AKP fırsatçılığı!
.AKP Türkiyesi'nde felaketlerin sorumlusu hep başkası...
AKP iktidarında her felaket fırsata dönüşüyor
Dün Van depreminin yıldönümüydü. Depremin 1. yıl dönümünde AKP iktidarı Van'daki depremi fırsata çevirmeye uğraşırken, bir felaket daha yaşandı. Kırklareli'nde yaşanan selde 3 kişi yaşamını yitirdi. Olayın ardından yapılan açıklama ise tanıdık: "Böyle yağış 1000 yılda bir görülür!"
Kırklareli'nde yaşanan sel felaketi Van depreminin 1. yıldönümüne denk geldi. Lüleburgaz ilçesinde 3 kişinin sel sularına kapılarak yaşamını yitirdiği olayın ardından, Büyükkarıştıran Beldesi Belediye Başkanı Lütfi Karaman böyle bir olayın 100 yılda değil 1000 yılda bir yaşanacağını söyledi.
Derenin taşması sonucunda yaşanan olayın ardından açıklama yapan ANAP'lı Başkan Karaman, "Derenin ıslah edilmesi ve vatandaşlarımızı başka bir alana tahliye etme düşüncemiz var" diye konuşmuştu.
Islah edilmeyen dereler, sular altında kalan evler, yaşamını yitiren yurttaşlar ve sorumluluğu kadere, doğaya, hatta provakatörlere yıkmaya çalışan yöneticiler... AKP Türkiyesi'nde felaketlerin sorumlusu hep başkası.
Samsun'da da benzer açıklamalar yapılmıştı
Felaketlerin sorumluluğunu üstlenmeyip kadere bağlamak AKP Türkiyesi'nde standart haline geldi. Geçtiğimiz temmuz ayında Samsun'da yaşanan ve 11 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan sel felaketinin ardından açıklama yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Ertuğrul Bayraktar "Samsun'da 500 yıllık bir afeten daha fazla bir afet olmuştur" diye açıklama yapmıştı.
Oysa Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün verileri bu açıklamayı yalanlar nitelikteydi.
Yine aynı olaydan sonra açıklama yapan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ise yaptığı açıklamada, devletin tüm imkanlarıyla vatandaşın yaralarını sarmaya uğraştığını ancak hükümeti eleştirenleri kast ederek birilerinin provokasyon peşinde olduğunu söylemişti. Samsun'daki felakette yaşanan ölümlerin, AKP'nin büyük bir rant kapısı haline getirdiği TOKİ konutlarının dere yatağına yapılmasından kaynaklandığı biliniyor.
Diğer yandan AKP kentsel dönüşüm programında TOKİ aracılığıyla 700 milyar dolarlık konut yatırımı yapmaya hazırlanıyor. Her felaketi fırsata dönüştürmeye çalışan AKP yönetimi bu fırsatı da kaçırmamış ve olayın ardından bölgedeki gecekondulaşmaya dikkat çekerek bunların da kentsel dönüşüm kapsamına alınması gerektiği yönünde açıklamalar yapılmıştı.
Her felaketten sonra yaşananları takdir-i ilahiye bağlayan ve kendi sorumluluğunu inkar eden AKP hükümeti, önlem almak yerine vatandaşları dikkatli olmaya çağırıyor.
Samsun'daki felaketin ardından yeni bir proje üzerinde çalıştıklarını belirten Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, yeni proje sayesinde sel riski olan bölgelerde yaşayan vatandaşları, risk oluştuğu zaman cep telefonuna gönderilecek SMS'ler yoluyla uyaracaklarını belirtmişti. Bir yandan TOKİ dahil dere yataklarına yerleşim sürerken ve bu konuda önlem alınmazken, halkı SMS'le uyarmanın faydası anlaşılamamıştı. Nitekim dün Lüleburgaz'da yaşanan felakette, bölge sakinlerine SMS ulaştı mı bilinmiyor, ancak olay 3 kişinin yaşamını yitirmesi ve 80'e yakın evin sular altında kalmasıyla sonuçlandı.
