Cumhuriyet'in kurulduğu yerde..
CUMHURİYET BURADA KURULDU..
2 Temmuz 1993 tarihi, ülkemiz için karanlık bir gündür. 19 yıl önce bugün, Sivas’ta düzenlenen halk edebiyatımızın büyük ozanlarından Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri sırasında, bir katliam yaşanmıştır. Cuma namazının ardından tekbir sesleriyle Ozanlar Anıtı ve Atatürk heykellerine saldıran şeriatçı güçler, valiliği, kültür merkezini ve etkinliğe katılanların konakladığı Madımak Oteli’ni kuşattılar. Sayıları on beş bin kadar olan şeriatçı grup, kuşatmanın ardından oteli taşlamaya başladılar.
Sekiz saat otelde kurtarılmayı bekleyenler, saat 20 civarlarında otelin ateşe verildiğini gördüler. “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak”, “Laiklik gidecek, şeriat gelecek”, “Muhammed’in ordusu, laiklerin korkusu”, “Sivas, Aziz’e mezar olacak” sloganlarıyla Madımak Oteli’ni ateşe verenler, 35 insanın yaşamını yitirmesinin baş sorumlularıdır.
Laik düzeni yıkarak, din esasına dayalı devlet kurmayı amaçlayan bu katliam valinin, polisin, askerin, devletin, Ankara’daki hükümet yetkililerinin ve tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşti. Olaydan sonra siyasilerin aymazlıkları, vurdumduymazlıkları ve niteliksiz söylemleri, ülkemizin bugün yaşadığımız ortaçağ karanlığına gelmesinde önemli rol oynamıştır.
Yıllardır yapılan yargılama sonucunda, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi kaçak zanlılarla ilgili zaman aşımı kararı verdi. Şeriatçı canilerin insanlığa karşı işledikleri bu suç ve hukuka aykırı olarak zaman aşımı nedeniyle bu davanın düşürülmesi, ülkemiz ve insanlık adına utanç verici bir durumdur. Bu katliamı gerçekleştirenler, AKP’de milletvekilliği ve bakanlık yapmış kişiler tarafından mahkemelerde savunuldu, avukatlıkları üstlenildi, cezaevlerinde ziyaret edildi. Olayın ardından geçen 19 yıldır bu katliamla ilgili adaletin yerine getirilmesini engelleyen, hukuk dışı tutum ve davranışta bulunan tüm hükümetler ve bürokratlar insanlığa karşı işlenen bu katliamın suç ortağıdır. Kapalı mekanda sigara yakmanın suç olduğu bir ülkede, insan yakmanın suç olmamasının hesabını siyasi iktidar vermek zorundadır.
Yaptığı sivil darbeyle yargıyı da eline geçiren siyasi iktidarın emrindeki yargıdan, hukuk içinde bir karar beklemek olanaksızdır. İnsanlık suçu olan Sivas davası zaman aşımı gerekçesiyle sonuçlandırılırken, deniz feneri gibi siyasi iktidarı yakından ilgilendiren davalar bilinmez bir şekilde sürmektedir. Üstelik dokunulmazlara dokunan deniz feneri savcılarının da yargılanması düşündürücüdür.
Avrupa Konseyi’nin hukuk danışma organı olan Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupalı Yargıçlar Birliği‘nin (MEDEL) temsilcileri, ülkemize gelerek bir dizi görüşmelerde bulunmuşlardır. Bu görüşmeler sonunda hazırladıkları raporda Türk yargısına çok sert eleştiriler yönelterek, şunları söylemişlerdir: “Türkiye’de yargı politik gücün elinde tehlikeli bir boyut kazandı. Yürütme erki yargıyı yönlendiriyor. Yargıç bağımsızlığı tehdit altında. İktidar yandaşları yargıdan muaf tutuluyor.”
Deniz Feneri, şike, MİT, Ergenekon davalarının örnek gösterildiği raporda, yargıç ve savcılar hakkında soruşturma başlatmak, dosyadan el çektirmek ya da kanun değişiklikleriyle iktidar yandaşlarının yargıdan muaf tutulduğu belirtilmektedir. Almanya’daki Deniz Feneri sanıklarının tutuklu iken, Türkiye’deki sanıkların özgür olmalarına şaşıran MEDEL temsilcileri, Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken davadan el çektirilen üç savcının sanık durumunda olmasını da hayretle karşılamışlardır. Ayrıca savcılara istenen cezanın, Deniz Feneri davası sanıklarına istenen cezadan daha fazla olmasını ise “bunu Türk yargıçlarının düşünmesi gerekir, şaşırması gereken sizlersiniz” sözleriyle değerlendirmişlerdir.
MEDEL yetkililerin raporlarındaki bu görüşlerin, TBMM’de görüşülen yeni yargı paketine yön vermesi gerekir. Ancak yeni yargı paketinde Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılacakmış gibi yapılarak, kamuoyu yine uyutulurken yargı paketlenecektir.
Türkiye’deki hukuk uygulamalarına şaşıran MEDEL yetkilileri, acaba 35 insanın öldürüldüğü Sivas davası hakkında ne düşünürlerdi? Rejime karşı yapılan böyle bir olayı ve böyle bir hukuk davasını, MEDEL yetkililerinin anlaması olanaksızdır.
4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi’nde alınan kararlar, tüm ulusu kapsar bir nitelik kazanarak, yeni bir Türk Devleti’nin kuruluşuna temel oluşturmuştur. 74 yıl sonra, 2 Temmuz 1993 tarihinde aynı Sivas’ta, “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak” haykırışlarıyla şeriatçı güçler tarafından 35 insanımızın öldürülmesi, rejimimizin getirildiği durum açısından korkunçtur, ibret vericidir.
Her türlü hukuksuzluğa, baskıya, şiddete ve zulme karşı cesurca seslerimizi yükseltmeli, güçlerimizi birleştirmeli ve tam bağımsız, laik ve demokratik cumhuriyetimiz için mücadele etmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtsever gençleri, her türlü zorluğun üstesinden gelecek güçtedir..
AVRUPA YARGIÇLAR VE SAVCILAR BİRLİĞİ (MEDEL) GÖZLEM RAPORU’nu okumak içintıklayınız
.
