Suç bu, Hem de yüce divanlık suç...
"HAYALİ KÜRDİSTAN OLANIN,
MEKÂNI KABRİSTAN OLUR…"
'Ali ERALP '
PKK’nın bir yanında ABD, bir yanında AB, arkasında AKP, önünde Barzani var…
“Yürü” diyorlar ona.
“Vur. Patlat. Öldür. Yol kes. Kimlik sor. Adam kaçır… “
O da yürüyor, vuruyor, kırıyor, öldürüyor…
“Korkma. Arkanda biz varız…” diyorlar. Sonra devam ediyorlar:
“Komutanları da mapusaneye attık…”
Koskoca Genel Kurmay Başkanını bile çetecilikle, teröristlikle suçladık. Orduyu KAFESLEDİK. Tehlike kalmadı…
İleri.
Büyük Kürdistan ve 2. İsrail kuruluncaya dek, Diyarbakır Kürdistan’ın başkenti oluncaya dek ileri…
Anayasayı da değiştireceğiz, babayasayı da… Sağ olsun muhalefet de bize yardımcı oluyor… Türk’ü sileceğiz Tarihten…
Sen Yürü. Mehmetçik’i şehit etmeye, vatanı bölmeye devam et…
Yolun açık olsun…”
AKP, ABD, AB, Barzani böyle söylüyor PKK’ya…
Zaten 10 yıldır yolu açık PKK’nın. Ne engel kaldı önünde, ne set… “Yürü Aslanım” dediler ona.
O da yürümeye başladı…
2002’den bu yana yürüyor… Daha doğrusu, koşuyor…
Meydanı da boş buldu ya… Bu arada bir de emirler savunuyor…
İsteklerde bulunuyor.
Dayatıyor.
“Mahkeme salonlarında Türk bayrağı ve Atatürk posteri istemiyorum, mahkeme ayağıma gelecek…”
“Başüstüne” diyorlar.
“Liderimiz Apo’yu muhatap kabul edeceksiniz… Müzakerelere başlayacaksınız. Biz Anayasa değişikliği istiyoruz. Özerklik istiyoruz…”
“Başüstüne…”
Hemen kapalı kapılar arkasında “Oslo Görüşmeleri” yapılıyor… Bu arada Devletin yetkilisi teröristlere soruyor: “Beğenmediğiniz vali, kaymakam, emniyetçi falan varsa hemen söyleyin, hakkından gelelim. Sonra ekliyor, “Biliyoruz, bilmediğimizi sanmayın haa, metropolleri patlayıcılarla doldurdunuz…”
En yetkili kişi böyle konuşuyor. Gerçeği biliyormuş, ama önlem almıyormuş…
Suç değil mi bu?
Göz göre göre, bile bile, taammüden, halkının ölümüne neden olmak suç değil mi?
Hem de yüce divanlık suç…
Peki, o zaman, Cumhuriyetin savcıları, yargıçları nerede? Hepsinden önemlisi muhalefet nerede?
Şanlı Türk komutanlarını yalancı tanıklarla, tertiplerle bir gecede zindanlara atan zevat, insanlarımızı katleden ve Türkiye Cumhuriyetine, Türkiye’nin geçmişine–geleceğine, bayrağa, Atatürk’e, sövüp sayanlar karşısında dut yemiş bülbüle dönüyor…
Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik:
“PKK bomba patlattı diye, bir yeri bastı diye, birkaç Mehmet’i şehit etti diye Meclis toplanmaz;
Başbakan ise, “Milletvekili kaçırılması” karşısında, “Bunlar beklediğimiz şeylerdi…” diyor.
Bomba patlatmalar, baskın düzenlemeler, adam kaçırmalar, Mehmetçikleri şehit etmeler AKP için artık günlük olaylardan sayılıyor… Önemsenmiyor bile…
“Bekliyorduk…” diyor pişkin pişkin…
Ama aynı kişiler, adam katleden, ırza geçen tecavüzcü Coni’lerin “sağ salim memleketlerine dönmesi için dua etmesini” biliyorlar.
Zaten onlar hiçbir zaman Coni’yi sevdikleri kadar Mehmet’i sevmediler. Sevselerdi, ne terör, ne terörist ne de terör örgütü kalırdı bugün.
Böylece iki paralık PKK ve BDP de aldığı yüzde 5 küsur oyla, yüzde 94’ü oluşturan Türk halkına hükmetmeye kalkmazdı.
Şimdi emrediyor.
Direktif veriyor…
Çünkü arkasında ABD, AB, AKP, İsrail ve Barzani var… Hepsinden önemlisi AKP var… İktidar onun her istediğini emir olarak algılamakta, hemen yerine getirmektedir…
2002’de “Terbiyeli maymunlara” dönmüşlerdi oysa.
Ama şu da bir gerçektir ki bir avuç PKK’lının, parlamenterin, ağanın dışında, günümüzde, Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye’nin birliğinden, bütünlüğünden yanadır. Bu durum anketlerde ve PKK’nın son 14 günlük “alan kalkışması”nda da görülmüştür.
PKK, halkın da kendisi ile birlikte silahlanıp, Türk ordusuna karşı savaşacağını, “kurtarılmış bölgeler” oluşacağını sanıyordu. Oysa halk onları evlerine bile, korku belasıyla kabul etti…
PKK, bu alan çarpışmasının ardından yanıldığını büyük bir şaşkınlık ve karamsarlık içerisinde gördü.
Aslında AKP ve ABD olmasa PKK ve yandaşları, bir “hiç”tir.
Hem de kocaman bir “hiç…”
Onların bitini kanlandıran, canlandıran Amerika’dır.
Ama zaman daralıyor. Hem ABD hem de onun emir eri AKP Çin’i, Rusya’yı, İran’ı, Latin Amerika’yı, tüm dünyayı karşısına aldı. Ne sınırda ne dünyada, birkaç aşiret topluluğundan başka dostu kalmadı.
Saldırganlar zor durumdadırlar.
Yıkılacaklardır.
İşte o zaman ne PKK’nın ne de BDP’nin esamisi (adı) okunur… Hem de kaçacak delik ararlar…
Ne diyor halkımız?
“HAYALİ KÜRDİSTAN OLANIN, MEKÂNI KABRİSTAN OLUR…”