Van depreminin ardından
AKP'nin felaketleri fırsata çevirmesinin en çarpıcı örneği ise Van depreminin ardından yaşananlar oldu. Depremin ardından arama kurtarma çalışmalarında görülen koordinasyonsuzluk ve yurt dışından gelen ekiplerin geri gönderilmesi, pek çok kişinin yaşamına mal olmuştu.
AKP'nin her alanda uyguladığı neoliberal politikalar ve "devletin küçülmesi" söylemi ise "devlet küçüldükçe çadırlar da küçülüyor" yorumlarına neden olmuştu.
Nitekim bölgeye gönderilen yardım çadırlarının yetersizliği sonucu pek çok Vanlı yoksul, sert kış şartlarında sokakta kalmış, ayrıca yardımların yetersizliği yüzünden çadırlarda çıkan yangınlarda yaşamını yitirenler olmuştu. Depremin ardından pek çok Vanlı yurttaş, kentten göç etmek zorunda bırakılmıştı.
AKP hükümeti, felaketi politik bir fırsat olarak değerlendirmekten de çekinmemiş ve BDP'nin etkili olduğu kentten yaşanan göçler sonucunda Van'daki etkisini artırmaya çalışmıştı. Bunun bir ayağını Van halkına yönelik ırkçı söylemler oluştururken diğer ayağını, felaket sonrası belediyeyle işbirliğinden kaçınılması ve belediyenin ısrarla yardım faaliyetlerinin dışında tutulmaya çalışılması oluşturmuştu.
Van depremi AKP eliyle sermaye için fırsata dönüştürülmüştü.
Hükümetin depremden sonra Van'da ortaya çıkan yatırım imkanlarına dikkat çekmesi ve ilk etapta TOKİ'yi devreye sokarak bu yönde adımlar atması, felaketleri fırsata dönüştüren zihniyetin bir diğer ürünü olmuştu. Nitekim toplumun ihtiyaçları yerine sermayenin taleplerine öncelik veren bu zihniyetin bir sonucu, Van için yapılanların hâlâ ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak olduğunu gösteriyor. Dün İnşaat Mühendisleri Odası'ndan yapılan açıklamaya göre Van merkezde halen 19 bin 518 ağır hasarlı konut bulunuyor. Diğer yandan dün Başbakan'ın katılımıyla gerçekleşen törende, elektriği, suyu ve kanalizasyonu hazır olmayan TOKİ konutlarının açılışı yapıldı.
Başbakan Erdoğan Van Erciş'te yapılan konutların anahtar teslim töreninde yaptığı konuşmada, "Biz sizi niye seviyoruz, Vanlı olduğunuz için mi, Kürt olduğunuz için mi? Biz herkesi yaradan yarattığı için seviyoruz, Allah için seviyoruz. Onun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Ayrımcılık tohumu atanlara prim vermeyeceğiz. Allah için seveceğiz" dedi. Erdoğan konuşmasını "Biz, Van'ı hiçbir zaman yalnız bırakmadık, Vanlı kardeşlerimizi hiçbir zaman sıkıntılarıyla bırakmadık, daima kardeşlerimizin yanında bulunduk, bulunmaya devam edeceğiz. Bu kardeşlik hukukumuzun gereğidir” şeklinde sürdürdü.
Felaketlerin nedeni kader değil sermaye
Tüm bu yaşananlar doğal afetlerin sonuçlarının kaderle değil sermayeyle ilişkili olduğunu bir kez daha gösteriyor. AKP döneminde her felaket sermayeye kaynak aktarmanın bir fırsatına dönüştürüldü, dönüştürülüyor. Sel felaketlerini ve depremleri, kentsel dönüşüm projesine gerekçe olarak gösteren iktidar, TOKİ aracılığıyla dere yataklarına konut inşa etmeye devam ederken, aynı yolla özel sektöre büyük kaynaklar aktarmaya devam ediyor.
soL-Haber
