızdan ayrı bir babalar günü geldi…
Kahramanım ömrüm boyunca hep uzaktaydı, doğum günlerimizi, anneler – babalar günlerimizi, mezuniyet, sınav sevinçlerimizi hep kahramanımızın döneceği güne ertelerdik…
Benim kahramanım hep mücadele etti, hayatın şartları ile, hiç şikayet etmeden, yılmadan…
Ama… Bu gidişi çok farklı oldu, onun bir aslan olduğunu bilenler, onu bir kafese koydular ki, mücadele edemesin…”
Çocuklarının kılına zarar gelmesin diye çürük raporu alanlara soruyorum şimdi:
Yukarıdaki satırları bu genç kızımıza yazdıranlara soruyorum:
“Suç yokken, kanıt yokken, bir insanı sevdiklerinden ayırmak, yıllarca taş duvarlara, beton yığınlarına hapsetmek, mahkûm etmek hangi dinde, hangi imanda, hangi insanlıkta vardır?
Hem de bir “Bebek katiline ev hapsi” planları yapılırken…
Nasıl bir zulümdür bu.
Nasıl bir işkencedir bu.
Hep böyle sürer mi sanıyorsunuz bu devran?
Hep böyle devam eder mi sanıyorsunuz.
Ne demiş atalarımız:
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…”
Çıkacak sevgili Nazlıcan,
Çıkacak sevgili Özlem…
Bunu adım gibi biliyorum.
Sakın “umutsuz, yorgun” olma Sevgili Özlem. Sakın…
Başınız babalarınız gibi hep dik olsun.
Hep dimdik durun.
Yere saplı kara bir bıçak gibi…
Kırılsanız da eğilmeyin, bükülmeyin…
Bir bayrak gibi dalgalandırın yüreğinizde…
Yüreklerde…
Zafer doğrunun, haklının, namuslunun, onurlunun, yurtseverin olacaktır…
İnanın,
Silivri zindanlarına da güneş doğacaktır…