Fettullah'tan gizlilik uyarısı!
Gülen'in resmi sitesi herkul.org'ta videosu yayımlanan 9 Temmuz 2012 tarihli konuşması oldukça dikkat çekici. Gülen, cemaatine "gizlilik" çağrısı yaptı. İsminin öne çıkmasının toyluk olduğunu söyledi. Gülen, 'Hizmet' adını verdikleri yapılanma içinde alkış bekleyenlerin yaptığının, Allah'tan başka güce hizmet edenlerin yaptığı gibi 'şirk' olduğunu söyledi.Fethullah Gülen'den cemaate gizlilik uyarısı:
Alkış beklemeden mağarada ölün
Fethullah Gülen 'hizmet' adını verdikleri örgütlenmeyle ilgili, yapılanmanın lideri olarak şöyle konuştu, "Acaba mesele hiç cı’ya cu’ya mal edilmeden, F’ye G’ye mal edilmeden bu mesele götürülemez miydi? Götürülebilir idiyse şayet, biz herhalde usülde hata ettik. Hata ettik, hasımları tecavüze sevkettik" dedi. Ergenekon davaları süreciyle, emniyet ve yargı içinde hukuksuzluk yapanlar, adil yargılamaya müdahale edenler, komplo düzenleyenler "Fethullahçılar" diye kamuoyunda anılıyor.
'Hizmet'tekileri, Kuran'da da yer alan, 300 yıl mağarada uyuyan "Ashabı Kehf"e benzeten Gülen gizlilik çağrısı yaparak şöyle dedi: "Ashabı Kehf'e düşen şey bence gizliliktir. Misyonlarını eda ettikten sonra, gönüllere birer iman dalgası gönderdikten sonra orada mağrada ölüp gitme düşer onlara. Mağarada ölüp gitme, alkışlanmayı beklememe... Alkışlanmayı beklemek Allah'ın takdiri yerine insanların alkışını koyma demektir. Bu şirktir."
Gülen, sık sık "amin" diye bölünen konuşmasında, "Meselenin şöyle böyle kenarından köşesinden meselenin içinde bulunduğumdan dolayı bu hizmete taarruz ve hücum ediliyorsa, ben hazırım, sahibime tezkeremi veriyorum, “Tezkeremi doldur” diyorum. Allah emanetini alsın, fakat bu hizmete zarar gelmesin." dedi.
Cemaatin hizmetindekileri Ashabı Kehf'e benzeterek "mağarada ölün" diyen Gülen'in konuşması, cemaat içinde takdir bekleyenlerin sayısının artmasına gösterilen bir tepki gibi. "İsimsiz müsemma olmalıydık" diyen Gülen'in Gülen'in resmi sitesi herkul.org'ta yayımlanan 9 Temmuz 2012 tarihli videoda "gizlilik çağrısı" yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
"BAŞKALARI DA 'BİZ HİZMET EDİYORUZ' DÜŞÜNCESİNE GİRDİ"
"Keşke, bu iş yapılırken mesele ad, unvan, nam ve nişana bağlı olmasa idi. Beceremedik mi acaba o mevzuda? Siz beceremediniz diyemem. Beceremedik mi bu mevzuyu? Mesele bir yönüyle aidiyete mal edilmeye başlandı. Başkaları da biz hizmet ediyoruz mülahazasına girdi. Bu dini, diyaneti sevmeyen insanlarda afakanlar meydana getirdi. Bir kısım nazari manada inanan Müslümanlarda da gıpta ve haset duygusunu tahrik ettik. Acaba mesele hiç cı’ya cu’ya mal edilmeden, F’ye G’ye mal edilmeden bu mesele götürülemez miydi? Götürülebilir idiyse şayet, biz herhalde usülde hata ettik. Hata ettik, hasımları tecavüze sevkettik. Hata ettik, ehl-i imanı günaha sevk ettik. Çok ciddi bir hazımsızlıkla, bir haset duygusuyla oturup kalkıyorlar. Nasıl bitirebiliriz bu işi, hep onun kurguları peşinde koşuyorlar. Keşke “isimsiz müsemma” olabilseydik. Yapılan iş yapılsaydı; fakat adı, unvanı olmasaydı.
"TEZKEREMİ DOLDUR"
"Meselenin şöyle böyle kenarından köşesinden meselenin içinde bulunduğumdan dolayı bu hizmete taarruz ve hücum ediliyorsa, ben hazırım. Sahibime tezkeremi veriyorum. “Tezkeremi doldur” diyorum. Allah emanetini alsın, fakat bu hizmete zarar gelmesin. Zira âidiyet mülahazasıyla hizmet zarar görür. Hizmet, Allah yolunda bir hizmettir. Milletimizin ruh âbidesini ikâme yolunda bir hizmettir. Bu fırsat birkere daha sunuh etmiştir, düşmüştür. Bizim mallarımız, canlarımız, cânanlarımız bu işe engel teşkil ediyorsa, Allah onların hepsini alsın ama hizmet durmasın, yürüsün.
"YÜZLEŞMELİYİZ"
"İsimsiz müsemma... Yapılması gerekli olan şeyleri yapma. Allah'ım beni böyle yerlerde sürüm sürüm bir insan gibi göster. Ama bu hizmeti yerlede sürüm sürüm hale getirme. Acaba isme çok mu takıldık? Veya onu ketmedemedik mi? Ashabı Kehf gibi esas karanlık yerlerde, Hasan Şazeli gibi veya İbni Beşiş gibi karanlık izbelerde dantelalarınızı örme adına acaba halka, teşhir filan şeklinde gibi algılanacak şeylerle düşmanları tahrik, hasımları da, bir kısım şekli inanan müslümanları da hasede mi sevk ettik acaba? Akla geliyor, gelmeli, hesabı yapılmalı. Yüzleşmeliyiz.
"MESELEYİ TOYLUĞA KURBAN ETTİK"
"Size galebe çalarlarsa, sizi taşlarlar, falan falan derler itibarınızı taşlarlar, onurunuzu taşlarlar, kıymeti harbiyenizi taşlarlar, yolunuzu keserler veya kendi milletlerine döndürürler. Size yaşama hakkı vermezler. Ashabı Kehf'e düşen şey bence gizliliktir. Misyonlarını eda ettikten sonra, gönüllere birer iman dalgası gönderdikten sonra orada mağrada ölüp gitme düşer onlara. Mağrada ölüp gitme, alkışlanmayı beklememe... Alkışlanmayı beklemek Allah'ın takdiri yerine insanların alkışını koyma demektir. Bu şirktir. Zira, şirkten azade kalmanın yolu: Hizmeti yap, sonra sessizce yürü Rabbine. Bilmesin kimse... Var mıydı öyle bir adam yok muydu, bilmesin kimse!.. Yolumuz buydu ama o yolun âdâb-u erkânına uygun hareket edebildik mi edemedik mi bilemeyeceğim!.. Meseleyi acemeliğe, toyluğa belki de kurban ettik..."
