Abdullah Gül’ün Yüce Divanlık suçu

Komşu ülkenin Milli Savunma Bakanı, Yardımcısı ve İçişleri Bakanı gibi en üst düzey yöneticileri alçakça bir terör saldırısıyla katlediliyor.


Abdullah Gül’ün Yüce Divanlık suçu


.com/blogger_img_proxy/


İNSANLIK VE DEVLET TERBİYESİ

Bu durumda önce insanlık, sonra devlet adamı terbiyesi ve nezaketi en nihayet devletler arası ilişkilerin edep ve erkânı neyi gerektirir?
Üzüntü dile getirilir, başsağlığı dilenir. Şu ana kadar böyle bir açıklamaya tanık olunmadı.

YENİ BİR İTİRAF

Abdullah Gül, Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo Ondimba ile görüşmesi üzerine saat 12.30’da basın toplantısı yaptı. Şam’daki suikast sabah gerçekleşmişti ve kuşkusuz Türkiye yöneticileri biliyordu. Ancak bunun önemi yok. Abdullah Gül, ister suikasti biliyor olsun, ister henüz öğrenmemiş olsun, kameralar karşısına geçerek yaptığı açıklama, her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı için utanç vericidir.

Abdullah Gül, Suriye’deki terörü kınayacağı yerde, Suriye devleti yönetimini “gayri meşru” ilan edecek kadar dengesiz bir açıklama yapmış, kişilik ve kimliğini bütün çıplaklığıyla sergilemiştir. Abdullah Gül, bu açıklamasıyla, Suriye devleti yöneticilerine yapılan terör eylemlerini yapan ve yaptıranlarla ortak amaçlar taşıdığını itiraf etmiştir.
Amerikan gazeteleri dahil, artık bütün dünya basını, Suriye’deki terör eylemlerini örgütleyen ve silah sağlayan ABD güdümlü yönetimlerin başında Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan iktidarının bulunduğunu her gün haberleştiriyor.

CIA VE MOSSAD’IN PARMAK İZLERİ


Çarşamba günü sahnelenen terör eyleminde, bugüne kadarki çapulcu teröründen farklı olarak, doğrudan doğruya CIA ve MOSSAD’ın parmak izleri saptanıyor. Deneyimli gazetecilerimizden Rafet Ballı, 19 Temmuz 2012 günü akşam Ulusal Kanal’da, İran, Lübnan, Irak ve Suriye devlet yönetimlerinin bu saptamayı paylaştıklarını güvenilir kaynaklara gönderme yaparak açıkladı. BOP Eşbaşkanlığı’na bağlı gizli servislerin de işin içinde olduğu, yine bölge devletlerinin ortak saptamasıdır. Aydınlık, dün bu bilgileri ayrıntılı olarak duyurdu.

MANZARA SURİYE’DEN ÇOK TÜRKİYE İÇİN KAYGI VERİCİ

Bu manzara, Suriye’den çok Türkiye için kaygı vericidir. Suriye devleti, katledilen yöneticilerin yerine yenilerini atamıştır ve bundan sonra CIA-MOSSAD destekli teröre karşı daha kararlı olacaktır. Öyle gözüküyor ki, son suikast, Suriye halkının ABD güdümlü teröre karşı birliğini güçlendirecektir.

.com/blogger_img_proxy/

Türkiye halkının durumu ise Suriye ile karşılaştırılamayacak kadar zor gözüküyor. Bu olay, Türkiye’nin yönetim makamlarını işgal edenlerin ABD’ye gizli anlaşmalarla bağlandıklarını bir kez daha ortaya koymuştur. Bizzat Abdullah Gül 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile “2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşma” yaptığını ağzından kaçırmıştı (Vatan, 24 Mayıs 2003).
Abdullah Gül, Vatan gazetesinin manşetten yayınladığı itirafında, bu gizli anlaşmanın içeriğini özetlemişti. ABD; Ortadoğu’daki rejimleri değiştirecekti.


Abdullah Gül bu itirafıyla kendi görevini tanımlamanın ötesinde, Türkiye’nin başına açacakları belaları da ilan etmiştir.
Türkiye, kendi deyişleriyle “deliğe süpürülme” yetkilerini ABD emperyalizmine teslim edenlerin saltanatları uğruna, bugün kanlı maceraların eşiğindedir. Bu manzaradan kaygılanmamak için, ya budala olmak gerekir ya da hain!

KOMŞU ÜLKEDEKİ EMPERYALİST TERÖRE İŞTİRAK SUÇU

Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkındaki hükmünü ve o hükümde Abdullah Gül’ün sorumluluğunun ismen saptanmasını hadi unutalım! Kayıp trilyon davasının mahkûmiyet hükmündeki Abdullah Gül’ü de unutalım! ABD’nin Irak’ı işgalinde ve Türkiye’yi bölen Kukla Kürdistan sürecinde icra edilen görevleri de belleğimizden uzaklaştıralım.
Peki şimdi Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın “Suriye muhalifi” dedikleri teröristleri bütün dünyanın gözleri önünde yönlendiren uygulamalarını da görmezden mi geleceğiz? Bunu başarabilmek için Kılıçdaroğlu veya Devlet Bahçeli’nin disiplinine girmek gerekir.
Bu köşede daha 17 gün önce yazdığımız “Müebbetlik Suç İşliyorsunuz” başlıklı yazıda, TCK’nin 304 ve 306. Maddelerinde tanımlanan suçların herkesin gözleri önünde işlendiğini vurgulamıştık.
“Yabancı bir devlet yöneticilerini Türkiye’ye karşı savaşa tahrik etmek” veya “Türkiye’yi savaş tehlikesiyle karşı karşıya bırakacak şekilde yabancı bir devlete karşı düşmanca hareketlerde bulunmak” diye özetleyebileceğimiz bu suçlar bugün alenen işlenmektedir.
Bu suçun sabit olması için savaş çıkması gerekmiyor. “Savaşa tahrik etmek” veya “savaş tehlikesiyle karşı karşıya bırakmak” yetiyor.

SUÇ VATANA İHANET KAPSAMINDA

Ve bu suçlar “vatana ihanet” tanımlamasına giren suçlardır. Bu açıdan Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal edenlerin ceza sorumluluğunu saptayacak yargı sürecini işletmeyi gerektiren kapsamdadır. Nitekim İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey, bir basın toplantısıyla sorumluları kamuoyuna açıklamıştı.
İşçi Partisi dışında muhalefet görülmüyor!
Mecliste muhalefet olsaydı, Türkiye’nin devlet kurumları kullanılarak Suriye’de işlenen terör eylemlerinin üzerine giderdi. Vatana ihanet suçunu saptar ve hukuk sürecini başlatırdı.
Bunu CHP de yapmadı; MHP de!
Görev yine İşçi Partisi’ne düştü, TBMM’nin Yüce Divan sürecini başlatması için harekete geçti.
Abdullah Gül’ün Suriye’ye karşı terör ve savaş kışkırtan eylemleri ve “ 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” gibi kesin kanıtlar, Yüce Divan sürecini başlatmak için fazlasıyla yeterlidir.
Abdullah Gül, Yüce Divan yargılamasından kurtulamayacaktır. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncü kez sıçrayamayacaktır.

Doğu PERİNÇEK
Aydınlık
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/